Yazının başlığındaki sözler, Erdoğan-Bush zirvesine katılmış üst düzey bir yetkiliye ait. Stratejik ortak olarak ABD nezdinde itibarı artan Türkiye artık, söz ve tavırlarına da daha çok değer verilen bir ülke oldu. Türk-Amerikan ilişkileri son 4 yılda, kapsamı ve ortak gündem konuları çok genişleyen bir hal aldı. Geçtiğimiz Temmuz ayında dışişleri bakanları Gül-Rice görüşmesi sırasında imzalanan Ortak Vizyon Belgesi ile, kapsamı ve konu başlıkları gelişmiş ilişkilerin yol haritası çıkarıldı. Erdoğan-Bush zirvesi, bu yol haritasının yakın zaman dilimindeki "önceliklerini" belirledi. İki stratejik ortak, en üst seviyede durum değerlendirmesi yaptılar. Başkan Bush'un zirveyle alakalı olarak, "Mükemmel bir görüşmeydi. Stratejik ortaklar arasında ne konuşulması gerekiyorsa, konuşuldu!" açıklaması, Türkiye'nin ABD nezdinde "dinlenme katsayısının arttığının" bir başka açık göstergesi oldu. Duygusal gerginlikler geride kaldı Türkiye'nin, 1 Mart Tezkeresi'ni TBMM'de yeterli çoğunlukla geçirememesinin Türk-Amerikan ilişkilerine verdiği sıkıntılar, malum çuval hadisesi ile daha da derinleşmişti. Türk-Amerikan ilişkilerinin gelecek 10 yıldaki seyrini çok "olumsuz" etkileyecek bir hale sokmuştu. Ama şimdi, bu duygusal gerginliklerin aşıldığı ve yaraların sarıldığı bir dönemdeyiz. Nitekim, Erdoğan-Bush zirvesine katılan bir üst yetkili, ilişkilerdeki geride kalan duygusal gerginlikleri ve iki liderin zirvesinde ortaya çıkan samimi atmosferi şöyle değerlendirdi: -"Ben 1 Mart'ta Meclis'te Tezkere'nin geçmemesinden sonra, 'Türk-Amerikan ilişkilerinin çok daha kötü etkileneceğini' düşünüyordum. O zamanlar Türkiye olarak, Tezkere'nin geçmesi ve geçmemesi halinde ilişkilerdeki muhtemel etkilerle ilgili önceden bazı değerlendirmelerimiz olmuştu. Geçmemesi halinde ilişkilerimizi olumsuz etkileyecek 'çok kabarık bir liste' ortaya çıkmıştı. Ama Amerikalılar, olumsuzlukları sadece Irak'la sınırlı tuttular. İlişkilerin tamamına yaymadılar. İlişkilerde 'çok büyük sıkıntılar yaşayacağımız noktalara' taşımadılar! Ama artık, Irak'ta bizi dinlemez ve kaale almaz oldular. Kızgınlıklarını hep belli ettiler. Ayrıca maalesef o çuval hadisesi yaşandı. İki müttefik arasında, çuval hadisesi gibi bir olay olmamalıydı. Bu durum bir yüzkarasıdır! Sadece biz değil, Amerikalılar da bunun sıkıntısını çok çektiler. Bizi artık 'dinlemez' oldular. Türk-Amerikan ilişkilerinin belki de onlarca yıl çok olumsuz etkileneceği bir durum ortaya çıktı. Ancak, son Erdoğan-Bush zirvesinin atmosferi, bütün bu endişelerin ve olumsuzlukların artık geride kaldığının da bir göstergesi oldu. Başkan Bush görüşme sırasında bunu açıkça gösterdi. Türkiye'nin Irak'ta yaptıklarından dolayı 'teşekkür' etti. 'PKK ve terörle ortak mücadelede kararlı olduklarını' vurguladı. 'Talabani ile PKK konusunu görüştüğünden, bürolarının kapatılmasından' bahsetti. Türkiye'nin aktifliğinin faydaları görüldü Kanaatimce özellikle 'atmosferi' bakımından, 'önemli bir ziyaret ve görüşmeydi' Erdoğan-Bush zirvesi. Şimdi, 'Amerikalıların, bizi daha çok dinlemeye başladıkları' bir dönemdeyiz. Bizim sadece Kerkük ve Kürt meselesinden dolayı Irak'a müdahil olmadığımızı anladılar. Irak'ın bütünlüğü ve istikrarı için samimiyetle destek veren, Irak'ta bütün taraflarla konuşan ve faydalı temasları olan, birşeyler yapmaya çalışan bir ülke olduğumuzu gördüler. Türkiye'nin Irak'ta, İran'da, Suriye'de, Filsitin'de aktifliğinin 'faydalarını' farkettiler. Hem ABD, hem İsrail, Türkiye'nin aktif politikasının yararlarını gördüler! Bu aktif politikalardan ve herkesle diyalogdan dolayı 'teşekkürlerini' de belirttiler." .... 'Türk-Amerikan ilişkilerinin, örtüşen menfaatler doğrultusunda nasıl hızlı bir gelişme içinde olduğunun' çok açık göstergesi olan bir değerlendirme! Ekim ayı başında Beyaz Saray'da gerçekleşen Erdoğan-Bush zirvesinin "somut sonuçları", yakın bir gelecekte daha iyi farkedilecektir. PKK terörü ile mücadele özel temsilcisi emekli orgeneral Ralston'ın Ankara temasları dikkatle takip edilmeli!, PKK'nın bitirilmesi konusunda Türkiye ve ABD'nin ortaklaşa atacakları "ileri adımları" çok yakında hep beraber göreceğiz. Türk-Amerikan ilişkileri de, PKK'ya kayıtsızlığın ateşlediği Türkiye'deki Amerikan aleyhtarlığı da, bir büyük beladan kurtulacağa benziyor. Unutmayalım! Türk-Amerikan stratejik ilişkilerinin gelişmesi ve güçlenmesi sadece 2 müttefik ülkeye yarar getirmiyor. Aynı zamanda, kan ve ateş fıçısı Ortadoğu'ya da , çivisi çıkmış dünyamıza da "daha fazla barış ve huzur" anlamına geliyor!