Bush tamam mı devam mı?

A -
A +

Başkan Bush, ABD KONGRE'sinin açılışı sebebiyle yaptığı geleneksel "ulusa sesleniş-birliğin durumu" konuşmasıyla, Beyaz Saray'da bir ikinci 4 yıl için ne kadar istekli olduğunu ortaya koydu. Bundan dolayı ABD'de Kasım ayının ilk haftasında yapılacak başkanlık seçimi, birçok bakımdan çok kritik bir yarış olarak görünüyor. Cumhuriyetçi Parti seçime hem KONGRE'nin her iki kanadında sahip olduğu çoğunluğu korumak, hem de Başkan Bush'u bir ikinci dönem daha Beyaz Saray'da ağırlamak için var gücüyle bastırıyor. Cumhuriyetçiler'in şahinler grubu ve radikal dinci kanadı, ABD'de çok etkili olan Musevi lobisi ile çok sıkı işbirliği içinde. Bu kutsal ittifakı, Kiliseler Birliği de bütün imkanları ile destekliyor. Demokratlar ise şaşkın ördek konumundalar. Şu andaki gidişata göre, başkan aday adaylarının içinde sadece Howard Dean'in Bush'a karşı bir "denge" oluşturabileceği söyleniyor. Ama Demokratlar'ın Bush'un ikinci dönem seçilmesini önleyecek sinerjiye ve daha güçlü bir başkan adayına sahip olmaları konusunda hâlâ tartışmalar sürüyor. Bush dünyaya meydan okuyor Aslında ortam, Demokratlar'ın seçim yarışını lehlerine çevirmeleri için çok müsait. Zira Amerikan kamuoyu Bush'un Irak politikasından rahatsız. Şu ana kadar Irak'ta 500 askerden fazlasının ölmesi ve vergi mükelleflerinin cebinden çıkan 120 milyar doları aşan savaş harcamaları, Cumhuriyetçiler'in ve Başkan Bush'un en büyük dezavantajı. Bush bu yumuşak karnı örtmek ve sert eleştirileri önlemek için, giderek "terörle mücadele kartıyla" daha fazla oynayacağa benziyor. Zaten Bush bunu son "ulusa sesleniş-birliğin durumu" konuşmasında da açıkça vurguladı. "İstediğim ülkeyi vururum" diyen Bush, "ABD'nin savaşa gitmek için kimseden izin almaya ihtiyacının bulunmadığını" söylüyor. Bu dünyaya meydan okuma tavrı, sağduyulu Amerikan halkının endişelerini daha da artırıyor. Amerikan halkı, terörle mücadele bahanesiyle, daha birçok ülke ile savaşa sürüklenmek korkusu yaşıyor. Amerikan halkı da burnundan soluyor Öte yandan işsizlik ve geniş orta kesimdeki gelir azalması, Amerikan kamuoyunda büyük rahatsızlık doğuruyor. Zengin ve fakir arasındaki uçurumlar giderek açılırken, gelir azalması borçlu Amerikan halkının huzuruna büyük tehdit oluşturuyor. Mesela Amerikan ekonomik sisteminin lokomotiflerinden birisi durumundaki emlak sektörü, giderek daha riskli bir duruma sürükleniyor. Zira halkın daha önce aldıkları emlak kredilerini ödeyememesi ve artan iflaslar, ipotek sebebiyle haczedilmiş mülklerin kime satılacağı sorusunu da beraberinde getiriyor. Satınalma gücü düşerken, Amerikan orta direği geniş kesim ve dar gelirli halk, Clinton dönemine göre gelirleri yarıdan fazla azalmış olarak, düşük ücretli işler için kuyruğa girmiş durumda. Faiz oranlarının düşürülmesi sebebiyle halkın eski borçlarını yeniden kredilendirerek kazandığı daha az ödeme avantajı, şu anda Amerikalılar'a biraz nefes aldırıyor. Ancak bu durumun ne kadar süreceği de belirsizlik taşıyor. Sürekli daha fazla tüketime şartlandırılmış Amerikan halkı, en zaruri ihtiyaçlarını karşılamak ve borç taksitlerini ödeyebilmek için giderek daha tasarruflu ve az harcamalı bir toplum haline geliyor. Amerikan ekonomisindeki bu ürkütücü değişime, durgunluğa, işsizliğe sosyal güvenlik sisteminde çığ gibi büyüyen kaynak sıkıntısı da eklendiğinde, gelecek için karamsarlık zilleri çalıyor. Hele artan eğitim ve sağlık giderleri, Amerikan halkının tabana yayılmış refah dengesini çok bozuyor. Gelir grupları arasındaki hayat standardı farklılığının artması, ABD'deki hassas toplumsal dengeleri çok olumsuz etkiliyor. Sonuçta, gerek Başkan Bush'un dış ve iç uygulamalarından duyulan kaygılar, gerekse ABD ekonomisindeki son yılların en karamsar tabloları, Amerikan halkını burnundan solur vaziyete getiriyor. Bakalım böyle bir ortamda kıran kırana geçecek seçim yarışında, Başkan Bush ikinci bir 4 yıl için tekrar vize alabilecek, ya da "tamam!" mı, diyecek? Bekleyelim görelim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.