Migren öyle bir ağrı ki "öpeyim de geçsin"lerle dinmiyor. Çeken bilir... Atak geldiğinde gerekenler; sessiz ve karanlık ortam, bol ağrı kesici, kafayı vurabileceğin bir duvar, bayıltıcı sprey, o da kesmezse "tiz vurun kellesini" buyruğu... Ya da refleksoloji! Refleksoloji, bir masaj tekniği. Yüzyıllardır Güneydoğu Asya'da kullanılsa da, artık tüm dünyada yaygın. Vücuttaki tüm organların karşılığı olan refleks noktalarının 'ayak tabanında' bulduğu prensibine dayanıyor. Negatif elektrik vücudun uç noktalarında; el ve ayaklarda birikiyor. Bedenimizde oluşan rahatsızlıklar da, enerjinin belli bir yerde bloke olmasından kaynaklandığı farz edilerek ayak tabanına parmak basıncıyla masaj yapılıyor. Tıkanan enerji çözülüyor, uyarılan sinir uçları ve salgı bezlerinin rahatsız organa ilettiği sinyallere beden fonksiyonları normale dönüyor. Ezcümle; şahane... de... masajı ehline yaptırmak gerek. "Şekerim atladım jetime, ayak masajına Asya'ya gittim, şifamı da buldum belamı da" diyecek lüksüm yok. Dolayısıyla, yurt içi arayışlara girdim. Hem bilgi alayım, hem de fiyat araştırması yapayım diye bir merkeze gittim. Tanıtım amaçlı kısa bir masajın ardından refleksolojist; "ee? Var mısınız yok musunuz?" diye sordu, "büyük hissediyorum..." dedim. Hislerimde yanılmam, fiyat tuzluydu... Hem de kaya tuzu. "Oooldu o zaman" deyip müsaade istedim. "Şifanı başka yerde ara fukara!" bakışlarına cevabım da kapıdan çıkarken kötü adam kahkahasıyla "ayaklarımda da mantar vardı, oh olsun!" oldu... Gözyaşlarım yağmur damlalarına karışmıştı... Islak bir kedi yavrusunun yanına çömeldim. Birden, bir ses "Ağlama yavrum" dedi, "Al sana refleksoloji makinesi. Migreni de iyi eder, kabızlığı da, reflüyü de, stresi de astımı da, tüm ağrıları da böbrek ve safra taşlarını da" "Aa, makinesi mı çıkmııış?" diyeyazdıydım ki "Şaşkın! Dünyadan haberin yok" azarıyla kafamı iteledi, makineyi de aldı gitti. Bizim mağazalarda da varmış, bir koşu kaptım geldim. Makine şahane, sıhhat bahane... Dalgalarla sinir uçlarını, refleks noktalarını ve kasları uyarıyor, sayısız derde deva oluyor. Sinyal gücünü de kumandayla ayarladıktan sonra gel keyfim gel... Ayaklarınızı makineye koyar koymaz, minik kıpırtılar hissediyorsunuz. Başta şaşırabilir, gıdıklanabilir, huylanabilirsiniz. Ben mi? Refleksoloji makinesiyle müşerref olan beynimin verdiği ilk emir; "kocaman bir kahkaha at" idi... Her gün yarım saati suratımda kocaman bir sırıtmayla geçirip, yaklaşık iki ayda migreni alt ettim. "İyi de bundan bize ne?" mi? E, kardeşimm, iyiliğiniz için paylaşayım dedim... Ninem diyor ki: Hekimden sorma çekenden sor.