"Bu zamanda adam gibi adam yok kardeşim. Aah, ah.. Eski erkeklerin yüreğinde mangal yakılır, bıyığından adam asılırdı." Pekii, ya o eski kadınlar nerede?.. Hani o adına manzumlar yazılan, kirpikleri ok olup yürekleri delen, bir nazarı cihana değen kadınlar nerede? Neredeler mi? Kariyer yapmaya gittiler kardeş. 18:30'da işten çıkıyorlar ama mesaiye kalırlarsa bilmem. Bilim, eğitim adına uğraş verenler, zaruret sebebiyle çalışanlara sözüm yok. Ama faal, modern kariyer kadını kimliğiyle maskeli baloya katılanları enteresan buluyorum. Kadın doğası gereği narindir, ağır yüke, ağır işe gelemez. Bir erkek gibi çalışıp, erkekten daha fazla yorulup, bir de evde evin kadını olmak başlangıçta yüke, zaman içinde de deformasyona sebep olacaktır. Kadınlığının deformasyonuna. Evet, yanlış okumadınız. Kadın kılığında adamcılık oynamak, kadının kadınlığını deforme edecektir!.. Sabah itiş kakış bindiğin otobüste akbilin "Dırdıııt" sesiyle uyanacak, zor bela işe ulaşacaksın. Gün boyu birkaç entrika sıyıracak, eğer bu konuda yetenekliysen bir tane de sen savuracaksın... İki üç hata yapacak, üç beş orta ölçekte bir de sağlamından fırçalanacaksın... Normal, anormal, tanıdık tanımadık bir yığın insanla mecburen muhatap olacaksın... İş yürüsün, müdür kızmasın diye taklalar atacaksın. "Memduh Bey, yüklemem var yarın. Malları yetiştiriniz lütfen." diye başlayıp "Gözünü seveyim be abi, yetiştir şu malları yav!" noktasına taşınacaksın... Nezaketin, zarafetin, zamanın, ne çok özgürlüğün yağmalanacak anlamayacaksın! Buralar çok dramatik oldu sanki... Yani diyeceğim odur ki hemşire, ihtiyaç yoksa hırpalamayalım kendimizi. Elin patronundan fırça yiyeceğine evdekinden fırça ye. Hem zam için dilekçeye de gerek yok. Evdeki 'sözde' patrona iki diş kapris en âlâ dilekçe işte. İzin için kıvranma, "Allahım, ben bu kadar işle nasıl başa çıkacağım!" de, üstünden toparla, adam işe sen komşuya sabah kahvesine. Uğraşma. Tak takıştır, sür sürüştür. Birazdan dizi de başlayacak. Uzat ayaklarını şöyle kanepeye... Bir de türkü iliştir diline. "Kariyer buysa kardeşim, nırı nım, ben şöyle kanepeye ilişeyim, nırı nım" Ninem diyor ki: Altını zaptetmeye, gümüşten el ister.