Sıkıntıdan felsefe

A -
A +

Öfff... Canı sıkılıyordu... Kendini, kamu kuruluşunda pinekleyen bir dosya kâğıdı gibi hissediyordu... "Sıkıcı" diye mırıldandı. İnsan canı sıkılınca ne yapmalıydı? Tavandaki pütürükleri saydı, bileğini ısırdı saat yaptı, çorap çekmecesini açıp cep kamerasıyla kısa film çekti, arkadaşlarına yolladı... Iııh.. canı hâlâ sıkılıyordu. Bir bardak su doldurdu, içmeye başladı... Son yudumda gözü bardağın dibindeki numaraya takıldı; "52" İmalat kodu. Paşabahçe mamulü bu... Su bardaklarının dibinde numaralar var biliyor musunuz? Ama hep ıskalıyorsunuz. Sadece su içtiğiniz cam şeyden ötedir 'su bardağı'. Hımm... Art arda söyleyince; subardağı.. su bar dağı... Subar Dağı! Yalın kayaları ve eteklerinde otlayan kuzularıyla Toroslar'a komşuymuş gibi geliyor kulağa. Ama alakası yok, kendisi felsefenin piri; bardağın dolu-boş tarafını görme meselesi. Ayrıca, tariflerin vazgeçilmezi... 250 gram toz şeker, 225 gram pirinç, 65 gram ceviz içi ölçeği. İki adet takma diş de alabiliyor ki zaten tarihte Dar'ül Damak adı verilmekteydi. (Çok pis uydurdum) Tabii bahsi geçenler kovadan bozmalar değil, babaya su götürürken kullanılan bardaklar... Modern tasarımlar, dizaynırların elinde şekil manyağı olanlar, vazo tipliler bir yana ben minimalizm derim. Vee... Su bardağıyla ortam dinlemesi yapan arkadaşlar; yapmayınız lüttfen recaa ederim! Yan komşu kavga mı ediyor, alttakilere misafir mi geldi, kim kimi dövüyor? Daya bardağı hemen dinle di mi?! Çiçekli bardaklar üç saate kadar ses kaydı da yapabiliyormuş, unutma e mi... Al sana güzelinden bir reklam metni; "son, sON, SON! Son bulsun sırt ağrıları, tek gereken su bardağı!" Uzan yüzüstü, bul işten anlayan birini, bardak çektir. Yapıştırsın dizi dizi, pufftok pufftok çeksin hepsini. Ne ağrı kalır ne kulunç! Hâlâ sıkılıyordu... Ahah, orada akşamdan kalma dolu bir tane daha vardı. Yanağını masaya yapıştırdı, bardağa yandan baktı... Bir de tepeden, panoramik görüntü aldı... Suyun yüzeyinde toz zerrecikleri (halı tüyü de olabilir) ve onurlu bir sinek... Yakalanacağını anlayıp esir düşmek, katledilmek yerine kahramanca suya atlatıp yaşamına son vermiş gururlu bir sinek! Öff... Tüm bu analizlere can sıkıntısından mütevellit minik ruhi bunalımlar diyebilir miyiz hocam? Ama bir saniye! Hangimiz plastik bardağı vakumlayarak ağzına yapıştırmadı ve hatta su içtikten sonra bardağı çalkalayıp temizlerin yanına ters çevirip koymadı ki? Ne kadar kibirli dursa da; su bardağının önünde eğilir sürahi, Öyleyse e insanoğlu bu büyüklenme niye ki? ...... Duygusal anlar... > Ninem diyor ki; Alçak yerde tepecik kendini dağ zanneder.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.