Rusya Başbakanı Vladimir Putin'in dünkü Ankara ziyareti, tarihî bir dönemin işaretidir. Türkiye ve Rusya'nın, Kafkaslar'dan, Orta Doğu'ya ve Avrasya'ya uzanan geniş bir coğrafyada yapacakları iş birliğinin çok önemli bir kilometre taşıdır. Global huzura, barışa, istikrara doğru atılan dev bir adımdır. Bu ziyaret, sadece enerji konularının görüşüleceği sıradan bir buluşma değildir. Türkiye ve Rusya'nın stratejik ortaklık temelinde geliştireceği ilişkilerin ekonomik, siyasi ve güvenlik dahil pek çok alana yayılmasını hızlandıracak önemli bir gelişmedir. Türkiye, hem Batı ittifakının (NATO, ABD, AB) değerli bir müttefiki, hem de komşularıyla sıfır sorunlu ilişkiler geliştiren bir ülke olarak, dış dünyada etkisini ve itibarını giderek artıran bir ülkedir. Üstelik, "Avrasya'nın Amerikası" konumunu koruyarak, bölgesel ve küresel güç odakları arasında stratejik önemde bir "denge unsuru" olarak yükselen bir yıldızdır. Yumuşak güç ve aktif dış politika uygulamaları ile global barışın ve istikrarın teminatı konumunda bir ülke haline gelmiştir. Bu bakımdan Putin'in ziyareti, Türkiye-Rusya iş birliğinin ivmesini artıracaktır. İki ülke ilişkilerinin rekabetten, verimli bir iş birliğine dönüştüğünü gösteren önemli adım olacaktır. Karadeniz'i, Kafkaslar'ı, enerji yollarını bir çatışma, rekabet ve ihtilaf konusu olmaktan çıkaracaktır. Bu ziyaret, hem bölge ülkeleri arasındaki dostlukları pekiştirecek, hem de Transatlantik iş birliğini Avrasya'ya taşıyacak yepyeni bir istikrar döneminin habercisi olarak tarihe geçecektir. Türkiye'nin Rusya ile ilişkilerini geliştirmesi, ABD ile stratejik ortaklığına ve Avrupa Birliği'ne tam üyelik sürecine bir alternatif değildir. Tersine dünyamızdaki güçler arası dengeyi sağlamlaştıran ve iş birliğini geliştiren bir durumdur. Başbakan Erdoğan'ın; geçen yılki Gürcistan krizi sırasında takındığı sağduyulu tavır ve Türkiye'nin konumunu ortaya koyan şu değerlendirmesi durumu net biçimde özetliyor. Erdoğan'ın, Türkiye'nin hem Rusya hem de ABD ile olan stratejik ilişkilerinin istikametini gösteren değerlendirmesi özetle şöyle: "Gürcistan olayından sonraki süreçte bizi bir tarafa doğru itmeye çalışıyorlar. Bazıları tümüyle ABD'nin, bazıları tümüyle Rusya'nın tarafına itmeye çalışıyor. Oysa biri en yakın müttefikimiz olan ABD, diğeri ise enerji başta olmak üzere önemli ticaret hacmimizin bulunduğu Rusya. Ben Türkiye'nin tümüyle bir tarafa itilmesine müsaade etmem. Türkiye'nin ulusal çıkarları neyi gerektiriyorsa ona göre hareket ederiz. (...) O halde Türkiye kendi çıkarları doğrultusunda bir denge gözetecektir. Taraflardan birine doğru itilmesi doğru değildir." Başbakan'ın bu değerlendirmesine katılıyoruz. Başta ABD olmak üzere bütün dünyanın ilgiyle ve yakından takip ettiği Putin'in Ankara ziyareti, "itibarlı ülke Türkiye'nin hem bölgesel hem de küresel bir yumuşak güç olarak, ne kadar önemli bir denge unsuru haline geldiğini" bir kere daha cümle âleme göstermiş bulunuyor!