Siz düşünün…

A -
A +
Ne çok gereksiz şey için ne çok zaman harcadık. Ne çok fani için ne çok ebedî fırsatı kaçırdık. Ne vaktimizin kıymetini bildik ne varoluş sebebimizi tam olarak idrak ettik… Ne mutlu hayat sınavını başarıyla verebilene, işte durumu özetleyen güzel bir hikâye;
 
Çobanın biri padişahın kızına âşık olmuş. Aşk ki ne aşk, gözü hiçbir şeyi görmüyor. Ama o padişahın kızı, kendisi ise çobanın teki, olacak iş mi? Ne yapayım nasıl edeyim diye düşünürken bir gün kapısı çalınmış. Açmış bakmış ki nur yüzlü bir dede. Acıktığını söylemiş dede. Çoban hemen sofra kurmuş doyurmuş karnını dedenin.
 
Dede; “Hayırdır evlat bir sıkıntın mı var, biraz durgun gördüm seni” demiş. Çoban da anlatmış sıkıntısını dedeye. Dede; “Evlat bak, şimdi dediklerimi yaparsan padişah kızını sana mutlaka verecek ama dediklerimi harfi harfine yapman lazım! Şu karşıdaki dağda bir mağara var, oraya git 40 gün ‘Allah’ de, namazını aksatma, her gün dua et. Padişah kızını mutlaka sana verecektir. Ama ne olursa olsun ‘Allah’ demeyi kesme'' demiş.
 
Çoban olur mu ki diye düşünmüş ama denemekte ne mahsur var ki bir deneyeyim bakalım demiş kendi kendine. Gerekli erzağını almış çıkmış dağa, başlamış ‘Allah’ demeye. Dedenin dediklerini harfi harfine uygulamış. Aradan on gün geçince dağın yamacında bulunan köyün sakinleri duymuşlar çobanı ama çoban olduğunu bilmemişler. Demişler ki, “Dağa bir derviş gelmiş ‘Allah!’ der dururmuş. Aman dikkat edelim onun sayesinde bereketimiz artar. Belki kalbini kırarsak cezalandırılırız.”
 
Gel zaman git zaman bizim çoban 40 günü tamamlarken methi padişaha kadar gitmiş. Padişah “Aman” demiş “Bu dervişi saraya getireyim de belki onun sayesinde Allah bizleri daha mamur daha müreffeh bir hâle getirir.”
 
Ülkesinin en üst din âliminin yanına gitmiş. Meğer ki o da bizim dedeymiş.
 
“Hocam bu dervişe para versek bizim sarayımıza gelir mi?'' demiş.
 
Hoca “Padişahım derviş bunu kabul etmez.” diye cevap vermiş.
 
“O zaman bir saray da ona yaptırayım mal vereyim gelir mi?” demiş padişah.
 
“Yok padişahım bu dervişin malda mülkte parada gözü yok. Bence kızınızı bu dervişle evlendirirseniz hem dervişin kalıcı olmasını sağlarsınız hem de onun gönlünü yapmış olursunuz.”
Hocanın bu sözleri padişahın da aklına yatmış, bizim çobanın tam da 40. gününde yanına gitmiş.
 
“Efendi, Allah razı olsun sen devamlı ‘Allah’ der dururmuşsun. Gel seni sarayıma götüreyim, sana para mal mülk vereyim, istersen sana benim sarayımın yanına bir saray yaptırayım orada kal” demiş.
 
Derviş “İstemem padişahım, benim parada pulda gözüm yok” demiş.
 
Padişah “O zaman seni gel benim kızımla evlendireyim. Kabul eder misin?”
 
Derviş hiç düşünmeden şu ilginç cevabı vermiş;
 
“Kızınızı istemem padişahım. Ben sizin kızınız için 40 gün Allah dedim; padişah ayağıma geldi. Ya 40 gün yalnız Allah için ‘Allah’ deseydim ne olurdu siz düşünün…”

Ninem diyor ki: Gideceği limanı bilmeyen gemiye hiçbir rüzgâr yardım edemez.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.