Hamilelik hem psikolojik, hem de fizyolojik anlamda bazı zorlukları beraberinde getiriyor. Hormonların bu sıkıntılarda payının büyük olduğunu belirten Bahçeci Kliniği Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Esra Aksoy Jozwiak; hamile kadınların kendilerini daha iyi hissetmelerini sağlayacak uygulamaların olduğunu belirterek, "Solunum egzersizleri, yoga, masaj, banyo yapmak gevşemenizi ve kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayacaktır" diye konuştu. Banyo Sık banyo yapmanız veya duş almanız kendinizi iyi hissetmenizi sağlayacaktır. Su sıcaklığının fazla yüksek olmamasına özen göstermelisiniz. Sauna veya çok sıcak su ile banyo yapmak sinir sistemi problemlerine neden olabileceğinden kesinlikle önerilmemektedir. Bu, özellikle gebeliğin erken dönemleri için geçerlidir. Banyo yaptığınız zaman evde sizden başka bir kişinin bulunmasına da dikkat etmelisiniz. Dişler Gebelik sırasında bazı kadınlarda dişeti problemleri olabilir. Dişlerinizi fırçalarken dişeti kanamanız olursa, diyetinizden fazla şekerli besinleri çıkarmalı ve çok yumuşak diş fırçası kullanmalısınız. Bazen dişetlerinizdeki enfeksiyonun dişhekimi tarafından tedavi edilmesi gerekir. Gebelikte dişlerinizle ilgili herhangi bir probleminiz olduğunda dişhekimine başvurmaktan çekinmemelisiniz. Saçlar Gebelik sırasında saçlarınızın uzamasının hızlandığı, yüz ve vücut tüylerinde artış olduğu dikkatinizi çekebilir. Östrojen hormonunun etkisiyle, saçlarınızın dökülmesi azalır. Fakat bebeğin doğumunu izleyen dönemde hızla saçlarınız dökülebilir, paniğe kapılmamalısınız; bunlar gebelik sırasında dökülmeyen saçlardır. Gebelikte tırnaklar daha çabuk ve sert olarak uzarlar. Buna da tedbir olarak sık sık kesilmesi önerilir. Duruş Karnınızın büyümesi ve ağırlık artışına bağlı olarak vücudunuzun ağırlık merkezi ve duruşunuz değişecektir. Bu, oturuş ve yürüyüş şeklinizi değiştirecektir. İyi bir duruş ile; sırt, bel ağrısı yakınmalarınızı azaltabilirsiniz. Aşağıdaki basit birkaç kural bu problemlerinizi engelleyecektir: Yerde olan bir şeyi uzanarak değil, çömelerek alınız. Ağır şeyleri kaldırmaktan ve taşımaktan kaçınınız. Yerden doğrulurken kalçalarınızı, dizlerinizi ve ellerinizi kullanınız. Yürürken sırtınızdaki eğimi azaltmaya çalışınız. Lekeleri aldırmayın Cildin rengi ve yapısı gebelikte değişme eğilimindedir. Bazı kadınlar ciltlerinin daha pürüzsüz ve lekesiz olduğunu ifade ederken, bazıları da cildinin kuru veya yağlı ve daha çok lekeli bir hal aldığından yakınırlar. Yine gebelikte, ciltte minik toplar damarlarda ve deri çatlaklarında artış olabilir ve cildin pigment içeren kısımlarında rengin koyulaşması izlenir. Başlıca pigment değişiklikleri şunlardır: Burun çevresi, yanaklarda ve çenede kahverengi lekeler artar. Koyu renkli kadınlarda daha sık görülür. Doğum lekeleri, benler ve meme uçları daha koyu renk alır. Karında orta hatta bulunan çizgi daha koyu ve belirgin hal alır. Doğumdan sonra bu değişiklikler normale döner. Gebelikte ortaya çıkan deri çatlaklarını önlemenin imkanı yoktur. Fazla ve hızlı kilo alan bayanlarda daha sık görülür. Gebe iken güneşte kaldığınızda daha çabuk bronzlaşırsınız, bu nedenle koruyucu kremler kullanmalısınız. Uyku da önemli!.. Gebeliğiniz sırasında mümkün olduğunca çok dinlenmeniz ve uyumanız önemlidir. Bazı kadınlar gebelikte uyuma güçlüğü çekebilirler. Bu, gebeliğin ilk aylarında artmış anksiyeteye, ilerleyen gebelik haftalarında ise bir türlü rahat uyku pozisyonunun bulunamamasına bağlıdır. Aşağıda sayılanlar uyumanızı kolaylaştırabilir: * Mümkün olduğunca gün içinde kısa sürelerle uyumaya çalışın. * Yatmadan önce bir bardak ılık süt için. * Uyku öncesi ılık bir duş almak iyi gelebilir. * Gevşemenizi sağlayan hafif egzsersizler yapabilirsiniz. * Uykuya dalıncaya kadar kitap okuyup veya TV seyredebilirsiniz. * Eşinizden size masaj yapmasını rica edebilirsiniz. * Sırt üstü yatmaktan daha çok sol veya sağ yanınıza yatmayı deneyin, gerekirse bir yastıkla karnınızı destekleyin. Cin Ali manikürcüde Hani bazen dolapta üç gün beklemiş kuru fasulyeye karşı bir tedirginlik yaşanır. Burnunuza hafif bir ekşimişlik kokusu gelir. Ya da gelmez ama siz öyle hissedersiniz. Hissedersiniz ama!.. Koca tencereyi bozulmuş diye çöpe devirmeye kıyamazsınız. Sıkışır kalırsınız. Eskiden sadece filmlerdeki yumurta topuk beyaz ayakkabı giyen o malum adamlar saçlarını boyar, sık dişli plastik taraklarla o boyalı, biryantinli saçlarını serçe parmaklarını havaya kaldırarak tararlardı. Kaş aldıran erkeklerle ise; sanatçılarımıza 'şarkıcılıkla yumuşaklığın birlikte bahşedildiği' dönemde tanıştık. Ve... İmajına, ah pardon imgelemine yatırım yapıp ülkedeki kozmetik tüketimine bir halka daha eklemek için benliğinde çapraz ateşler cereyan eden entellerden sonra; sıra, cahilce birtakım tanımların ve akımların peşine takılan erkeklere geldi. The New York Times ve dünyanın en önde gelen basın yayın organlarının ortaya attığı yeni bir erkek türü ortaya çıktı. "Bakımına özen gösteren, kadınsı yanlarını sergilemekten çekinmeyen, bundan keyif alan kentli erkek!.." Koşun! Milyonlarca kutup ayısı şimdi bu kapağın altında. "New man" imajlı erkekler, modernlik ve bakımlılık adı altındaki bu feminenleşme sürecine kadınlar onları daha çok beğensin diye giriyorlarsa çok yanılıyorlar! Bir kere, hiçbir kadın kendine rakip istemez. Hiçbir kadın, kendisininkinden daha güzel alınmış bir kaşa, daha pürüzsüz bir tene, daha çok sayıdaki parfüm şişesine ve bakım kremine katlanamaz. Üç seans epilasyonda gıkın bile çıkmasa o kadın seni yiğit saymaz. "Benimki gelir şimdi, gideyim de ateşe bir pedikür suyu koyayım" diye günden erken kalkmaz. Dip boyası gelmiş bir kafayla istediğiniz kadar 'erillik' iddiasında bulunun; onun sizi tınlamaması hatta adamdan saymaması muhtemeldir, hatta müstehaktır. Adam kısmı fikir üretmek, ülke fethetmek (biraz abarttım, çünkü bundan çoktan vazgeçtiniz!), memleket, şirket, ofis, ekip, aile yönetmek, ilime bilime katkıda bulunmak, ekmek kavgası yapmak yerine solaryum kabinine uzanıp iz olmasın diye kıpraşmama savaşı verir mi be kardeşim? Erkek adam saçıyla, başıyla, kaşıyla, orasıyla burasıyla oynattırır mı hemşehrim? Ve fakat ne oluyor? Bu tanıma ve akıma verilebilecek tek tepki "De get!" olması gerekirken; bizim adamlar güzellik salonlarına hücum ediyor! Manikür yaptırıyor, kaş aldırıyor, kürek kadar ayakların ucunu itinayla pedikür edilmiş cilalı tırnaklar süslüyor. Amanın! Neler oluyor? Dağ gibi yiğitler gözümüzün önünde 'erken dönem Bülent ablalara' dönüşüyor. Ve sıra yine kuru fasulyenin faydalarına geliyor. 'Bozulmuş mu' diye tedirgin olduğumuz kuru fasulye vardı ya... Hani burnuna hafif bir koku geliyordu. Atalarımız, korkulu rüya görmektense uyanık durmak yeğdir diyor. Daha fazla kokmasın, bozulmasın, milleti de bozmasın. Atın çöpe gitsin!