Avrupa Birliği'nin gelecek ayın ortasında Türkiye için vereceği karar yaklaşırken, hem Washington'da hem de AB başkentlerinde yoğun bir diplomatik trafik yaşanıyor. Öte yandan, ABD Genelkurmay Başkan Yardımcısı Oramiral Edmund Giambastiani'nin resmi davetlisi olarak Genelkurmay 2.Başkanı Orgeneral Ergin Saygun da Washington'da bulunuyor. Saygun Paşa dün Pentagon'da, Ordumuzun silah ve techizat modernizasyonu, NATO, Türk-Amerikan ilişkileri ve PKK ile ortak mücadele konularında bir dizi temaslar yaptı. Bu arada Türkiye'nin AB'ye tam üyelik sürecini başından beri etkili bir biçimde destekleyen ABD, gelecek ay muhtemel bir tren kazası olmaması için de devreye girdi. Avrupa Birliği içindeki yakın dostları aracılığı ile yoğun çalışmalar yapıyor. Finlandiya'nın Kıbrıs girişimine ilave olarak, İtalya, İspanya, İsveç ve İngiltere'nin krizi önleyecek çalışmalarına ABD de tam destek veriyor. Güney Kıbrıs Rum Kesimi ve bunu kullanan birkaç AB üyesi ülkenin müzakere sürecini bloke etmelerini engellemeyi amaçlayan bu çabalar için Washington da yoğun temaslar yapıyor. Müzakereler aksamaz Washington'da önceki gün, "Türkiye'nin Avrupa Birliği ile ilişkileri" konulu bir konferans yapıldı. Washington Enstitüsü isimli düşünce kuruluşundaki konferansda görüşlerini açıklayan konuşmacılar, "AB ile ile Türkiye arasında bazı sorunlar olsa da bunların müzakere sürecini kesintiye uğratmasına izin verilmemesi gerektiğini" belirttiler. Washington'daki Avrupa Komisyonu Temsilciliği danışmanlarından Jonathan Davidson, Aralık ayındaki AB liderler toplantısından "kötü bir sonuç çıkmayacağını umduğunu" vurguladı. Washington Enstitüsü Türkiye Çalışmaları bölümü direktörü Soner Çağaptay ise, "Bir tren kazası olmaz. Zira bunun en büyük zararı Kıbrıs Rum kesimi ile onu destekleyen ülkelere olur. AB, Türkiye'yi ve getireceği büyük fırsatları kaybeder." dedi. ABD'nin Ankara eski büyükelçilerinden Mark Parris de, "ABD'nin Türkiye'nin AB üyelik sürecini her zaman desteklediğini, bu desteği de etkili biçimde sürdüreceğini" vurguladı. Türkiye birlik için çok önemli Washington Enstitüsü'ndeki konuşmasında Davidson, "Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyeliğinin Türkiye için olduğu kadar Birlik için de önemli olduğunun" altını çizdi. Türkiye'nin stratejik konumu, enerji sevkiyatındaki rolü ve Ortadoğu, Orta Asya ve Kafkaslara köprü olması dolayısıyla üyeliğinin, Avrupa Birliği'nin çıkarına olduğunu söyledi. Davidson ayrıca, "nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan laik ve demokratik bir Türkiye'nin Birlik üyesi olmasının önemine" dikkati çekti. "Genç nüfusu ve stratejik konumu ile Türkiye, Avrupa Birliği'ne büyük imkan ve fırsatlar getirecektir." şeklinde konuştu. Jonathan Davidson'ın, konferansta dile getirdiği görüşlerin önemli bölümü, diğer konuşmacılar tarafından da paylaşıldı. Ayrıca Davidson'ın "8 Kasım'da yayınlanan Türkiye İlerleme Raporu'nun basına yansıdığı gibi olumsuz olmadığını; Komisyon'un, Türkiye'nin kaydettiği ilerlemeleri takdir ettiğini ve konuya tarafsız ve gerçekçi bir şekilde yaklaştığını" söylemesi de ilginçti. Washington Enstitüsü'ndeki konferans, Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecinin, ABD'de de çok dikkatle ve yakından takip edildiğinin bir başka göstergesiydi. Soner Çağaptay'ın, Paris'te Cezayir asıllı bir taksi şoföründen Türkiye'nin müzakere süreci ile ilgili gelişmeleri çok detaylı bir şekilde dinlediğini anlatması, AB içindeki müslümanlar ile İslam Dünyası'nın da Türkiye'nin müzakere sürecini yakından ve ilgiyle takip ettiklerini gösteriyordu. Washington'daki kanaat, Aralık ayındaki AB liderler zirvesinden, "müzakerelerin devamını sağlayacak bir formülün bulunacağı ve hedefin şaşmayacağı" yönünde. Türkiye'nin gerek Gümrük Birliği'ne girişinde, gerekse tam üyelik sürecinde en kritik zamanlarda hep destek olan ABD'nin şimdiki etkili çabalarının da, müzakere sürecini askıya alacak gelişmelere "dur diyeceği!" ve "netice vereceği" unutulmamalı.