> Ninem diyor ki: Kadının biri âlâ, ikisi belâdır > Profesör Mualla: Aşk, âşık ile maşuk arasında bir maskedir ------ Suyu sadece bardakta görmüş olanlardan mısınız? Yoksa sığ denizde diz hizasına gelince suya oturup kıyıdakilere "Baak oturdum" diyenlerden mi? Etrafa kum sıçratarak koşa koşa denize atlayıp, az bir şapırdatıp, yüzmeden geri çıkıp, aynı hareketi tekrar mı yapıyorsunuz? Solungaçlarım olsaymış keşke diye hayıflanıyor musunuz? Bacak kadar çocuklar seri hareketlerle derinlere kulaç atarken, siz yüzme bilmediğiniz için kendinize saydırıp sahilde mi oturuyorsunuz? Durun! Yüzmeyi öğrenmek o kadar da zor değil... Öncelikle ruh durumuzu olaya hazırlayın. Ayağı, havuz kenarında salınan Banu Balkan modeli kıvırıp baş parmaktan dik olarak suya sokun. Soğuk değil mi? Fokurdasa da size soğuk gelecektir, bu suya gireceksin dava kapanmıştır! Dal suya, gel göğüs hizası derinliğe. Suyun üzerinde durmayı başardıktan sonra gerisi hikaye. Çocuk olsanız iş kolay, yatırılacaksın yüz üstü su üzerine, eğitici su içinde karnından destekleyecek sağ elle "kaç okka gelir bu?" hareketiyle. Sizde bu pek mümkün değil maalesef, suyun kaldırma kuvvetine kuvvet... Baktın batıyorsun, bacakları suda bisiklet pedalı çevirir gibi, elleri de "Gel bana gel bana" jestiyle çevir. Kafayı da dik tut elbet! Kolları ileri uzat, avuç içleri birbirine bakar biçimde. Az bir elleri yapıştır, sanki daldaki sallıyor da sen aşağıdan elmayı tutacakmışsın gibi. Sol kol sola, sağ kol sağa suyu yararak hızla ittir; "Açılın ben doktorum" hareketi. Senkronize olarak ayakları sırayla tempolu çırp. Oluyor gibi, ha gayret sökeceksin yüzmeyi. Çırp, çırp, bat, su yut, çık, tükür, kollar, bacaklar, çırp, debelen, çırp, su yut, alabildiğine tükür... Kulaçla yüzmeye gelince... Kolları dirsekten bük, eli dik daldır suya, çek suyu geri. Kimileri pek bir narin daldırır suya kolu eli. O eller öyle kadife perde okşar gibi olmayacak! Stilde tatmini yaşamak için eller, Sevda Gemirel ablamızın "Ne dedin sen, ne dedin sen? Şakkada!" olayındaki tokat gibi inecek suya. Eeel, bilek, kool suya girdi, sertçe suyu geri ittirdi, öbür kol aynı hareketi tekrarladııı... Kıyıda prova yapın. Baş kural; sudan korkmayın! Suratınıza, sirkeli salata sosunu tek dikişte içmiş ifadesi takının. Tophane delikanlısı duruşu alın. Omuzun biri eğik. Yürürken sağ kolu, dirsekten büküp ileri attırıp geri çekerek beden dilinizde "Hadi leynn!" dedirttirin. Sonra sol kol, "Hadi leynn, hadi leyn!" Sonra bunu su içinde tekrarlayın. Bu kadar basit! Tek husus kaldı; kulaç atarken kafanın durumu. Başı kaskatı su dışında tutmayın, gövde dibe çöküyor. Kulaçlarınızla eşzamanlı olarak başı sağa ve sola hareket ettirin. Bir tarafta nefes alıp, diğer tarafa döndüğünüzde nefesi verin. Edirne'den çıktım yola, selam verdim sağa sola hareketi... Vee, son rötuş; surata kondurulan eksiğiyle fazlasıyla, dolgusuyla köprüsüyle ortaya serilen otuz iki dişle kombine "Yüzmeye geldim, bir de ben mutluyum" ifadesi. Öğrettik diye havalara girmeyin, çok açılmayın! Dubayla uğraşmayın, "Ahanda oradaki şilebe değeceğim" diye hırs yapmayın, ıslık öttürüp deniz topunu ya da yatağını yakalama emri veren emekli amcalara aldırmayın, yakalayacağız hava yapacağız diye bunların peşinden Yunan adalarına akmayın, başımızı belaya sokmayın. Paletiniz ivmeli, yüzüşünüz keyifli olsun... ------ >>> Bebeğinizin cildini güneşten koruyun Bağışıklık sisteminin zayıflamasından alerji ve isiliklere kadar bebeğinizde birçok rahatsızlığa sebep olan güneş ışınlarından korunmak için, krem kullanın ve özellikle öğle saatlerinde onu dışarı çıkarmayın. ------ Her şeyin azı karar, çoğu zarar! Özellikle de güneş ışınlarının! Güneş ışınlarının bir kısmı "ultraviyole" denilen gözümüzün göremeyeceği dalga boyundaki ışınlardan oluşuyor. UV ışınlarının bebek cildi üzerindeki olumsuz etkilerini şöyle sıralamak mümkün: UVA ışınları, cilt altındaki hücrelerde deformasyona sebep olduğundan, alerji ve isilik gibi reaksiyonları tetikler. UVB ışınları DNA ve bağışıklık sistemine zarar vererek ciltte güneş yanığına sebep olur. Pek çok araştırma göstermiştir ki, güneş koruma ürünleri kullanılmadan güneş ışığına maruz kalmış bebeklerde güneş kaynaklı çiller daha yaygın arak oluşur. UV ışınlarının en önemli zararlarından biri ileri zamanlarda ortaya çıkabilecek cilt kanseri riskini artırmasıdır. Tedbirler Öncelikle çocuklarınızı güneş ışınlarının daha yoğun olduğu saatler olan 10:00-16:00 arasında güneşe çıkarmamaya özen gösterin. Özellikle 1 yaş altındaki çocuklarınızı mümkün olduğunca gölgede tutun, güneş ışınlarına direkt olarak maruz bırakılmayın. Güneş kremi güneşe çıkmadan 30 dakika önce sürülmeli, 1.5-2 saat aralıklarla tekrarlanmalı, terleme, denizden çıkma ve duş sonrasında yenilenmeli, uygulanırken cilde eşit miktarda yedirilerek, ince bir tabaka oluşturacak şekilde sürülmelidir. Bu tedbirlere sadece yaz aylarında ve deniz kıyısında değil, çocuğunuzu sokağa çıkarırken bahar aylarında da dikkat etmeyi unutmayın. >>> Bunlara dikkat! 1 yaşın altındaki bebekler için güneş koruma ürünleri, cilt tarafından emilmeyen mineral filtreler içermelidir. Bu filtreler sayesinde güneş ışınları yüzde 100 geri yansıtılır, böylece cilt altında oluşabilecek hücresel zararlar engellenmiş olur. Bebekler için güneş koruma ürünleri UVA ve UVB ışınlarına karşı yüksek koruma sağlamalıdır ve kimyasal koruyucular, alkol, parfümlü katkı maddesi içermemeli, alerjik reaksiyona sebep olmamalıdır. >>> Güzelliğin etnik sırları! Her ülkenin kadınlarının; gerek bulunduğu coğrafi konumdan, gerekse geleneklerinden kaynaklanan özel cilt bakımı formülleri vardır. İşte size bazı ipuçları: *Fransa: Sıklıkla peynir tükettikleri için, diş minelerini güçlendirirler, çürümeyi önlerler. *İtalya: Ninelerinin eskiden sıkça uyguladığı ve kullandığı Hint yağıyla cilt bakımı hâlâ popüler. *İspanya: Çok ince dilimler halinde kestikleri patatesi, 10 dakika boyunca gözlerde tutarlar. *Yunanistan: Yunan gençleri, vücutlarını bebe yağı ile ovarak ölü deriyi atarlar. *Polonya: Balı, bir güzellik ürünü olarak cildi yumuşatmak ve parlatmak için kullanırlar. *İskandinavya: Buz gibi memba sularıyla sık yıkadıkları ciltlerini diri tutuyorlar. *İskoçya: Cilt bakımında badem yağını sıklıkla kullanırlar. *Rusya: Sarımsak yağıyla ciltlerini sıklıkla ovarlar. *Brezilya: Avuç dolu kumlarla vücutlarını ovarak sülülitten kurtulurlar. *Jamaika: Soyulmuş muz kabukları sürerek, cilde yumuşaklık ve dirilik kazandırırlar. *Japonya: Kamelya yağını sıklıkla kullanılır. *Çin: Özellikle beyaz çayları "gençleştirici bir gizem" taşır! *Kore: Fındık yağıyla ciltlerine bakım yaparlar. *Hindistan: Yoğurt ve bademden yapılan maskeyle güzelleşirler. * Mısır: Dişlerini korumak için, soda ve rafine edilmemiş tuzla ovarlar. *Avustralya: Ayaklarının pürüzsüz olması için avokado ile ovarlar: *Afrika: Afrika'nın bazı alanlarında "gençlik sütü" olarak bilinen bir sütü vücutlarına dökerler.