Sadece gülümse…

Sesli Dinle
A -
A +
Çok az süre kaldığı hâlde seçimle ilgili yazmadığım, kakara kikiri yaptığım yönünde eleştiriler geliyor. Ay ben sizi kırar mıyım, buyurun ortaya karışık alevli meyve tabağı hazırladım;
Brejnev, Başkan Nixon'ı ziyaret eder. Nixon masasındaki kırmızı telefonla şeytanı arar ve on dakika konuşur. Yardımcısı "Bu konuşma 1.500 dolar tuttu" der… Brejnev, Moskova'ya döner ve yardımcısına;
 
- Bana şeytanı ara, Amerikalılar konuşabiliyorsa, ben de konuşurum, der. Şeytanla 10 dakika konuşup kapattıktan sonra yardımcısına sorar:
 
- Bu konuşma ne kadara patladı bize? Yardımcı cevap verir:
 
- 10 ruble efendim!
 
Brejnev şaşırır:
 
- Niye bizimki o kadar ucuz?
 
Yardımcı:
 
- Çünkü Amerikalılarınki milletlerarası tarife, bizimki şehir içi!
     ***
Churchill, akıl hastanesini dolaşırken birinin kendisiyle hiç ilgilenmediğini görmüş: “Ben kimim biliyor musun? Üzerinde güneş batmayan imparatorluğun başbakanıyım!” Hasta gülmüş: “Dikkat et, ben de böyle diyordum, alıp buraya getirdiler.”
     ***
Süpermen, Pamuk Prenses ve Pinokyo hep birlikte gezintiye çıkmışlar. Yürürlerken önlerine bir tabela çıkmış. “Dünyanın en güzel kadını yarışması” yazıyormuş üstünde. “Bu yarışmaya katılıyorum” demiş Pamuk Prenses. Yarım saat sonra arkadaşlarının yanına dönen Pamuk Prenses'e sormuş
 
Süpermen ve Pinokyo;
- Eee, nasıl gitti?
- Birinci oldum…
 
Yürüyüşlerine devam ederken önlerine bir tabela daha çıkmış.
"Dünyanın en güçlü adamı yarışması” yazıyormuş üstünde. “Bu yarışmaya da ben katılıyorum” demiş Süpermen. Yarım saat sonra arkadaşlarının yanına dönen Süpermen’e sormuş
 
Pinokyo ve Pamuk Prenses;
- Eee, nasıl gitti?
- Şüpheniz mi vardı? demiş Süpermen…
 
Yürümeye devam ederken önlerine bir tabela daha çıkmış “Dünyanın en yalancı insanı yarışması” yazıyormuş...
“Ben bu yarışmaya katılıyorum” demiş Pinokyo.
 
Yarım saat sonra arkadaşlarının yanına gözyaşları içinde dönen Pinokyo'ya sormuş Süpermen ve Pamuk Prenses.
- Ne oldu?
 
Pinokyo sormuş bu defa: "Kim bu Kılıjjdaroğlu denen adam?!."
     ***
İki emekli parkta güvercinlere yem atıyorlardı.
Birinci ihtiyar ''Şu güvercinlere ne zaman yem atsam siyasetçileri hatırlıyorum'' dedi.
 
Diğer ihtiyar ''neden?'' diye sorunca ekledi; “Yerde dolaşırlarken elimizden yiyorlar, havalanınca kafamıza yapıyorlar.”
     ***
Propaganda gezisi yapan siyasinin teki, tımarhanenin yanından geçerken dışarıya doğru bakıp duran deliye sormuş;
-Heey, içerideki mevcudunuz ne kadar?
Deli ona bakıp tanıyınca biraz düşünmüş; 
“Ben içerideki mevcudu bilmiyorum; ama siz dışarıda ne kadarsınız?” demiş!..

Ninem diyor ki; Kırk çürük yumurta bir tane sağlam yumurta etmez.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.