Şu sıralar herkesin gözü başkent Washington'da.. İkinci Bush döneminin yeni yöneticileri belli olurken, dünyanın cevap aradığı soru, "ABD'nin dış politikalarında nasıl bir değişiklik olacağı" ile ilgili. Geçtiğimiz 4 yılda Başkan Bush, uluslararası kuruluşları ve denge unsurlarını devreden çıkararak tek yanlı dış politikalar uyguladı. Amiyane tabiriyle, "astığı astık, kestiği kestik" şeklinde özetlenecek politikalar takip etti. ABD içinde de, din faktörünü ve Haçlı ruhunu daima ön planda tutan icraat ve söylemler önem kazandı. Bu tutumunu kampanya döneminde daha da artırarak seçim yarışını kazandı. ABD halkı ilk defa bu kadar keskin bir şekilde, "Bush'u onaylayanlar ve karşı çıkanlar" olarak ikiye bölündü. Bush'un şimdi ABD'de bile 52 milyon nefretçisi var! ABD'nin azalan itibarı ve artan endişeler Ama Başkan Bush 2 Kasım seçimlerinden, terörle mücadele ve Irak'ı işgal dahil bu tek yanlı politikalarına, Amerikan halkından destek alarak çıktı. Bu durum bütün dünyada endişeyle karşılandı. Sadece İslam ülkelerinde değil, Tokyo'dan Brüksel'e Batı başkentlerinde de Bush'un dış politikaları ile ilgili kaygılar artıyor. AB ülkelerinde bile Başkan Bush, en nefret edilen dünya liderleri sıralamasının en başındaki yerini koruyor. Daha doğrusu İsrail'in insan kasabı lakaplı başbakanı Şoron ile birinciliği paylaşıyor. Son yapılan bir anket, İngiliz halkının, "ülkenin ABD yerine Avrupa ülkeleri ile yakınlaşmasını istediğini" ortaya koydu. Bush'un gözü kapalı destekçisi ve müttefiği Blair'in İngiltere'sinde bile Amerikan aleyhtarlığı had safhada. Öte yandan, Irak'ta ABD her geçen gün biraz daha batağa saplanıyor. Felluce'deki katliamın sansürlü görüntüleri bile, ABD'nin bütün dünyadaki az kalan itibarını da yoketmeye yetiyor. Bu durumda, Amerikan halkının muhafazakar kesim çoğunluğunun tam desteğini alan Bush'un ikinci döneminde "ne yapacağı ve politikalarında daha da sertleşip sertleşmeyeceği konusu" büyük önem kazanıyor. Özellikle ulusal güvenlik danışmanı "kara şahin" lakaplı bayan Condoleezza Rice'ın, Powell'ın yerine dışişleri bakanlığına atanması, ilk anda "ABD'nin dış politikalarının daha da sertleşeceği" tahminlerini ön plana çıkarıyor. Rice kadife eldiven olmak zorunda Ancak biz bu endişelere hak vermekle beraber, Bush'un ikinci dönemde daha sert dış politikalara yönelmesini pek mümkün görmüyoruz. ABD bugüne kadar uyguladığı tek yanlı politiklarla, bütün dünyada yalnızlığa sürüklendi. Hem halklardan hem de müttefik ülkeler yöneticilerinden bile büyük tepkiler aldı. Şimdi Bush bu yeni dönemde, ilişkilerdeki gerginliği azaltmak zorunda. Hem Batı hem de İslam ülkelerindeki yükselen Amerikan aleyhtarlığını kırmak durumunda. Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere AB ülke ve kurumları ve NATO ile gerilen ilişkileri onarmak, işbirliğini genişletmek mecburiyetinde. Artık bir daha seçilme imkanı olmayan Bush'un bu yeni dönemde, daha objektif ve müttefikleri ile daha uyumlu bir işbirliği oratamı oluşturması gerekli. Irak'ı işgal gerekçelerinin yalan olduğu ortaya çıkmış, Ortadoğu'ya demokrasi götürme hedefinin propagandadan ibaretliği belli olmuş bir ABD'nin, Uluslararası arenada başka türlü hareket etme şansı yok! Öte yandan AB ile uyum sürecinde Türkiye'nin gösterdiği olağanüstü performans, demokratikleşme ve reformların silahsız-savaşsız ortaya çıkması, bütün dünya için emsal gösterilen bir gelişme. Hele ABD'nin tehditle durdurmaya hazırlandığı İran'ın, zenginleştirilmiş Uranyum üretiminden ve nükleer programlarından AB ile yaptığı müzakereler sonunda vazgeçmesi, diplomasinin ve müzakere sürecinin etkinliğini gösteren bir başka önemli gelişme! Başkan Bush bütün bunları dikkate almak ve dünya ile bozulan ilişkilerini düzeltmek durumunda. Seçimlerden sonra bir Amerikalı seçmen niye Bush'a oy verdiğini şu şekilde özetlemişti: "Bush, içerde ve dışarda bir yığın pis durumlar oluşturdu. Kendinin sebep olduğu bu pisliği ondan başkası kolay kolay temizleyemezdi! Temizlesin diye ona oy verdim!" İlginç ve doğruluk payı olan bir değerlendirme! Bu bakımdan Bush'un, ABD'nin dış dünyaya yüzünü yansıtan Dışleri Bakanlığı'na Rice'ı aday göstermesi, bizce yerinde bir seçim. Zira Rice, Senato'dan onay alarak başlayacağı yeni görevinde vaktinin önemli bölümünü, geçen dönemde kendisinin de başrol oynadığı sert ve gereksiz politikaların yolaçtığı yanlışların giderilmesine harcayacak! Güler yüzlü, kadife eldivenli ve uzlaşmacı olmak zorunda. Bakalım Rice bu konuda ne kadar muvaffak olacak? Bekleyelim, görelim..