Artık hiçbir şey eskisi gibi değil.
Ben de öyle. Çok dikkat etmiyorum uzun süredir kendime. Kılığıma kıyafetime…
Çorapsız da basıyorum artık yere.
Eskisi gibi de korkutmuyor beni ne grip ne nezle. Nane limonun iyi gelmediği daha büyük sıkıntılarım var herkes gibi benim de…
Takılmıyorum artık şu her kış şişen bademciklerime. Çok sıcak ya da soğuk şeyler yiyip içmem, hepsi hepsi birkaç gün gene.
Olur biter, geçer gider. Ama canımı yaka yaka yutkunduğum şeyler var; olup bitmeyen, geçip gitmeyen. Zaman zaman yine uykusuzluk çekiyorum ama. Çok da takılmıyorum artık bu uyku konusuna. Uyuyunca geçmeyen şeylerin olduğunu anladığımdan bu yana…
Hiçbir şey eskisi gibi değil artık. Ben de öyle… Önceden kahrolduğum şeyleri şimdi hiç umursamıyorum. Geçmişte beni kıran, günlerce uykusuz bırakan olayları artık takmıyorum. Sanırım insanları tanıdıkça onlardan beklentim azaldı gerçi bişey de beklemiyordum…
Büyük beklentilerin olmayınca hayal kırıklıkların da olmuyor. ‘Gitmez’ dediklerim giderek, ‘o asla yapmaz’ dediklerim yaparak öğrettiler bunu. Bütün insanlar aynıdır demiyorum fakat her insanın hata yapabileceğini çok iyi biliyorum… Ezcümle biriyle aramıza mesafe koyuyorsak, tereddüt ediyorsak ve uzak duruyorsak; bu kibirden değil, kendimizi koruma çabasından...
Hiçbir şey eskisi gibi değil artık. Ben de eskisi gibi değilim. Mesela duygularım da köreldi. İnsanlara güven, birisine karşı duyulan ilgi her şey bitti. "Ama"ları, "keşke"leri düşünmekten yoruldum artık. Bir sohbetin devamı olmaması, bir kahvenin 40 yıllık hatırının sadece lafta kalması üzüyor işte insanı…
İçimizdeki en derin kırıklar, çok sevdiğimiz insanların çabasızlığından, duyarsızlığından, umursamazlığından kaldı…
Ninem diyor ki; Herkesin yorulduğu yere han yapılmaz.