Açlık, sıcaklık; aman ne bunaldık!

A -
A +

Felaket bir dünyada yaşıyoruz. Ekonomik krizler, seller, aşırı sıcaklar, depremler, herkesi bunaltıyor. Dünya bir taraftan iklim değişikliklerinin ve global ısınmanın yolaçtığı tehlikelerle çalkalanıyor, diğer taraftan da açlıktan ve hastalıklardan ölen insanları seyretmeyi sürdürüyor. İtalya'daki (G8) gelişmiş ülkeler zirvesinin en önemli gündem maddesini de bu global tehlikeler oluşturuyor. Ama ortada ilginç bir durum var. Bir tarafta içerde global kirlenmeyi ve küresel ısınmayı nasıl azaltırızda bir türlü anlaşamayan liderler, diğer tarafta dünyanın bu tehlikeli gidişini ve zengin ülkelerin fakirleri hâlâ sömürmeyi sürdürmesini protesto eden göstericiler. Ne hazindir ki ölümlere yol açan protestolara ve yakın gelecekte tahmin edilen felaketlerin büyüklüğüne rağmen, hâlâ havanda su dövülüyor. Zengin ülke yöneticileri, böylesine ciddi bir tehdide rağmen, -kısa dönemdeki çıkarlarını ön planda tutarak- alınması gereken acil tedbirlerden hâlâ yan çiziyorlar. Kâğıt üzerinde kalan anlaşma Halbuki 3 yıl önce Kyoto Sözleşmesi ile küresel ısınmayı azaltacak acil tedbirler konusu karara bağlandı. Ama bu anlaşma hâlâ hayata geçebilmiş değil. Dünyadaki ileri sanayi ülkelerinin aşırı petrol tüketimi, petrol ve fosile dayalı enerji kaynaklarına alternatif olacak temiz enerjiyi yeterince hızla devreye sokamamaları, atmosferdeki dengeleri altüst ediyor. Buzullar hızla eriyor. Karbon emisyon miktarları bir türlü öngörülen hedefler çerçevesinde düşürülemiyor. Eğer aynı ihmalkârlık devam eder ve mesela Kyoto Sözleşmesi'nde öngörülen acil tedbirler alınmaz ise, önümüzdeki 40-50 sene içinde küresel ısınmanın en az 5 derece artacağını bilim adamları bağıra bağıra söylüyorlar. Böylesine bir artış ise bunaltıcı sıcakların, depremlerin, kasırgaların, sel felaketlerinin, erozyonun habercisi demek. Yani felaketlerden felaket beğen! Alın Amerika'yı. Başkan Bush hâlâ Kyoto Anlaşması'nı onaylamakta katı ve anlaşılmaz bir tutum sürdürüyor. Halbuki ABD'nin 2010 yılına kadar karbon emisyon miktarını en az yüzde 7 düşürmesi gerekiyor. Zira mevcut emisyon oranı yüzde 13'lerde.. Japonya için de durum pek farklı değil. Japonlar'ın da, şu an 1990'dakinin yüzde 13 üzerinde olan karbon emisyon oranını 2010 yılına kadar muhakkak en az yüzde 6 düşürmeleri gerekiyor.. Gerçi dünyada petrol ve kömüre dayalı enerji yerine, rüzgâr, hidrojen ve güneş enerjisi kullanımını yaygınlaştırmaya doğru kuvvetli bir eğilim var. Ama bu temiz enerjiye yöneliş ve petrol tüketimini kısma çabaları hâlâ sembolik durumda. Bu çabaların acilen hızlandırılması ve yaygınlaştırılması gerekiyor. Açlık ve borç batakları Tehlikeler, sadece küresel ısınma ve bunun yolaçtığı tabii afetlerle sınırlı değil. Bilhassa Afrika ve fakir ülkelerdeki açlık, AIDS ve bulaşıcı hastalıkların hızla artması, dünya nüfusunun önemli bir bölümünü felaketler ile iç içe yaşar hale getiriyor. Güya yardım yapıldığı halde Afrika'da açlık ve yoksulluk hâlâ hızla artıyor. Son 30 senede Afrika'daki açların sayısı tam 2 katına yükseldi. Bugün Afrika'nın üçte biri, yani 186 milyon insan kronik gıdasızlıktan mustarip ve açlık sınırının altında. 291 milyon Afrikalı günde sadece 1 dolardan az bir gelirle geçinmek zorunda! Hafta içinde ABD Senatosu, Afrika'ya daha fazla ABD yardımı yapılmasını ve açlıkla mücadeleyi öngören bir yasa tasarısını kabul etti. Tasarı 2015 yılına kadar açlığın önlenmesini ve yoksulluğu giderecek projeler için Afrika'ya her yıl 4 milyar dolarlık desteği öngörüyor. Cumhuriyetçi Chuck Hagel ile Demokrat Patrick Leahy'in ortaklaşa sundukları tasarının ABD Senatosu'nda kabul edilmesi, hem Beyaz Saray'a hem de G8 zirvesindeki liderlere 'Afrika'daki açlığı ve borç batağını unutmayın!' şeklinde çok açık bir mesaj niteliğinde. Bakalım başta ABD yönetimi olmak üzere zengin ülkeler bu mesajı ne kadar algılayacaklar? Borç batağında kıvrandıra kıvrandıra sömürdükleri fakir ülkelerin borçlarından silmeye ne zaman başlayacaklar? Havanda su döven sembolik zirvelerden, aç ve felaketlerden bunalmış insanlara gerçekten fayda getirecek politika ve taahhütleri uygulamaya, ne zaman geçecekler?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.