ABD ile ortak PKK operasyonu

A -
A +

Kuzey Irak'ta PKK'ya karşı ortak operasyon yapılacağı haberleri ABD medyasında geniş biçimde yeralıyor. Bu haberlerin Türkiye'ye yansıması ise her zaman olduğu gibi yine çarpıtma ağırlıklı oldu. Operasyonun niye sızdırıldığına yönelik sansasyon ve senaryolar, Türk medyasının daha dikkatini çekti. PKK ile mücadelede ortak adımlar atılması yeni bir proje değil. Türkiye ve ABD bu konuda nelerin yapılması gerektiğini zaten iyi biliyorlar. Bugüne kadar, özellikle terörle mücadele koordinatörlüğünün kurulmasından sonra, önemli gelişmeler de oldu. Ancak ABD'nin Irak'taki zorlukları, daha hızlı hareket etmesini geciktirdi, geciktiriyor. Ama verilen sözlerin tutulamaması, hem Türkiye gibi stratejik bir müttefiği derinden yaralıyor; hem de terörle global mücadelede dünyaya olumsuz mesajlar veriyor. ABD'nin çifte standartını ortaya koyduğu gibi, bütün dünyadaki ve Türkiye'deki Amerikan aleyhtarlığının artmasına da ana kaynak teşkil ediyor. Ayrıca bu durum, çok büyük bir "sıkıntı" ve "fren" olarak Türk-Amerikan ilişkilerinin her seviyesine yansıyor. Sızdırma değil pazarlık ABD, PKK konusunda bugüne kadar birçok ileri adımlar attı. Özellikle kanlı terör örgütünün mali kaynaklarının kesilmesinde etkili gririşimlerde bulundu. Hem NATO hem Avrupa Birliği içinde PKK'nın terör örgütü olarak tescilini sağladı. Bunlar elbette olumlu adımlar. Ancak asıl problem, Kuzey Irak'ın teröristler için hâlâ bir barınak olması. Buradan Türkiye'ye kanlı eylemlerini taşımayı sürdürmesi. Terör örgütünün Kuzey Irak'ta elemine edilmesi için ortak bir mekanizma kuruldu. Türkiye, ABD ve Irak arasındaki bu üçlü mekanizma istenildiği gibi çalışmıyor. Çünkü bölgedeki durumdan kaynaklanan ciddi problemler var. Ayrıca Türkiye'nin yerel Kürt liderleri sürecin dışında tutması, bunlarla diyaloğu ABD ve Irak merkezi hükümet ile sürdürmek istemesi, tatmin edici adımların atılmasını geciktiren bir başka önemli faktör. Bir kere merkezi hükümetin değil Kuzey Irak'ta, Bağdat'ta bile etkisi sembolik! Kendi derdine düşmüş etkisi ve yetkisi sınırlı bir yönetimle ilişkileri sürdürmek doğru! Ama ondan gerçekten birşeyler yapabileceğini ummak hiç de gerçekçi değil. Dinamik ve yeni yaklaşımlar gerekli Türkiye, önceki gün Kuzey Irak konusunda gerçekten son derece önemli değerlendirmeler yapan eski genelkurmay başkanı Himi Özkök Paşa'ya kulak vermeli. Hem soğukkanlı hem de gerçekçi olmalı. Bölge gerçeklerini ve menfaatlerini duygusal değil, sağduyu ile değerlendirmeli. Potansiyelini, (askeri, ekonomik, politik ve diplomatik gücünü birlikte) değişken ve yenilikçi tarzda kullanmalı. Hem terörle mücadelede, hem de Irak politikalarında, statik anlayışla neticeye gitmek zor. Her seçeneğin masada olduğu ve sürekli durum değerlendirmesi ile yenilenen "gerçekçi" politikalar ve girişmler gerekli. ABD, Türkiye'nin ısrarla istediği terörist liderleri, aynen Öcalan'ı yaptığı gibi, paketleyip Türkiye'ye verecek. Hudson senaryolarında bile dile getirilen ve AK Parti'ye seçimde yaramasın diye geciken bu adımların yakında atılacağını Amerikalı yetkililer açıkça ifade ettiler. Seçim sonrası 24 Temmuz'da Washington Enstitüsü'nde konuşan ABD Dışişleri Bakanlığı müsteşar yardımcısı Matt Bryza "önümüzdeki haftalar ya da aylar içinde PKK ile mücadele konusunda belli adımlar atılacağını" söylemişti. Dolayısı ile operasyonun önlenmesi için basına sızdırıldığı iddiası gülünç kalıyor. Ayrıca kimlerin paketleneceği ve bunların yerleri zaten belli. Ne kaçmaları, ne de adalet önüne çıkarılmalarının önlenmesi sözkonusu. Ama şu anda 3 önemli pazarlık konusu var. Birincisi, Türkiye'nin yerel Kürt liderlerle doğrudan diyaloga grime sürecinin başlaması. Bir başka husus ise, sayıları 3-5 bin ile ifade edilen eğitim almış örgüt mensuplarının geleceği konusu. ABD bunların Barzani yönetiminde peşmerge ordusu olmasını istiyor. Barzani ise bu çözüme karşı. Böylesine bir gücün kendisi için tehlike olduğundan ve kendi kuvvetleri içinde dengeleri bozacağından endişe duyuyor. Bir başka husus da, teröristlerin eline geçen ABD silahları! İran'a karşı muhtemel operasyonlarda kullanılmak üzere gizli servisler yoluyla teröristlere ulaşan bu silahların, Türkiye'ye karşı kullanılmamasını kim ve nasıl garanti edecek? Türkiye bu pazarlıkta ve Irak politikalarında, Hilmi Özkök paşanın önemle vurguladığı gibi, "politikalarını daima gözden geçirerek, masada her seçeneğe yer vererek" yaklaşmalı. Soğukkanlı, sağduyulu, gerçekçi olmalı. Ayrıca Iraklı Kürtler, sadece komşumuz değil, yüzlerce yıl birlikte yaşadığımız ve İstiklal savaşında bile omuz omuza savaştığımız kardeşlerimiz. Türkiye'nin bir takım ajitasyon ve duygusal yaklaşımlarla bu önemli gerçeğe sırtını dönmesi, kendi kendine zarar vermekten başka bir etki yapmaz. Menfaatler duygularla değil, gerçekleri görerek ve sağduyu ile hareket ederek korunur. Sonsöz: PKK terörü ergeç bitirilecektir. Bu meselenin Türk-Amerikan ilişkilerinde pürüz olmaktan çıkacağını yakında göreceğiz. Bu, sadece Türkiye ve ABD'nin ortak menfaatlerinin gereği değil, yeniden şekillenen bölgenin ve dünyanın huzuru için de lüzümludur. Ayrıca Türkiye'nin dış politikada çok daha akitf olacağı ve bir "güvenlik ve istikrar" rol modelinin bulunduğu stratejik bir konumda olduğu da hiç unutulmamalı!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.