Pentagon Savunma Kurulu üyesi ve eski savunma bakan yardımcılarından Richard Perle, ABD'nin en önde gelen şahinlerinden birisi olarak bilinir. Son 30 yılda her taşın altında izi bulunan Perle'ün bir başka ünlü lakabı da "karanlıklar prensi" olarak tanınmasıdır. Hafta başında Washington'da, American Enterprise Institute (AEI) isimli düşünce kuruluşunda, "Kavşaktaki Türkiye" konulu bir konferans vardı. Konferansın öğle yemeği arası konuşmacısı Richard Perle idi. ABD'nin bu şahinler şahini stratejisti ve politika üreticisi Perle konuşmasında, "terörle mücadele, Irak, Afganistan ve Türkiye" konularında, çok ilginç açıklamalarda bulundu. Dünya ABD'yi ve 11 Eylül'ü anlayamadı Perle, "Dünyanın, 11 Eylül'ün ABD üzerindeki etkisini çok iyi anlayamadığını" söyledi. "Türkiye'nin de bu olayı iyi kavramadığını" vurgulayan Perle ayrıca, "1 Mart'ta tezkerenin reddiyle Türkiye'nin büyük bir fırsatı kaçırdığını" ifade etti. Doğrudur, "11 Eylül terör saldırısının ABD'yi nasıl derinden etkilediği", yeterince anlaşılamıyor. Ayrıca hayrettir ama, "11 Eylül'ün niye ve nasıl olduğu" tartışmaları, daha çok meraklı topluyor. Halbuki 11 Eylül bir ayıraç noktası oldu. Artık hem ABD, hem de dünya, "11 Eylül öncesi ve sonrası" diye temelden ikiye ayrıldı. 11 Eylül sonrasında herşey çok farklı. ABD için terörle mücadele, uygulanan iç ve dış politikalar, günlük yaşam ve herşey, 11 Eylül sonrasının yeni anlayışı ile şekilleniyor. Bu yeni anlayışta artık, demokrasi ve insan hakları dahil birçok evrensel değerler bile rafa kalkabiliyor. Beğenelim, beğenmeyelim gerçek bu! İşte Perle konferansta açık ve net ifadelerle bu durumu bir kere daha ortaya koydu. Dahası, terörle mücadelede ABD'nin 11 Eylül sonrasında ortaya koyduğu yeni stretejinin ve uyguladığı politikaların, çok daha önce, yani "11 Eylül'den çok daha önce başlaması gerektiğini" belirtti! ABD'nin 11 Eylül öncesinde, birçok kötü olaya çok az reaksiyon gösterdiğini ifade eden Perle, özellikle Clinton döneminde bunların "savaş değil hukuk ihlali" olarak yanlış şekilde değerlendirildiğini söyledi. Bu durumun teröristleri cesaretlendirdiğini ve hedeflerine ulaşmasını kolaylaştırdığını vurgulayan Perle şu tesbitlerde bulundu: Terörist bize gelmeden vuracağız -"Halbuki hedef, ABD'yi ortadan kaldırmak idi. Radikal dincilerin hakim olduğu bir dünya kurulmak isteniyordu. ABD açık bir toplum. Toplumun yapısını değiştiremeyiz. Ama tehditin ne kadar büyük olduğunu sürekli anlatmaya ve terörle mücadelede başka yolları arayıp bulmaya devam edeceğiz! Teröristlere barınak bırakmayacağız. Onlar bize gelmeden önce onları vuracağız. Sürekli kovalayacağız. Onları her gün her yerde kaçmaya mecbur edeceğiz. Artık Afganistan'daki gibi serbest dolaşamayacaklar. Bağdat'taki gibi tedavi göremeyecekler. -Dostlarımız bize kızabilir. Uluslararası hukuka uymadığımızı söyleyebilirler. Ama unutulmasın ki, uluslararası kurallara göre, sadece sınırlar aşıldığı zaman müdahale edilebiliyor. Bunun değişmesi lazım ve değişecek! 21. yüzyılın tehditleri çok farklı. Dolayısı ile terörle mücadelede bağımsız hareket etmeye mecbur kaldık. -Ne yapmalıydık? Yeni 11 Eylül'ler mi beklemeliydik? Ne Demokrat, ne de Cumhuriyetçi hiçbir ABD hükümeti, bundan böyle suskun ve tepkisiz kalmayacaktır. Terörle mücadelede en kararlı politikaları uygulayacaktır!" Amerikan aleyhtarlığı niye artıyor Soru cevap bölümünde Perle'e, "Bütün dünyada Amerikan aleyhtarlığının hızla arttığını, bunun sebeplerini" sordum. Richard Perle bu soruma tatminkar bir cevap vermedi. Amerikan aleyhtarlığının artmasını, başka ülkelerin ve halkların ABD'nin süperliğini kıskanmasına bağladı. Ayrıca bugüne kadar biz hep diktarörlere göz yumduk. Halklar diktatörlerine duydukları tepkileri bize de gösteriyorlar" şeklinde bir değerlendirme yaptı. Ayrıca, "Terörle mücadele edeceksek, Amerikan aleyhtarlığı hep olacaktır!" demeyi de ihmal etmedi. Kendi mantığı içinde tutarlı ve kararlı bir biçimde görüşlerini anlatan Perle'e iyi kulak vermek lazım. Zira bu anlayış daha yıllarca ABD'nin iç ve dış politikalarında en belirleyici unsur olacak. Bu katı yaklaşımın ve 11 Eylül sonrası yeni sürecin dünyaya olumsuz etkileri asgariye indirilmek isteniyorsa, terörle mücadelenin global uzlaşma ile yapılması gerekli. ABD'nin aşırılıklarının yanlışlığı ile yapabileceği hataların "dostça" kendisine anlatılması lazım! Peki ABD bu dost uyarılarını dinleyecek mi? Bunu zaman gösterecek. Dinlemesini umuyoruz. Ayrıca Türkiye'nin ABD üzerinde çok etkili olma potansiyelinin bulunduğuna ve bunun da iyi değerlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz!