Ölü hücrelerden arının Cildinize peeling (deriyi canlandırmak, gençleştirmek için bazı kimyasal solüsyonların uygulanması) yapın. Pelling sanıldığı gibi cildinizdeki bronzluğu almaz, tersine cilt yüzeyinizi ölü hücrelerden temizleyerek cildinize netlik verir. Görünümünüze de doğal bir parlaklık kazandırır. Peeling ürününüzü, yumuşak dokulular arasından seçin. Bronzluğunuz süresince haftada 1 kez uygulamanız yeterli olacaktır. Cildinizi nemlendirin Yaz güneşi, cildinizin nem kaybetmesine sebep olur. Bronzluğunuzun sonbahara da uzamasını istiyorsanız, hem yüzünüzü hem de vücudunuzu düzenli olarak nemlendirmeniz gerekir. Temizliğiniz sırasında, deterjanlı ve sabunlu temizleyiciler yerine yağsız barlar veya nemlendiricili duş jelleri kullanın. Cildinizin soyulmasını önlemek için sabah ve akşam tüm vücudunuza nemlendirici süt sürün. Bronz ten efektleri Bronz ten için, hafif makyajlar uygulamaya devam edin. Hafif renkler, bronzluğunuzu daha da göz önüne çıkaracaktır. Dudaklarınızı pastel ve sedefli tonlarla boyayın. Pudra olarak bronz efektli güneş pudraları veya "terra cota"ları tercih edin. Pudranızı geniş fırçalarla yanaklarınıza, alnınıza, burun ucu ve çenenize hafif dokunuşlarla uygulayın. Fondöten kullanmayın, bronzluğunuzun ışıltısını yok eder. Saçlara kür bakımı Yazın kuruyan, yıpranan ve canlılıklarını kaybeden saçlarınıza sonbaharda bakım kürleri uygulamayı ihmal etmeyin. Şok bir kürle bakıma başlayın. Haftada 2 veya 3 kez şampuan öncesi bir besleyici kullanın. Saçınız eski kuvvetini ve parlaklığını yakalayana dek küre devam edin. Şampuan sonrası, bir bakım maskesi veya serum uygulayın. Yeni bir renkle de onlara canlı bir görünüm kazandırabilirsiniz. Paget tipi meme kanserini biliyor musunuz? Kadınların en büyük problemlerinden biri olan meme kanserinin farklı versiyonlarından olan paget tipi meme kanserinden haberiniz var mı? Oldukça nadir görülen bu tip kanser, memenin dış çeperinde, meme ucunda ve haresinde isilik gibi görünür. Daha sonra dış kenarı kabuklu bir yara haline gelir. Meme haresinde tek bir kırmızı sivilce olarak görülebilir. Çoğunlukla deri iltihabı veya enfeksiyonu olduğu düşünüldüğünden, hastalığın ortaya çıkması gecikebilir. Belirtileri > Meme ucunda kaşıntıya ve yanmaya sebep olan sürekli kırmızılık, akıntı ve kabuk. > Meme ucunda iyileşmeyecek bir yara. > Genellikle sadece bir meme ucunda görülemesi. Teşhis Doktorunuz fiziksel olarak muayene ettikten sonra iki memenin de mamografisini çektirmenizi isteyebilir. Kırmızılık, akıntı ve kabuk deri iltihaplanmasına çok benziyorsa bile, eğer yara tek memenizde ise doktorunuz kanserden şüphelenebilir. Neler olduğundan emin olmak için doktorunuz yaradan biyopsi alabilir. Eğer böyle bir rahatsızlığa rastlanırsa gerekli tedaviye başlanır. Şanel no36 Yok otuz altı numara kalmamış, yok artık küçük numara ayakkabı üretilmiyormuş, yok kalıbı küçükmüş de otuz yediyi bir deneyeymişim! Akşama ne olacağını bile bile keçi eti yemeye benzer bir refleksle oturur bir denersin. Aa, ayaklarım da ne kadar küçükmüş, olmuş olmuş, olmamış mı? Büyük mü gelmiş? Yok orası parmak boşluğuymuş, hani büyüyeceğim ya seneye de giyerim... Bir taban kağıdı koyup tekrar denetecekmiş, gene mi olmamış? kalıptanmış... Aslında ayakkabıda sorun yokmuş, ayaklar inceymiş de ondanmış. Bas kardeşim üzerine yayılsın tarak kısmı şöyle de hepimiz rahatlayalım! Ve mutlu son; "Sizi çocuk reyonuna alalım!" Ay çıldıracağım! Modeller enfes; fiyonklular, cırtlılar, Ninja baskılılar, ışıklılar... Elinde bir çift rugan pabuçla geliyor satış elemanı. "Neyse sorun değil, ayağımı yerden kessin yeter" diyor ama pabucun tokasındaki uğur böceğini görünce titremeye başlıyorum. "Ama hanfendiii... Çok şeker, bunun gözleri oynuyoor" diyor... Kendimi görebiliyorum... Ayakkabıcıyı vurup, geceleri kireçle duvarlara KAKÖ imzalı sloganlar yazıyorum. Yakalanıyorum falan, oralar karışık. Arkamdaki duvarda "Şanlı Türk Polisi" yazıyor. Ellerim bel hizasında kavuşturmuşum, başım yerde. Önümde bitiştirilmiş iki çelik masa, üzerlerinde beyaz örtü ve ıvır zıvır. Spiker anlatıyor; " Ayakkabıcılık sektörüne darbe indiren çok sayıda eylemin sorumlusu yasa dışı KAKÖ (Küçük Ayaklılar Kurtuluş Örgütü) çökertildi. Operasyonda on saya, beş ton taban kağıdı, bin siyanürlü bağcık, patlar kerata ve çok sayıda örgütsel doküman (okumuş militan imajı, okur yazarız boş değiliz hani) ele geçirildi. Vıdı vıdı..." Türk kadınının ortalama ayak numarası 38'miş. Genç kızlarınsa 38.5! Umursamayın, direnin! Minik ayaklı analar, bacılar kenetlenin! Sindirella'nın ayakları ortalama bir numara olsaydı veyahut ("hut" da vurgu var, kafamı da sallıyorum) o kadar küçük olmasaydı, çirkin üvey ablaları o cam pabuca sığabilir, canım prens elden giderdi... Bana böyle istatistiklerle gelmeyin! Grim kardeşler bile bir masalda güzellik kriterinin küçük ayaklar olduğunu bilmiş, yazmış, ama bizimkilerin umursadığı yok! Çin'de küçük ayak iffet, yüksek statü ve güzellik timsali olduğundan kadınlar çok affedersiniz "j" harfi görünümünde koca koca ayakları olmasın diye onuncu yüzyılın ortalarından, elli sene öncesine kadar acı çeke çeke "Foot binding" yani "Ayak dondurma" denen estetik işleme maruz kaldılar. Analar, bacılar, bir daha kenetlenin ve deyin "Bizim doğuştan minik, nemize gerek estetik!" Ayaklarınıza bakıp gülenlere siz de gülün, kaşlarınızı saat dörde yirmi var pozisyonuna getirip acıklı tınılarla "Zoruma gitti ba abla..." deyin, "Yanacaksın!" diye bağırıp fiziksel özellikleri eleştirenlerin hali ve akıbetine dair kısa bir vaaz verin, baktınız laf anlamıyor, hatta bir de üstüne klasik "Pabuçlarını ver de dikiz aynasına asalım" geyiğini yapıyor "Seninkileri de eskiyince ver de takım çantası yapalım" deyin... Sn. üreticiler ve devlet büyüklerimiz, Buradan selam yolluyor, otuz beş, otuz altı ve aradaki buçuklu numaralara gereken ilginin sonbahar sezonunda bari gösterilmesini rica ediyorum. Saygılar... Ninem diyor ki: Kadın var külü aş yapar, kadın var unu taş yapar. Profesör Mualla: Acı, akıllı insanların hocasıdır.