Birleşmiş Milletler Medeniyetler İttifakı 5. Küresel Forumu'na katılmak ve çeşitli temaslarda bulunmak üzere Viyana'ya ziyarette bulunan Başbakanımızın ekibinde bendeniz de yer aldı. Telaş, Ankara, koşuşturma, güvenlik kontrol, tanışma... Bakanlar, milletvekilleri, basın mensupları uçağın kalkışını beklerken konu dış politika. Zırrr, annem telefonda; "Ninenin beş yüzlük tespihini bulamıyoruz, sen mi aldın? Oralarda dikkatli ol. Arkadaşlarının elini bırakma!." Tansiyonum oynadı yine, kulaklarım uğulduyor; etrafta sesler akıyor... Suriye, konjonktürde, ahah ha, nasılsınız bakanım, henüz gelmediler, muhalif güçler, Birleşmiş Milletler bu konuda, Viyana... Gözler bende; son kelime neydi? Viyana? "Ya, Karlofça'da sahte imza kullanmayı akıl edecekti ki var yaaa" diye yazdım ya... > Neyse, yolculuk başladı. Ankara'dan hareket ettiğimiz 26 Şubat tarihi, Başbakanımızın doğum günüydü. Pasta kesildi. Başbakanın bu mini kutlamada ilk lokmaları eşi ve kızıyla paylaşması zarifti... > Tansu Çiller'in kuşburnu çayı 'out', zencefil çayı 'in'! Bronşite, boğaz ağrısına birebir. Sadece üst solunum yollarını değil, gözü gönlü açar. Hatta ayıptır söylemesi az acıdır; yanmanın şiddetinden zihniniz bile açılır. Metabolizmayı hızlandırıcı etkisi ise bonus! Tevekkeli, ultra mega dinamik Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış yolculuk boyunca elinden düşürmedi Zencefil çayını... Tarihî Hofburg Sarayı'nda yapılan Medeniyetler İttifakı Forumu'nun resmî açılış konuşmalarında moderatör Başbakanımızı, 'Önceki konuşmacılar diplomatik konuştu ama Erdoğan'ın net tutumunu ifade etmesini umuyoruz' diyerek davet etti. Kırmadı Sayın Erdoğan; - İslamofobi insanlık suçu olarak kabul edilmelidir. Hiçbir semavi din terörü teşvik etmez bunu kabul edemeyiz. - BM barış için kurulmadı mı? Birleşmiş Milletlerin reforma ihtiyacı var. -Türkiye'de yeniden güç kazanacak kardeşlik düzeni başta Avrupa olmak üzere birçok bölgeye örnek olacaktır. > Üniversite eğitimi almak için Viyana'ya gelen öğrencilere katkıda bulunan WONDER Derneği ve MÜSİAD Avusturya'nın Başbakan onuruna verdiği yemekte MÜSİAD Avusturya başkanının konuşma kapanışı heyecanlıydı; Sayın başbakanım, ..... teşekkür ediyor ... sunuyor .... bıdı bıdı ... Veee müsadenizle alllnınızzzdann öpüyorum!!" > Toplantıda yaptığı konuşmada 'bir baba olarak' da 28 Şubat mağduriyetini yaşadığını belirten Başbakan, artık katsayı ve başörtü diye bir sorun kalmadığını ancak daha alınması gereken yol olduğunu söyledi. "Fakat sabırla inşallah nasıl bugüne kadar sabrettiysek bu oldu, bundan sonrası da olacak. Unutmayın, her kutlu doğum sancılı olur." > "Başörtülüler gitsin Suudi Arabistan'da okusunlar, dediler. Yıllarca bu ülkede milletimizin omzundan bunlar inmedi ve o ifadeyi kullandılar. Hatta daha da ileri gittiler. 'İmam hatipliler yarasa' dediler. Yarasayı da bu millet Başbakan yaptı." > Kahlenberg Tepesi'ne (Alaman Dağı) çıktık. Viyana'yı ayaklar altına seren manzaranın (küçümen bir şehir ve iki Tuna nehri kolu) yanı sıra Osmanlı ordusunun yenildiği tepe. Zaferlerine binaen yaptırdıkları bir kilise ve ironik olarak işletmeciğini bir Türk'ün yaptığı kafe... > Dönüş yolunda ise basın mensuplarıyla toplantı yapıldı. Başbakan yakından da samimi, net ve evet heybetliydi. Diğer herkes de 'mum' gibi!.. Ben de... İç, dış, yan, yön politika konuşuldu. "Amaan, komşun mu var derdin var; ada olsak ne güssel olurdu di miii" demedim tabii... > Viyana'yı sevmedim. Depresif bir şehir. Barok mimarinin öne çıktığı şehirde; gotikliğin ürküttüğü görkemli tarihî yapılar, kiliseler, hemen yanı başında Devlet Su İşleri'nin ilçe lojmanı kılıklı binalar. Mozart'ı daha iyi anladım; insan buralarda hakikaten içe kapaşır, eve kapanır, elliye yakın senfoni altı yüzden fazla eser yazar... Kendi kendini eğlenmiş zaaar... Ha bu arada, İstanbul'un eline su dökemez ama evet trafik var...