Kimi kadınlar vardır ki, tatlı bir rüyaya çevirirler hayatınızı. İçinde çeşit çeşit hayaller dolu bir sırt çantasıyla çalarlar kapınızı. Yapacak başka bir şey bulamayıp pazarlamacı olan zavallı birisi zannedersiniz ilk görüşte. Kendinden bir şeyleri size bırakıp karşılığında kazanç elde etmeye çalışıyor zannedersiniz. Çünkü tüm hayatınızı karşılıklı alışverişlerle geçirmeye, her şey için bir bedel ödemeye alışmışsınızdır. O size farklı hayaller bıraktıkça hesabı düşünmeye başlar, çekinir hale gelirsiniz. Tüm bu birikenleri nasıl ödeyeceğiniz düşüncesiyle agresifleşir, beklentileri olabileceğini göz ardı edersiniz. Beklentiler evet, o ayakta durmak değil girip hayatınızda biraz oturmak ister muhtemelen. Belediye otobüsü bekler gibi tetikte ve rahatsız değil, kendi yazlığının bahçesindeki çardakta oturur gibi, huzurla, düşünce ve endişeden uzak oturmak ister... Sırtındaki torbadan çıkardığı hayallerini size teslim edince en azından birkaç tanesinin gerçekleşmesini umar, bekler ve belki hak eder... Lakin anlamazsınız ya da anlayamazsınız... Beklemezsiniz çünkü. İnsanlardan beklenebilecek bir şey değildir sizin için; içten olmak, gerçek olmak, sıcak olmak, hayalleri sadece istediği için sırtında taşıyıp kapıyı çalmak... Kısa sürecektir gerçeği fark ediş anı. Çünkü gerçek, o giderken çarpar suratınıza. Hayallerini kapınızın arkasına bırakıp giderken... İçinde yıllarca biriktirip paketlere doldurduğu tüm hayallerini usulca bırakıp çeker gider büyük bir sevgiyi hak etmeye. Siz ise, tüccar gibi davrandığınızla, pazarlamacı gibi baktığınızla kalırsınız ortada. Yaptıklarınız nedeniyle ömür boyu sürecek acının habercisi bir çuval hayalle yalnız kalırsınız. Birkaç çıkış görürsünüz o anda; ya bu çuval dolusu yükü sırtlanıp kapı kapı, sokak sokak, şehir şehir dolaşıp o kadını bulmak... ya oturup yıllarca geri dönmesini beklemek umutsuzca...ya da çıkıp onun yaptığını yapmak; insanlara hayallerinizi anlatmak, paylaşmaya çalışmak, benzer bir tepki ile karşılaştığınızda ise çuvalı bırakıp kaybolmak, yitmek... Kimi kadınlar bir rüyaya çevirirler hayatınızı. Zaman mefhumundan uzak kısadır kalışları. Gittiklerindeyse; hayat başlar kapkara kâbuslar doğurmaya. Teselli ise; kâbus da bir rüyadır sonuçta... Ninem diyor ki: Göle su gelene kadar kurbağanın gözü bozarır.