PKK'nın Kuzey Irak'tan arındırılması amacıyla başlayan sınır ötesi harekât sürüyor. Bu, bir "askeri" harekat! Askeri kurallarla işliyor. Ayrıca Türkiye ve ABD'nin "mutabakatı" ve "iş birliği" çerçevesinde devam ediyor. Ancak harekatın ne zaman sona ereceği konusunda muhtelif yorum ve değerlendirmeler yapılıyor. Baştan belirtmek lazım. PKK ve daha doğrusu terörle mücadele uzun soluklu bir savaş. Amaçlandığı biçimde Kuzey Irak'ta PKK'nın barınması bitirilse bile, terörle mücadelenin sona ereceği beklentisine girmek, hatalı bir davranış olur. Zira terör sadece belli bir grubun silahlı kanun dışı eylemi değil, bundan faydalanmak isteyen birçok karanlık odağın da "desteklediği" ve "kullandığı" bir "metot" olarak karşımıza çıkıyor. Dolayısı ile terörle ve teröristlerle mücadeleyi hem "süreli" sanmanın, hem de "yöresel" bir olgu olarak kabul etmenin yanlışlığı ortada. Bir insanlık suçuyla karşı karşıyayız! Bunun için de "küresel mücadele" ve "iş birliği" gereği asla gözardı edilmemeli! Her ülkenin destek vermesi icap eden bir "savaş" bu! Çok yönlü mücadele Bununla birlikte, terörle mücadelenin sadece askeri tedbirlerle yapılamayacağı da bir gerçek. Terörün finansal kaynaklarını kurutmak, ekonomik ve sosyal tedbirleri devreye sokmak, siyasi ve ve psikolojik sonuçlarıyla başetmek de çok önemli. Türkiye'nin onlarca yıldır yapmağa çalıştığı da zaten bu topyekün mücadele. PKK terörünün bugüne kadar bitirilememesinin en başta gelen sebeplerinden birisi, Kürt meselesi olarak ortaya çıkan demokrasi sorunlarının, terörle karıştırılmasıdır. Türkiye üzerinde emeli olan iç ve dış mihrakların kasıtla bu karıştırmayı yapmaları ve bunu istismar etmeleridir. Ne yazık ki Kürt meselesini esas alarak siyaset yaptığını ifade eden DTP gibi partiler ve bazı politikacılar bile, ısrarla bu karıştırmayı ve istismarı sürdürüyorlar. ABD'nin, Avrupa Birliği'nin, Birleşmiş Milletler'in "terörist" kabul ettiği PKK'ya "terör örgütü" demekten kaçınıyorlar. ABD'nin somut katkıları Ancak bütün bu olumsuz etki ve maksatlı istismarlara rağmen, etnik kökeni Kürt olan vatandaşlarımızın, terörü ve bölücü eylemleri benimsememeleri son derece sevindirici bir husustur. Kökeni ne olursa olsun ana vatandaş kitlesinin kaynaşması, bölücülüğe karşı çıkması, terörü lanetlemesi ülkemiz için çok değerli bir hazinedir. Milletimizin, hükümetimizin, devletimizin, tam bir dayanışma içinde olması, büyük bir kazançtır. Türkiye'nin dışa verdiği bu birlik ve beraberlik görüntüsü, uluslararası kamuoyunda PKK ile mücadeleye desteği artıran bir unsur olmuştur. Stratejik ortak ABD'nin, Türkiye'nin terörle mücadelesine somut katkılarını artırması, PKK ve uzantılarının Kuzey Irak'ta barınmasını imkansız hale getirmiştir. Sınır ötesi askeri harekatın ABD ile mutabakat ve iş birliği içinde yapılıyor olması, bu stratejik ortaklığın olmazsa olmaz gereğidir. Ayrıca her iki ülke yetkililerinin, "harekatın en kısa sürede bitirilmesi" yönündeki ortak açıklamaları, uluslararası kamuoyunu rahatlatan önemli mesajlardır. Nitekim Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın, ABD Savunma Bakanı Robert Gates'e aktardığı görüşler, bu mutabakatın ve askeri operasyonun "gerekleridir." Yaşar Paşa özetle şöyle diyor: "Kısa süre izafi bir kavram, bazen bir gün, bazen bir senedir. Biz 24 senedir terörle mücadele ediyoruz. Onun için bizim terörle mücadelemiz devam edecek. ABD de terörle mücadele ediyor. Afganistan'da kaç yıldan beri. Aynısını kendisine anlattım, anlayışla karşıladılar." Zaten Yaşar Paşa'nın Gates'e aktardığı görüşlere mutabakatın bir başka teyidini de ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Tom Casey yaptı. Casey günlük basın toplantısı sırasında "Türkiye'ye güvenimiz tam!" diyerek şunları söyledi: "PKK, ortadan kaldırılması gereken bir terör örgütüdür! 'Bununla birlikte Türk hükümeti ve herkes, ekonomik kalkınma ve başka tür önlemlerin gereğini dile getirmiş bulunuyor. Türk hükümeti, Güneydoğu'daki duruma ilişkin iç siyasal cephede kimi adımları zaten atmış durumda. Biz, Türk hükümetinin ne yapması veya yapmaması gerektiği konusunda reçete sunmaya çalışmıyoruz. Buna Türk halkı karar verecek. Bakan Gates'in sözleri, uzun vadede yalnızca askeri bir çözümün olmadığı ve Türkiye ile Irak arasında bu soruna ilişkin siyasal diyalog bulunması, bizimle ve başkalarıyla çalışılması gibi şeylerin yapılması gerektiği biçimindeki herkesin anlayışını dile getiriyor. Türkiye, iyi bir dost, müttefik ve bağımsız bir ülke. Bu sorunun tamamıyla çözümlenmesi yönünde Türk liderlerinin en uygun önlemleri geliştireceğine ilişkin güvenimiz tam!'' Öte yandan Başbakan Erdoğan'ın, "Hedefe ulaşılınca, Türk askerlerinin dönecğini ve Gates ile görüşmesinde geri dönüş tarihi konusunda bir sürenin kesinlikle konuşulmadığını" açıklaması, ortak düşman PKK ile mücadelenin mutabakat çerçevesinde sürdüğünün/süreceğinin bir başka göstergesidir. Bunların dışında yapılması gereken bir başka önemli konu, Türkiye -Kuzey Irak Kürt grupları yakınlaşmasının, daha ileri bir işbirliğine götürülmesidir. Bu işbirliği, terör örgütüne nihai darbelerin vurulmasını sağlayacak; Kürt meselesinin iç ve dış mihraklarca daha fazla istismarını da engelleyecektir!