Ünlü grafoloji uzmanı Prof. Zııteeren Khöy; imzanın, 'kişiliğin plakası' olduğunu açıkladı ve şöyle devam etti: "İmza, basit bir karalama değildir. Bürokratik bir detaydan ziyade, kişinin alâmetifarikası kişiliğin plakasıdır..." Alfabeyle tanıştıktan ve 'Ali'ye ata bakmasını' yazılı olarak emredebildiği günden itibaren kişi, imza eskizleri yapmaya başlar. Boş kağıt-kalem ikilisi yakalanmaya görsün. İsim, soy isim aynı potada eritilir, sanatsal kaygılar, sabit font tutturma gayreti çaba gerektirir... Millete, "Allah için sanat eseri gibi" dedirtebilecek bir form bulduğu zannedilene kadar etüt edilir. Hatta fiyakalı, yanar-döner imzasına Firuze adını koyup, ev arkadaşıymış gibi davrananlar bile mevcuttur... Cin Ali'nin topacı modeli imza: İmza sahibi; soğuk nevale, ama nispeten çekilir bir vatandaştır. İmzanın sağa veya sola balansı bozulmuştur. "İsim benim değil mi? İstediğim gibi deforme ederim!" edasıyla harfleri üst üste bindirir. Kalemi imzayla tepiştirerek, hatta üzerini karalayan bir çizgi atarak, orasına burasına şifre dokunuşlar ekleyerek imzanın taklit edilmesini imkanız hale getirir. "Paranoyak olmaman, takip edilmediğin anlamına gelmez" düsturunu benimsemiştir. Yemek ayırt etmez. Zorro modeli imza: Bu tip imza sahibi, heyecanlı ve atılgandır. Kalemi, Maskeli Zorro'nun kılıç dövüşünü andıran darbelerle kullanır. İmzada, "Kalıcı olmaya geldim!" mesajlı zikzaklar hâkimdir. Masayı titrettire titrettire yazar. Hesabı, garsona havada el hareketiyle imza yaparak ister. Kızınca, acıkınca zamandan ve mekandan kopuk laflar edebilir. Uykusunda dişlerini gıcırdatabilir. Lütfen bu insanları gün içinde germeyelim, üzerlerinde baskı oluşturmayalım... Pijama lastiği modeli imza: Uzaar gider... Telgrafın tellerine kuşlar konar misali; uzatılmış imzaya geri dönüşlerle noktalar, kesik çizgiler, işaretler eklenir. Hayır, bulsa A-4 kağıdına Türkiye haritası çizecek hissi verir. "Yüksek mevkilerde tanıdıklarım var" imajı verilmek istense de, incelendiğinde görülecektir ki; imzanın ucu bombe yapmıştır! Uzaylı bir dost modeli imza: Sanatsal kaygılar taşıyan faili meçhul dostların imzalarıdır. Genellikle ele gelen ilk dal, taş parçasıyla yaş betona uygulanır. Materyal sıkıntısı halinde ayak basılır. Sıcacık bir 'ben buradaydım' mesajıdır. "ben o sitenin inşaatında çalıştım, bahçesinde ayak izim var, ahanda bu kadar" cümlesini duymaktır... Sadece ad, soyad yazıp; 'yalın ve güçlüyüm' mesajı da verilebilinir, karizmatik genetik mühür; 'parmak izi' de kullanılabilinir... Ama esas mesele, neyin altına imza attığınızdır... >> Ninem diyor ki: Al ile güzellik olmaz, zorla pazarlık olmaz. >> Profesör Mualla: Başıboşluk, sersemlerin tatilidir.