Hayat yeterince karmaşık yeterince zor, herkesin derdi kendine büyük.
Eğlenceli bir yazı hazırlamıştım ama Amasra’daki maden faciası oldu. Ateş düştüğü yeri yakıyor; bilirim, biliriz ama elden ne gelir ki… Hayatını kaybeden işçilerimize yüce Yaradan'dan sonsuz rahmet diliyor, içeride kalanların da tez vakitte kurtulmaları için canıyürekten dua ediyoruz.
Tıpkı Soma’daki gibi, daha öncekiler gibi, yine ve yeniden çok şey bu yitik hikâyede gizli… Acılar ise yakınların yüreğinde… Koskoca bir yaz geçti. Artık sonbahar. Yaşımız kaç olursa olsun belki de ömrümüzün son sonbaharı bu şimdiki. Kim bilebilir ki?
İyi düşünün…
Bu yazı iyi geçirdiniz mi?
Sağlıklı olduğunuz için, hiç sevindiniz mi?
Bu yaz hiç gün ışığı ile uyandınız mı?
Kaç kez, güneşin doğuşunu izlediniz? Bir sebep yokken, kaç kişiye hediye aldınız? Kaç sabah, yolda bir kediyi okşadınız? Bu yaz yeni doğmuş bir bebek, parmağınızı sıkıca tuttu mu hiç? Ve siz onu hiç kokladınız mı? Yaz gecelerinde ne çok yıldız olduğuna, hiç şaşırdınız mı? Kendinize kaç oyuncak aldınız?
Ya da kaç kez kendinizi şımarttınız?
Kaç kez gözlerinizden yaş gelene kadar güldünüz? Yaşlı bir ağaca sarıldınız mı bu yaz? Çimlere uzandığınız oldu mu? Çocukluğunuzdan kalan bir şarkıyı söylediniz mi hiç? Hiç taş kaydırdınız mı bu yaz? Kaç kez kuşlara yem attınız?
Bir çiçeği dalındayken kokladınız mı? Bu yaz kaç kez gökkuşağı gördünüz? Ya da hediye alan bir çocuğun gözlerindeki ışığı? Kaç kez mektup aldınız bu yaz? Eski bir dostunuzu aradınız mı hiç? Kimseyle barıştınız mı? Aslında mutlu olduğunuzu kaç kez fark ettiniz bu yaz? İyi bir yazın, kışın, baharın, hayatın bunlar gibi birçok ‘‘küçük şey’’e bağlı olduğunu, hiç düşündünüz mü?
Yayılın çimenlerin üzerine…
Acele edin!
Er ya da geç, çimenler yayılacak üzerimize…
Vazifeni de elinden geleni de yaptıktan sonra,
var git anı yaşa…
Ninem diyor ki: Hayat hesapla değil nasiple yaşanır.