Türk-Amerikan stratejik ilişkilerindeki canlanma, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın Washington ziyaretleri ile daha da arttı. İlişkilerde bir pürüz ve sıkıntı yok. Yaşar Paşa'nın geçen hafta burada düzenlediği basın toplantısında da belirttiği gibi ilişkilerde hiçbir sıkıntı yaşanmıyor. Ama Türk-Amerikan ilişkilerinin seyrini ve geleceğini tehdit eden potansiyel tehlikeler bulunuyor. Bu ilişkilerin gelişmesinden ve stratejik boyutta işbirliğinin artarak sürmesinden rahtasız olan üçüncü ülkeler var. Bunların ABD içindeki destekçileri, yandaşları ve kullandıkları gruplar Türkiye karşıtı faaliyetlerini giderek artırıyorlar. ABD demokrasisinin yumuşak karnından, sistemdeki boşluklardan ve güçlü lobi desteklerinden yararlanarak Türk-Amerikan ilişkilerine zarar vermeye çalışıyolar. Bir başka husus, ABD'deki Türkiye karşıtı faaliyetler, sadece siyasi amaçlı değil. Yüz milyonlarca dolarlık bir iş, bir sektör durumunda. Yani tam bir Türkiye'den geçinme işi! Hem Türkiye karşıtlarının, hem de destekçilerinin bol bol kazanç sağladığı tuhaf bir ilişkiler zinciri var. Ermeni tasarısı geçmez Türk ve Amerikan yönetimleri, iki ülkenin stratejik ilişkilerinin ne denli önemli ve hatta ikame edilmez olduğunun farkındalar. Gerçi geçmişte Türkiye'nin taleplerine fren olarak zaman zaman KONGRE kartını oynayan ABD yönetimleri oldu. Bunlar, Türkiye'nin haklı taleplerini ve kendisine verilen sözlerin tutulmadığını gündeme getirdiğinde, topu taca atar gibi KONGRE'ye sığındılar. Ama bugün iki ülke stratejik ilişkilerinin geldiği nokta, bu çifte standartlı oyunun tekrar sahneye konmasını kaldırma sınırını çoktan aştı. Nitekim, Bush yönetimi bu durumun farkında. Özellikle geçtiğimiz Kasım seçimlerinde muhalefetteki Demokratlar'ın KONGRE'nin iki kanadında da çoğunluğu ele geçirmeleriyle, Türk-Amerikan ortak menfaatlerine zarar vermek isteyenlerin faaliyetlerini artıracak olmaları, beklenen bir gelişmeydi. Temsilciler Meclisi Başkanı bayan Pelosi'nin, Ermenilerin etkili olduğu California'dan gelmesi, seçmenlerine angajesi, KONGRE'deki Ermeni-Yunan-Rum lobilerinin ve bunların kullandığı maşaların faaliyetini hızlandırdı. KONGRE'deki sözde Ermeni soykırımı tasarısı, yeni bir gelişme değil! Onlarca yıldır her sene tekrarlanan bir çok akçeli oyun. Bu dönemdekindeki farklılık, karşıt lobilerin kendilerini netice alabilecek "güçte" hissetmeleri. Tasarının kanunlaşacağında, çok ümitli olmaları. Ama biz bu tasarının son anda da olsa, Bush yönetimince engelleneceği kanaatindeyiz. Ayrıca, böyle bir yasanın çıkması, akçeli oyunlarının ve Türkiye'den geçinme durumlarının bitmesi anlamına gelir. Lobilere çalışanların ve hatta bu işte çok aktif ve radikal olan Ermeni Diasporası'nın da işine gelmez, kazanç kapılarının kapanması... Türkiye'den geçinen Türkler Geçmişte Başkan Clinton, hem de Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi Başkanı Hastert komisyonda kabul edilmiş tasarıyı genel kurula indirmek üzereyken müdahale etmişti. ABD'nin çıkarlarına zarar vereceğini ve milli güvenliğe tehdit oluşturacağını belirten bir mektup yazarak, tasarının gündeme alınmasını engellemişti. Şimdi durum daha vahim. Türk-Amerikan stratejik ilişkilerinin değil bitmesi, işbirliği ivmesini düşürecek her gelişme, iki ülke için felaket olur. Bush yönetiminin her kademede bu konuda harekete geçmesi, KONGRE'deki Demokratlar'ın sağduyusu, tasarının kanunlaşmasını durdurmaya yetecektir. Bu arada bizim vurgulamak istediğimiz bir başka husus, Türkiye lehine yürütülen lobicilik faaliyetlerinin durumudur. Ankara, akıllı bir kararla, ABD'de Türkiye'nin menfaatlerinin korunma işini, bu yıl birden fazla şirkete vermeyi planlıyor. Bu son derece doğru ve yararlı bir adımdır. Ancak bir başka tehlikeli husus var. Bize çalışacak lobi şirketlerini çok sıkı takip ve kontrol etmek gerekiyor. Bunlar, kazançlarını artırmak için, ABD'deki Türk derneklerini ve gönüllülerini bedavaya kullanma gayretine giriyorlar. Bunu da çok ustaca yapıyorlar. Menfaatlerine ve kendilerine çalışan Türk asıllıları, bu derneklerin yönetimlerine getirmeyi iş ediniyorlar. Böylece Türkiye'den geçinen Türkler'den oluşan bir gözü dünmüş, menfaatperest, kara ve şahin azınlık grupları ortaya çıkıyor. Bunlar akla hayale gelmeyacak entrikalarla, ABD'deki Türk Dernekleri'nin çatı kuruluşlarını ele geçirmeye uğraşıyorlar. Bunu yaparken de buradaki Türk toplumu içinde fitne ve karışıklıklar çıkarıyorlar. Halbuki ABD'deki Türk derneklerinin birinci asli işi, asla lobicilik değil. Bunu Türk Devleti'nden milyonlarca dolar alan resmi lobi şirketleri yapmalı. Türk derneklerinin işi, buradaki soydaşlarımızla ilgilenmek olmalı. Öğrencisi, işçisi, esnafı, iş sahibi ve profesyonel olarak çalışan Türkiye sevdalılarını biraraya getirmeli! Onlara hizmeti esas alan faaliyetlerde bulunulmalı. ABD'deki Türkiye dostlarının sayısını artırmayı, Türk-Amerikan toplumunun her ferdiyle ilgilenmeyi asıl iş edinmeli. Türk asıllıları öncelikle bulundukları yerlerde etkili olacak ve "seçmen" haline getirecek faaliyetlere hız vermeli. Dolayısı ile Türk derneklerini lobi şirketlerinin emrine sokmak, profesyonel lobicileri, sadece Türk ismi taşıyor diye dernek yönetimlerine getirmek oyuna gelmektir. ABD'deki Türk toplumuna hakarettir. İğrençliktir. Washington Büyükelçiliğimizin ve Dışişileri Teşkilatımızın, bu çirkin oyuna müsaade etmeyeceklerini umuyoruz. Yeni lobi şirketlerimizin derneklerimizden el çekmesini; derneklerimizin de asli işini yapacak ve toplumumuzun her ferdini kucaklayacak birleştirici gönüllülerden oluşmasını temenni ediyoruz. Türkiye sevdalılarının önü, profesyonel lobicilerle kesilmemeli. Bu çirkin oyun durdurulduğu zaman, Türkiye'den geçinmeyi amaç edinen gözü dönmüş şahin menfaatçıların sayıları hızla azalacaktır!