AB ile ABD'ye Türkiye köprüsü

A -
A +

Aman nazar değmesin. Türkiye'nin yıldızı bu sıralar Atlantik Okyanusu'nun her iki yakasında da muazzam parlıyor. Avrupa Birliği'nin (AB) ABD ile ilişkilerinde, Türkiye'nin hızla köprü ülke konumuna gelmesi, koltuklarımızı kabartan son derece sevindirici bir gelişme. Önceki gün Washington Büyükelçiliği'mizdeki Atatürk'ü anma toplantısı sonrasında, büyükelçi Faruk Loğoğlu'na, "Efendim, bu akşam Bush'un iftarına, Beyaz Saray'a gidiyor musunuz?" diye sordum. Loğoğlu, gideceğini söyledi. "O zaman başmasada, Bush'un yanında oturmaya hazırlanın!" dedim. Faruk bey başmasa belki olmaz, ama herhalde geçen seneki gibi yakın bir masaya oturturlar!" şekilinde konuştu. "Hayır, bu yıl durum farklı. Türkiye artık parlayan bir yıldız. 2. Bush döneminde, Washington Türkiye'ye ayrı bir ihtimam göstermeye hazırlanıyor." diyerek sohbeti tamamladık. Gerçekten, 10 Kasım Çarşamba akşamı Beyaz Saray'daki iftarda, büyükelçimiz Faruk Loğoğlu, Bush'un masasına oturdu. Üstelik aynı masada yanında bu yıl Azerbaycan büyükelçisi Hafız Paşayev de yeraldı. Bu tablo, seçimlerde Bush'a karşı büyük kampanyalar açan ve Kerry'yi destekleyen Ermeniler'e çok anlamlı bir cevap oldu! Ayrıca Türkiye'nin bu yeni dönemde, Washington'da yıldızının çok parlayacağının işaretini verdi. AB Türkiye ile büyük güç kazanacak Hafta içinde Washington'da, 2 ayrı düşünce kuruluşunda, "Bush'un ikinci döneminde, ABD ile AB ilişkilerinin nasıl olacağının tartışıldığı" toplantılar yapıldı. NeoCon denilen aşırı sağcı muhafazakarlara yakınlığı ile bilinen American Enterprise Enstitüsü AEI (www.aei.org) ve solcu liberal Brookings Enstitüsü'ndeki (www.brookings.edu ) konuşmalarda, Türkiye en baş konuydu. Konuşmacılar, Türkiye'nin AB'ye katılmasının gerekli ve çok önemli olduğunu vurguladılar. AB'nin ancak Türkiye'nin birliğe katılması ile dünya siyasetinde önemli bir güç merkezi haline gelebileceğini belirttiler. Bir başka ilginç değerlendirme de, AB ile ABD arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinde, Irak'ta istikrar sağlanmasında ve Atlantik'in iki yakasında ortaya çıkan görüş ayrılıklarının giderilmesinde, Türkiye'nin kilit ve köprü bir rol oynayabileceğinin altını çizdiler. Brookings Enstitüsü'ndeki toplantıda hem Ivo Daalder, hem de Walter Russell gibi Washington'ın önde gelen uzmanları, Türkiye'nin stratejik konumu ve güçlü ordusuyla, AB'nin önemli bir güç merkezi haline gelmesini sağlayacağını ısrarla vurguladılar. Hatta Walter Russell, "AB eğer dünya sahnesine çıkmak ve etkili bir rol oynamak istiyorsa, bu ancak Türkiye'nin AB'ye katılması ile mümkündür. Bu olmazsa, olmaz bir durumdur!" dedi. Ermeniler'e tokat gibi cevap AEI'deki toplantıda konuşan Alman Parlamentosu eski dış politika danışmanlarından ve Washington'daki Heinrich Boel Vakfı (www.boell.org ) direktörü Helga Flores Trejo ise, Türkiye'nin AB ile ABD arasındaki ilişkilerde köprü bir rol oyayacağını vurguladı. Avrupa Parlamentosu üyesi ve Türkiye Parlamenter Delegasyon başkanı Joost Lagendijk ise AEI'de yaptığı konuşmada, Türkiye'nin AB'ye katılımının her iki tarafa da büyük yararlar getireceğini söyledi. ABD Ermeni Derneği temsilcisinin sözde soykırım konusundaki sorusuna da Lagendijk özetle şöyle cevap verdi: "Bu konu tarihçilere bırakılması gereken bir konudur. Zaman içinde gerçek durum ortaya çıkacaktır. Bizim yaptığımız çalışmalarda gördüğümüz şu. Ermenistan'daki Ermeniler ile Ermenistan dışındaki Diaspora'nın öncelikleri çok farklı. Ermenistan'da yaşayanların önceliğinde sizin söyledikleriniz yok. Onlar Türkiye ile iyi ve sıkı ilişkiler, sınırın açılmasını istiyorlar." Ermeni derneği temsilcisine tokat gibi hakettiği cevabı veren Joost Lagendijk, Türkiye'nin son yıllarda muazzam bir değişime girdiğinin ve reform süreci yaşadığının altını çizerek, "Türkiye, AB'ye girmeyi haketmiştir!" dedi. Washington'da konuşulan Türkiye işte böyle. Türkiye'nin yıldızının bu şekilde parlamasının 2 önemli sebebi var. AK Parti iktidarının AB'ye uyum sürecinde herkesi şaşırtan reformlarının elbette payı bulunuyor. Ama asıl sebebin, güçlü ordusu ve NATO'nun en kilit ülkesi olduğu unutulmamalı. Zira globalleşme sürecinde ancak, ordusu güçlü olan ve savunma bütçesine daha çok pay ayıran ülkeler, söz sahibi konumuna yükseliyorlar. Bu bakımdan Türkiye'nin en büyük şansı, güçlü bir ordusunun olması! Her ne kadar bu gücü aşındırmaya çalışan harici ve dahili bedhahlar varsa da, ordumuzla büyük gurur duyuyoruz! Türkiye'nin dünyada parlayan yıldızının itici gücü olan ordumuzla gerçekten ne kadar öğünsek yine de azdır diyor; bu duruma nazar değmemesini diliyoruz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.