Başkan Bush'un geçen hafta yemin ederek görevine resmen başlamasından sonra, dün de Dışişleri Bakanı Rice, koltuğuna oturdu. Artık ABD'nin dış ilişkilerinde yeni bir yüz var. ABD'nin ilk siyah dışişleri bakanı olarak şimdiden tarihe geçti bayan Rice. Aslında yeni Dışişleri Bakanı, yönetime yabancı birisi değil. Zira birinci Bush döneminde başkana en yakın olan birisiydi. Ayrıca Ulusal Güvenlik Danışmanı sıfatıyla uygulanan politikaların başmimarlarındandı. Bayan Rice, Senato'daki tayin onayı sorgulamaları sırasında, oldukça zor sorulara muhatap oldu. ABD'nin Irak ve terörle mücadele politikalarındaki yanlışlar sebebiyle özellikle Demokrat senatörler tarafından sert biçimde eleştirildi. Bayan Rice, bu yeni dönemde oldukça zor bir görevi devraldı. Bugüne kadar kapalı kapılar ardında Washington'un en üst düzey sorumlularından birisiydi. Şimdi, tabir caizse, ön cepheye çıkıyor. Artık o hep vitrinde ve ön sırada olacak. ABD'nin bütün dünyadaki imajı ve uygulayacağı dış politikalar artık onunla özdeşleşmiş olarak algılanacak. Demir eldivenli lady Bayan Rice, eski İngiltere başbakanlarından Tatcher'ı andırıyor. Bu yüzden, kendisinden, siyah Tatcher ve demir eldivenli "lady" diye bahsedenler var. Ancak ne kadar demir eldivenli ve sert politikalardan yana tanınırsa tanınsın, bu yeni dönemde daha uzlaşmacı ve işbirliğine yatkın olmak zorunda. ABD'nin dünyada bozulan ve imaj kaybına uğrayan ilişkilerini tamir etmek durumunda. ABD'nin bundan böyle uygulayacağı dış politikaların gerçek dünya barışı ve huzurunu sağlamaya yönelik olduğunu göstermekle yükümlü. Aslında bayan Rice'ın, avantajları da var. Bir defa muhataplarını etkilemesini bilen sıkı bir müzakereci kimliğine sahip. Ayrıca birinci Bush döneminde uygulanan, kendisinin de mimarlarından olduğu dış politikalara, dünyanın nasıl tepkiler verdiğini en iyi bilenlerden birisi. Geçmişteki yanlış uygulamaların ABD'ye nelere malolduğunu birinci elden görenlerden. Dünya ile daha fazla işbirliği Zaten dışişlerindeki 2 numaralı makama, eski Ticaret Temsilcisi Robert B. Zoellick'i getirmesi, yeni dönemde ABD'nin müttefiklerini ve dünyayı daha fazla dinleyeceğinin en önemli işareti. Zoellick, geçmişte ABD'nin başta AB, Japonya, Çin ve Güney Amerika olmak üzere dış dünya ile ticari ilişkilerini yürüten görevdeydi. Geçmiş dönemde özellikle 11 Eylül terör saldırısından sonra, ABD'nin dış politikalarında terörle mücadele ve güvenlik konuları en başa geçti. Global ticaret gündemde arka sıralarda yeraldığı ve ABD'nin her yerde imajının bozulduğu bir dönemde Zoellick çok başarılı işler yaptı. Şimdi bu geniş birikimini ve ilişkilerini, ABD'nin bundan böyle dünya ile her konuda daha fazla "işbirliği" yapması yönünde kullanacak. Rice'ın başyardımcılığa Zoellick'i getirmesi, en önemli önceliğinin artık, "ABD'yi dünya ile birlikte hareket eder hale sokmak" olduğu anlaşılıyor. Öte yandan gerek Rice, gerekse Zoellick, Türkiye'yi çok yakından tanıyan ve önemini iyi kavrayanlardan olarak biliniyor. Dolayısı ile bu yeni dönemde ABD'nin Türkiye ile ilişkilerinin daha gelişeceğini, geçmişteki duygusal gerginliklerin yerini daha geniş ve stratejik işbirliğinin alacağını söylemek hiç de yanlış olmaz. Gelecek ay NATO zirvesi ve Başkan Bush'un Avrupa ziyareti, yeni Dışişleri Bakanı Rice'ın ilk sınavı olacak. Bakalım Rice demir eldivenli lady'nin zarif ve yumuşak yüzünün de olduğunu ispatlama başarısını nasıl gösterecek? Bekleyelim, görelim.