Vesikalık fotoğraf, tüm bürokrasilerin vazgeçilmez tutkusu. Muhtelif kamu kurum ve kuruluşlarına, yavukluya, eşe dosta sunulan "bu cansız hatıram..."ların, sayısı kim bilir kaç yüzdür. Bu kadar çok fotoğrafı ne yaparlar? Soba mı tutuştururlar? Yoksa izmaritle gözlerini mi yakarlar? Ortamda paranoya seziyorum. Hatta abartıyor, vesikalık çeken fotoğrafçıların, kurbana çektirmekten keyif aldıklarından da şüpheleniyorum. Öyle olmasaydı kendilerince olması gereken pozu yakalamak için insanın burnundan getirirler miydi? "Dik dur, kafayı eğ, yok fazla oldu hafif kaldır, omuz sola, sola sola, gövde sağa, eğik kalsın boyun, böyle kal!" benzeri talimatlara insan zıvanadan çıkabiliyor. Poz, poz, poz! Böyle durabilmem istenseydi yengeç olarak doğardım Lé Zırtapoz (Fransızca kibar dildir) Zaten belirli bir stresi bünyede taşırken, çetrefil ve akrobasi elastikiyeti gerektiren birtakım komutlar... İşin enteresan tarafı, insan denileni yapıyor da kuzu kuzu. Hoş, yapmasan da gelip kafadan bastıra bastıra istediği duruşu bulup, bir de üstüne gülümsemeni emrediyorlar ya neyse... "Çekiyorum, Hanfenndii parmaaama doğru bakın!" Tam "Bi kere o eli indir" diyecekken -Ploşş, ploşş- veee, "gözünü kırptın" azarı! Benden uyarması, bunlara fazla yüz vermeye gelmez. Yoksa "Ailenizin sanatçısı Tansel Tırttses bu akşam Maksoryum'da" edalı bir fotonuz olur! Neticede onca eziyetin sonunda üzerine 'tü tü 41 kere maşallah' diye tükürülecek bir fotoğrafın olacak zannetsen de, bayır turpu gibi çıkarsın! Al işte; Bruce Wills eğikliğinde bir tebessüm, boyun kütletilmeye hazır bekliyor, gözlerden biri kalk gidelim öbürü halt etme otur diyor! Ne yapmalı? Paparazzilere suçüstü yakalanmış çapkın usulü "Filmi ver!" saldırısında bulunmalı yahut, deklanşöre basan parmağa naatlar dize dize fotoğrafları almalı. Olmadı arka fonda ebruli mavi kullandırtın, eşe dosta gösterip "dayı bak, bura Cudi, iki bin metredeyim" diye hava atın. >> Ninem diyor ki: Değirmen iki taştan, muhabbet iki baştan. >> Profesör Mualla: Alışkanlık başka bir ihtimali unutmaktır.