Kriz sadece ekonomik olmaktan çıkıp siyasi ve sosyal boyut da kazanınca; reform ve yapısal değişim tartışmaları gündemi doldurunca, siyasette yeniden yapılanma arayışları da hızlandı. Türkiye'nin içeride ve dışarıda aynı şekilde algılanan özürlü demokrasisinin temel bir özelliği var. Siyasi yapımız tam bir liderler sultası. Daha doğrusu koltuğuna ölümüne yapışmış genel başkanların demokrasisi ile yönetiliyoruz. Hemen hemen 80 küsur yıldır bu deveran sürüyor. Halbuki neredeyse bir asra yaklaşan bu dönemde, ülkemizde ve dünyada muazzam değişiklikler oldu. Ama bizim bu çarpık siyasi yapımız, her türlü değişime direndi. Gündemden hiç düşmeyen yenilik ve siyasi reform arayışlarına rağmen, aynı yapıyla bugünlere geldik. Çok enteresan bir durum. Bir tarafta demokrasi türküleri çağırıyoruz; diğer taraftan da liderler demokrasimizi, canlarımızı feda edercesine korumayı sürdürüyoruz. '3+buçuk' formülü Üstelik liderler demokrasimiz için de, aynen değişmeyen liderlerimiz gibi, ilginç ve kalıcı metotlar geliştirmişiz. 'Nasıl genel başkan adayı olunur', ya da 'yeni bir oluşuma hangi kriterlerle başlanır' tarzında, nesilden nesillere intikal ettirdiğimiz kalıcı kriterler ve sistemleşmiş (!) alışkanlıklar edinmişiz. Bu kalıplaşmış siyasi yapımızdaki en popüler 'yeni oluşuma nereden başlanır' geleneği ise, '3+buçuk' formülü ile özetleniyor. Parti kurmak ve lider (?!) olmak için yola çıkanların, değişmeyen değişim adına sürekli yeni oluşumlar peşinde koşanların, sımsıkı sarıldıkları bu formülün açılımı ise şöyle: -Bir, askerlerin desteğini kazanmış veya kazanabilecek birisi olmak. -İki, Amerika'ya şirin görünmek ve hatta ABD'den 'icazet' almak. -Üç, medya desteğini sağlayacak kapasitesi ve iş bilicilik-bitiricilik özelliğine sahip bulunmak. -Ve buçuk, halkın desteğini cebine koyabilecek beceriyi sergileyebilmek. Amerika'nın desteği ve heyecanlı Washington ziyaretleri Bu muhteşem formül sebebiyle şu son 7-8 yıl içinde Washington'a nice devletlü büyüklerimizin geldiğine bizzat şahit olduk! Ayrıca hızlı trafik hiç kesilmeden de sürüyor. İster eli boş, isterse ziyaret hoş olsun, gelip de dönenlerin en değişmez ortak özellikleri bir, 'umut ve heyecanlarını' hiç kaybetmemeleri; iki, yapılan temaslar sonunda gerekli yeşil ışığı muhakkak almış olmaları! Washington'ın son iki aydaki en önemli 3 ziyaretçisi Kemal Derviş, İsmail Cem ve Melih Gökçek. (Önemli not: İsimlerini atladıklarımız varsa lütfen alınmasınlar, ileride telafi ederiz!) Gerçi Kemal Derviş'e ziyaretçi demek yanlış, çünkü o zaten Washingtonlı. Sözün gelişi ziyaretçi kabul ediliyor. Şimdi size bu 3 önemli isimle ilgili en son bilgiler ve Washington'dan manzarayı umumiye: 1) Kemal Derviş: Yıllardır Türkiye'de siyasete girmek için kendini hazırladı. İçindeki siyasete girme arzusu hiç sönmedi. Ecevit kendisini çağırdığında, Türkiye'ye gitmeden 24 saat öncesine kadar yakın dostlarına söylediklerinden bir demet şöyle: "Bana Merkez Bankası başkanlığı teklif edebilirler. Bu görevi de çok iyi yaparım. Ama ben ülkeme siyaset ile hizmet etmek istiyorum. Bu tür görev Kabul edeceğim." Derviş'in siyaset hevesi ile ilgili bir başka anekdotu da geçtiğimiz perşembe günü Washington'da Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi (CSIS) isimli düşünce kuruluşunda konuşan Rüştü Saraçoğlu anlattı. Saraçoğlu yakın dostu Derviş'in bir gün kendisine, "Başbakan olduğumda seni ekonomi bakanı yapacağım" dediğini belirttikten sonra şöyle konuştu: "Ben de kendisine şöyle cevap verdim. Ben başbakan olursam seni dışişleri bakanı yapacağım. Çünkü sana ekonomiyi vermek, kabiliyetlerini harcamak olur!" 2) İsmail Cem: Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in iki hafta önceki Washington ziyareti hâlâ konuşuluyor. Cem, ABD'de pek popüler. Zaten Washington'da dışişleri bakanı olarak yaptığı temaslarda, adeta 'başbakan' muamelesi gördü. 3) Melih Gökçek: Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, bir haftadır ABD'de. Amerikalı yetkililerle görüşen ve Washington Belediye Başkanı ile biraraya gelen Gökçek, Washington Enstitüsü ile Ortadoğu Enstitüsü isimli düşünce kuruluşlarında da konuştu. Fazilet Partisi'ni, Anayasa Mahkemesi'nde karar arefesinde olan kapatma davasını, Türkiye'deki ekonomik ve siyasi durumu, yeni oluşumları, Türkiye'nin dış politikasını geniş biçimde muhataplarına aktardı. Yeni oluşumcu ve vizyon sahibi lider adayı olarak Washington'da görücüye çıktı. Büyük de alaka gördü. Ankara'ya muazzam 'moral ve heyecanla' dönüyor. İşte Washington'dan en son 3 manzara! Türkiye'de oluşumlar hep yenileniyor ve oluşumcular sürekli değişerek, Washington'ı ziyaret ediyorlar. Bakalım geleceğin siyaset ortamı nasıl olcak Türkiye'de?.. Değişmeyen değişim olarak eski tas, eski hamam mı sürecek; yoksa eski hamam, yeni tellaklar mı olacak? Ya da?!.. Bekleyelim görelim.