Hafta başından beri ABD'de bulunan Başbakan Ecevit ve beraberindeki kalabalık heyet, bu akşam New York üzerinden Türkiye'ye dönüyor. Ecevit, yarın Ankara'ya, kendisine gösterilen muhteşem ilgiden ziyadesiyle memnun olarak inecek. Ecevit Washington ziyaretinin memnuniyetini, "Askeri ve siyasal konularda çok iyi olan ilişkilerimizi, ekonomik alana da yaymalıyız. Gerek ABD yönetiminin, gerekse Amerikalı işadamlarının Türkiye'ye olağanüstü ilgisinden, fevkalade memnun kaldık." sözleriyle dile getirdi. Washington ziyaretinin blançosu, umulanların ve gezi öncesinde pompalanan yüksek beklentilerin aksine, "uzun vadede sonuçları görülecek" bir görüşmeler maratonuydu. Türk tarafının şişirilmiş kısa vadeli yüksek beklentilerinin, umuttan başka bir anlam taşımadığını, bizim heyetin dışında herkes açıkça görebiliyordu. Bundan dolayı bizimkiler, Türk-Amerikan Karma Ekonomik Komisyon (KEK) toplantısının 26-27 Şubat'ta Ankara'da toplanacağının açıklanmasını, davul zurna sevinciyle karşıladılar. Hatta ticari kolaylıklardan, Amerika'ya ihracat patlamasından, Türkiye'ye Amerikalı turist yağacağından, serbest bölgelerden vs, vs, bahsedenler oldu. Başkan Bush'un büyük gafı Bu arada Başkan Bush ile Ecevit'in turizm gafına da kısaca değinmeliyiz. Oval Ofis'te iki lider görüşme öncesinde kameralara ve basına poz verirlerken Başkan Bush, "Sayın Başbakan'a da şimdiden bilgi veriyorum. Dışişleri'ne talimat verdim. Türkiye'ye seyahat yasaklamasını kaldırttım. Dolayısı ile Amerikalı vatandaşlarımız, gönül rahatlığı ile bu muhteşem ülkeyi ziyaret etsinler; müttefiğimiz ve dostumuz Türkiye'nin tarihinden, tabii güzelliklerinden zevk alsınlar." dedi. Başbakan Ecevit de bu açıklamaya, "Oo, çok güzel, şahane!" cevabını verdi. Ancak işin aslına göre, Türkiye'ye bir turistik ya da seyahat kısıtlaması yoktu! Yani Bush olmayan bir kıstlamanın kaldırılma talimatını vermiş, Ecevit de sanki bu kısıtlama varmış da kaldırılmış gibi, sevincini dile getirmişti. ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi Mark Parris'in, daha ziyaret öncesinde vurguladığı değerlendirmeye göre bu gezi, "ABD'nin 21. asırdaki hayati menfaatlerini etkileyebilme potansiyeli" taşımaktaydı. Peki ziyaret bu potansiyeli harekete geçirebildi mi? Bunu zaman gösterecek. Ancak Ecevit'in Başkan Bush, yardımcısı Cheney ve neredeyse kabinesinin en önemli bakanları ile ayrı ayrı görüşmesi; kendisine olağanüstü ilgi gösterilerek, "A" protokolü uygulanması, hep gelecek yıllarda Türkiye'nin ABD'nin global menfaatlerinin korunmasında oynayabileceği "hayati rolün" işaretleriydi. Türkiye'nin İslami modelliği Geçen yılki 11 Eylül terör saldırısından sonra, dünya yeniden şekilleniyor. Daha doğrusu şekillendiriliyor! Gerek 55'den fazla ülkede sürdürülecek uluslararası terörü önleme kampanyalarına İslam ülkelerinin de katılmasını sağlamak, gerekse bu mücadelenin bir Haçlı kavgasına ya da medeniyetler çatışmasına dönmesini engellemek için, Türkiye'nin İslami kimliğinin büyük önemi var. Bu yüzden Amerikan yönetimi, Türkiye'nin bütün İslam Dünyası'na iyi bir model olacağına inanıyor. Yani ABD'nin stratejik müttefiği Türkiye'nin, dünyanın bu yeniden şekillenmesinde, ikamesi zor önemli bir dini misyonu var. Amerikan yönetimi bu misyona her vesile ile vurgu yapıp, altını çiziyor. Türkiye gelecek ay içinde, İslam Konferansı (İKT) ile AB ülkelerini Türkiye'de bir toplantıda biraraya getirmek için çalışmalar yapıyor. Diyanet İşleri Başkanı'nın da Ecevit'in gezisine katılması, Başkan Bush'a hediye olarak el yazmasının tıpkı basımı Kur'an-ı Kerim hediye edilmesi, Türk tarafının da böyle bir modelliğe sıcak baktığını gösteriyor. Ancak, Amerikan yönetiminin Türkiye'nin bu model rolü ile ilgili bir tanımlaması biraz daha geniş kapsamlı. Yani reklama yönelik ve yüzeysel değil. Bunu da Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Başdanışmanı Condoleezza Rice biz Türk gazetecileriyle yaptığı görüşmede şöyle açıklamıştı: "Türkiye Müslüman nüfusu, laik ve demokratik prensipleri benimsemesiyle, sadece İslam Dünyası'na değil, bütün Müslümanlara örnektir. (...) Türkiye radikalliğe panzehirdir ve İslamiyet'in barış ve hoşgörü dini olduğunu gösterecek yegane ülkedir. Ancak bunun için başarılı olması, ekonomisini geliştirmesi, hayat standartını yükseltmesi, eğitim sistemini ve yüksek teknolojisini ilerletmesi, Türk-Yunan ilişkilerini geliştirmesi gerekir." Bakalım Türkiye bu istekli olduğu "İslami modellik" konusunda, başka ne gibi adımlar atacak? Bekleyelim, görelim... ......... Tel: 1.202.737.7508 Faks: 1.202.737.7509