Üç nokta…

Sesli Dinle
A -
A +
Bir zamanlar, komşu iki ülke amansız bir rekabete tutuşmuştu. Ülkelerden birinin halkı, karşı tarafa kendi ülkelerinin zenginliğini kesin bir şekilde göstermek istiyordu.
 
Kolay, ama etkileyici bir şey yapılmalıydı; bunun için şehrin ortasına büyük bir havuz yapılmasına karar verildi. Gece herkes bir kova süt getirecek ve bu havuza dökecekti. Herkese bu fikir cazip gelmişti. Herkes, kararlaştırılan gece götürdüğünü havuza boşalttı.
 
Ne var ki, sabah olduğunda, ortada içi süt ile değil, dupduru su ile dolmuş bir havuz vardı. Çünkü herkes, aynı şekilde düşünmüştü:
“Bu kadar insan içinde yalnız ben, süt yerine bir kova su döksem ne fark eder ki? Kim fark eder ki?!.”
...
Adam bir çocuğa bir elma vermiş. Çocuk çok sevinmiş. Bir elma daha vermiş. Çocuk daha çok sevinmiş. Bir elma daha verince çocuk sevinçten deliye dönmüş. Ve bir elma daha verince, çocuk dört elmayı elinde zapt edememiş, sonuncusunu düşürmüş yere… Bu sefer ağlamaya başlamış çocuk.
 
Hayat böyledir işte… Hayal etmediğimiz bir saadete eriştikten sonra, onun bir lokmasını dahi kaybetmek bizi perişan eder. “Keyifler değildir yaşamayı değerli yapan. Yaşamaktır, keyif almayı değerli kılan.”

Büyük bir kedi, kuyruğuyla oynayan küçük bir kediye sormuş:
"Neden kuyruğunu kovalıyorsun?"Yavru kedi cevap vermiş:
"Bir kedi için en güzel şeyin mutluluk, mutluluğun da kuyruğum olduğunu öğrendim. Bu nedenle onu kovalıyorum, yakaladığımda mutluluğa kavuşacağım."
Bunun üzerine yaşlı kedi şöyle demiş:"Gençken ben de mutluluğun kuyruğum olduğuna karar vermiştim. Ama şunu fark ettim; ne zaman onu kovalasam benden uzaklaşıyor, ne zaman kendi işime baksam hep peşimden geliyor…"

Ninem diyor ki; Yol bilenle yürüyen yorulmaz.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.