Yıldızlı pekiyi

A -
A +

Abuk Prens'in çok kötü, fena, bet bir üvey annesi varmış. Kötü kraliçe, her gün aynaya bakıp; "ayna ayna söyle bana şu prens teşekkürü bir puanla kaçıracak mı?" dermiş. Ayna da; "sayın veli, oğlunuz deli, derste geri, anarşistlikte ileri" dermiş. Kraliçe, karne günü gelip çattığında iddaa kuponunu andıran belgeyi görünce, avcıyı çağırmış; "Şu tembel tenekeyi ormana götür öldür" demiş. Yufka yürekli avcı, yavrucağa kıyamamış vee onu ormandan çıkışta sağ koldaki Kaportacı Kazım'ın yanına çırak vermiş (bu olay, karnesi zayıf gelen çocukların sanayiye yolculuğunda milattır. M.S. 1500) Civar esnaftan olan yedi cüceler acıklı hikâyesine dayanamayıp, Abuk Prens'in karnesine pasta cila atmışlar. Çamaşır suyuyla silinen zayıflar geçer notlara dönüşmüüş. Ama bir gün, kötü kalpli kraliçe arabasına atlayıp tamirhaneye gelmiş, kapıda pati çekmiş. Abuk Prens oracıkta egzoz dumanından zehirlenmiş ve derin bir uykuya dalmış. Yedi cüceler başında ağlaşırken beyaz atlı okul müdürü gelmiiş. Tamm eğilip öpecekken, Abuk Prens gözlerini açmış ve uzattığı maydanoz demetiyle "müdür bu, buna konuş" demiişş... Masal burada bitmiş de... yarın gerçekler başlıyor. Yarın okullar kapanıyor vee karneler geliyor! Kimileri 'Akdeniz Karadeniz karneleri isteriz' coşkusuyla heveslenirken, kimileri de 'bisiklet mi dayak mı? bisiklet mi dayak mı?' bilinmeyeninin sancısını yaşıyor... "Karnen nasıl?" diye sorulacak. Kimi bıdıkların sesi gururla yankılanacak "hepsi beş pekiiyiii". Hele de birinci, ikinci sınıftaysa karne başarıdan bağımsız olarak ikide bir bi koşu vitrinden çıkarılıp misafire, akrabaya sunulacak... Kimileri "arkadaşa ödünç verdim babasını korkutacak" diyecek kadar rahat, kimileri "annemin az acıtan bir terliği vardı, onunla vursa bari" diyecek kadar umutsuz, kimileri ise "ama baba, dikkat edersen resim müzik hep beşş!" diyecek kadar hayata hazır davranacak... Sekiz on zayıfa alışmış babalar, teke düşüren velede yapmacık bir kızgınlıkla karne hediyesi verip arkasından "yavaşş, düşme heh keh" diye bağıracak... Kimi anneler çocuklarının karneleriyle övünecek, kimileri de dövünecek... Maşallah'lar, zeki ama çalışmıyor kerata'lar, Ayyynşyatn zamanında okuldan atılmış'lar havada uçuşacak... Ama esas not, 'yıldızlı yaldızlı pekiyi' bekleyen ebeveynlerin 'davranış notları' olacak. Bakalım, başarılı bir karne karşısında, çocuğun gözlerinin içine bakarak "seninle gurur duyuyorum" diyebilecekler mi? Başarısız karne getiren çocuğu şefkatle kucaklayarak; "sana da, başaracağına da inanıyorum" deyip yanında olabilecekler mi? Korku, kimseye 'pekiyi' gelmez... Ninem diyor ki: İsin yanına varan is, misin yanına varan mis kokar. Profesör Mualla: Başarının sırrı amaca sadakattir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.