Genç yaşta emekli olan albay, evde sürekli oturmaktan, hanımıyla münakaşa etmekten sıkılınca, bakkalına gider:
-“Sana ayda on bin lira para vereyim, bunun karşılığında seni her gün denetleyeyim!” der.
Teklifi cazip bulan bakkal, hem para kazanacağım hem de deneyimli bir albayın uyarısını, yardımını alacağım, diyerek hemen kabul eder.
- “Albayım, al şu on bin liranı, ben bu işten vazgeçtim!” diyerek, anlaşmayı bozar.
Emekli albay, manav, kasap, kırtasiyeci derken tüm esnafa aynı teklifi yapar. Ancak bir süre sonra hepsi denetimden sıkılarak anlaşmayı bozar. Son olarak gittiği manifaturacı ile yıldızları barışır. Denetim işi aylar sürer. Çok güzel anlaşırlar. Manifaturacı albayın her isteğini ‘başüstüne’ diyerek yerine getirir. Olanlara bir anlam veremeyen albay;
-“Yahu arkadaş, bütün mahalle esnafı denetimden sıkıldı. Seninle gayet iyi çalışıyoruz. Nitekim bu başarımızın sana göre sırrı ne?” diye sorar. Manifaturacı hazır ola geçip cevap verir:
-“Albayım, ben de emekli başçavuşum.”
***
-Taraftarlarınız kimlerdi?
-Başarsaydım en başta siz!
İki deli konuşuyorlardı:
Toplu sözleşme pazarlığından yeni çıkmış sendika başkanı, salonda toplanmış isçilere ateşli bir nutuk çekmektedir:
Kalabalık;
Halime Gürbüz'ün önceki yazıları...
Ahaha ahaha harikasınız!
İyi ki okuyorum sizi,iyi ki yazıyorsunuz.Hastane koridorlarındayım.Dualarım sizinle.
Anti depresan yazarım:)Günaydın neşen daim olsun Halime hanım
Moralimizi yükseltiyorsunuz.Her gün yazın:)
Çok ihtiyacımız var tebessüme.İyi seneler sayın yazarım.