“Hakkı gel sırrını eyleme zahir,
Olmak ister isen bu yolda mahir,
Harabat ehlini hor görme Zakir ,
Defineye malik viraneler var…”
Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerine bu meşhur dizeleri söyleten hikâye rivayete göre şöyle;
İbrahim Hakkı Hazretleri’nin Şakir ve Zakir adında iki evladı vardır. Zakir, adı gibi sürekli Hakkı zikirle meşgul salih bir evlattır. Şakir ise günahkâr biridir... Bir gün İbrahim Hakkı Hazretleri, Zakir’i alır yanına birlikte bir yere gideceklerini söyler. Giderlerken yol üzerindeki meyhanenin önünde Zakir’e beklemesini söyler, içeri girer. Oğlunun ne kadar borcu olduğu sorar ve tüm borcu kapatır, çıkar ve Zakir’le beraber yola devam ederler.
Bir zaman sonra Şakir, meyhaneciden babasının gelip bütün borçlarını ödediğini öğrendiğinde çok utanır. Tüm benliğini kaplayan derin hayâ ve üzüntüyle peşlerine düşer.
İbrahim Hakkı Hazretleri ve Zakir bir uçurumun kenarındadır ve babası oğluna: “Kırklar’dan biri vefat etti. Atla, kırklara karışasın” der. Gökyüzünde de otuz dokuz tane kuş dönmektedir. Zakir o ilme rağmen bir an tereddüt eder. Tam o anda yanlarına varan Şakir, “Hakkını helal et baba, Bismillah!” der, atlar ve göğe, kırklara karışır.
Zakir’in şaşkınlığı arasında, Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri meşhur sözünü söyler:
“Harabat ehlini hor görme Zakir, defineye malik viraneler var...”
Hiç kimseyi hor görmemek gerek. Son nefeste kimin imanlı gideceği de belli değil.
Hiç kimseye hor bakma!
İncitme gönül yıkma!
Sen nefsine yan çıkma!
Mevlâ görelim neyler?
Neylerse güzel eyler…
Ninem diyor ki; Mal da yalan, mülk de yalan, var biraz da sen oyalan.