ABD'de başkanlık seçimlerine 3 haftadan az bir zaman kaldı. 2 Kasım'da yapılacak seçimi, bütün dünya dikkatle takip ediyor. Globalleşme dedikleri bu olsa gerek. Amerika aksırırsa, dünya nezle oluyor! Başkan Bush ve Demokrat rakibi Kerry, önceki akşam üçüncü ve son televizyon tartışmasına (münazarasına) çıktılar. Amerikan halkına son diyeceklerini söylediler. "Beni seçin" dediler! Aslında Amerikan halkı, Bush'a veya Kerry'ye değil, onları seçecek 538 kişiden oluşan "ikinci seçmenlere" oy verecek. 50 eyaletin 435 milletvekili ve 100 senatörü sayısına karşılık, sembolik eyalet başkent Washington'ın 3 adet ikinci seçmeniyle beraber bu 538 kişiyi belirleyecekler! Medya en belirleyici unsur Televizyon tartışmaları çok önemli. Günümüz dünyasında hepimiz medyanın adeta esiriyiz. Beğenelim beğenmeyelim, farkında olalım ya da olmayalım, medya hayatımıza yön veriyor. Amerikan halkının medyadan etkilenmesi ise, her ülke insanından daha fazla. Bu bakımdan Çarşamba akşamı yapılan final tartışması, 2 Kasım seçimlerinin en belirleyici unsuru olacak. Bundan öncekilere nazaran bu sefer başkan adayları, ağırlıklı olarak iç konular üzerinde görüşlerini açıkladılar. Kampanya döneminin başından beri Başkan Bush'un partisi Cumhuriyetçiler ile, rakibi Kerry'nin Demokratlar'ı arasında keskin bir strateji farkı var. Cumhuriyetçiler, Amerikan halkının terörden çok etkilendiğini esas alan bir strateji geliştirdiler. Bu strateji sonucu, başta Irak olmak üzere dış politika konuları, çok çok önem kazandı. Bugüne kadarki başkanlık yarışlarında dış politika konuları hiç bu kadar geniş biçimde gündemde olmamıştı. Kerry ve Demokratlar ise, Amerikan halkını daha yakından ilgilendirmesi gereken iç konulara ağırlık veren bir kampanya geliştirdiler. Demokratlar'ın böyle bir strateji içinde olmaları normaldi. Zira Kerry Başkan Bush'un Irak savaşına baştan destek vermiş, bu konuda net ve çok farklı bir tavır ortaya koyamamıştı. Dış politikada Kerry çok zayıf Washington'daki yerli yabancı gözlemcilerin ve uzmanların ortak görüşü, Kerry'nin seçimi kazanması halinde bile, ABD'nin başta Irak olmak üzere savunma ve terörle mücadele başlıkları ile sürdürdüğü dış politikalarında, bir değişiklik olmayacağı yönünde. Demokrat Parti'nin ön seçim sırasında Howard Dean gibi halkın desteğini kazanmış, Başkan Bush'un Irak politikasını cesurca eleştiren ve ABD'nin İsrail-Filistin anlaşmazlığı konusunda "nötr" kalmasını ısrarla söyleyen bir aday "tasfiye olunca", Demokratlar'ın Başkan Bush'a karşı dış politikada farklı olacaklarını gösterme fırsatı ortadan kalkmış oldu. Bugüne kadar Kerry ne kampanya turlarında, ne de Çarşamba akşamı yapılan üçüncü ve son televizyon tartışması sırasında, Amerikan halkına Başkan Bush'u zorlayacak dış politika mesajları veremedi. Şimdi uzmanların ve gözlemcilerin merakla beklediği konu, Amerikan halkının, bu farklı iki stratejiden hangisini tercih edeceği yönünde! Ekonomideki durgunluk, işsizlik, eğitim ve sağlık alanındaki giderek büyüyen problemler, sosyal güvenlik endişeleri, artan petrol fiyatları ve bütçe açıkları Amerikan halkını bunaltıyor. Ama terör denince de akan sular duruyor. Evet iç konular gündeme gelince Kerry'nin meramını anlatması kolaylaşıyor. Hatta Başkan Bush'a fark attığı durumlar da oluyor. Ama önümüzdeki dönemde Amerikan halkının terör endişesini pekiştirecek gelişmeler olursa, durum çok çok değişebilir. Ayrıca, Kiliseler Birliği'nin, radikal dincilerin Bush lehine bütün güçleriyle devreye girecekleri bir zaman var seçime kadar. Bunlar şimdi bütün kiliselerden Amerikan halkına tam 30 milyon adet mektup göndermeye başladılar. Bu seçimde sadece Kerry'ye değil, onun gibi düşünen liberal adaylara, kürtaja evet diyenlere, kök hücre genetik araştırmasını savunan siyasilere oy vermenin "günah olduğunu" vurgulayan dini söylemlerle dolu bu mektuplar.. İşte bunlardan dolayı çok ilginç bir seçim. Bush mu, Kerry mi kazanacak sorusunun cevabı, Amerikan halkının terör endişesi ile şekillenmiş yeni kimliğinin ve profilinin, tercihlerine ne kadar yansıdığı ile 2 kasım'da anlaşılacak. Bugüne kadarki durumdan ve önümüzdeki günlerde ortaya çıkacak gelişmelerden, bu tercihin Bush'a doğru daha da artması ve başkan Bush'un seçimi kazanması, hiç de sürpriz sayılmamalı! ........ NOT: Değerli okurlarımın mübarek ramazanlarını tebrik eder; bu af ve mağfiret ayının, çivisi çıkmış dünyaya ve İslam Alemi'ne barış ve huzur getirmesini dilerim.