Ecevit'in Amerika çıkarması bitti. Ama bu ziyaret daha çok konuşulur. Peşinen belirtelim. Yüksek umutlu geziler bize yaramıyor. Belki ziyaretçilere başlangıçta içe dönük bazı avantajlar sağlıyorsa da, sonundaki hayal kırıklığı büyük oluyor. Amerika'yı kim 3-4 günde fethetmiş ki, IMF'in bir dediğini ikiletmeyen bir süreçte olan Ecevit bunu başarabilsin?.. Ancak ziyaret elbette önemliydi. Zira dünya Washington'dan yönetiliyor. Her yıl buraya 20 milyondan fazla yabancı ziyaretçi geliyor. Herkes birşeyler almaya, Washington ile beraber görünmenin avantajlarını kullanmaya koşuyor. Bu açıdan bakıldığında, Ecevit'in ziyaretine geç kalınmış bile denebilir. Telefonlar yine kilitlendi Gelelim ince notlara... Bir defa Washington'a bu kadar kalbur üstü insan gelince, telefonlara birşeyler oluyor. Geziye, Dışişleri Bakanı Cem'in deyimiyle, "Türkiye'nin IMF programlarını ne kadar kararlılıkla uygulayacağının dayanışmasını sergilemek ve hükümete desteklerini göstermek için" katılmış çok sayıda işadamı vardı. Gerçi bunlar Amerika'ya muazzam İŞ GÖRÜŞMELERİ yapmak ve Türkiye'ye yatırıma hevesli(!) Amerikalılarla "iş bağlamaya" gelmişlerdi. Ancak Ecevit'in yoğun programından dolayı burada kendileriyle ilgilenen kimse bulamadılar. İş bağlantısı yerine, Türkiye'ye telefon görüşmeleriyle yetinmek zorunda kaldılar. Boş vakitleri olan ve vitrin süsünden öteye geçemeyen bu kadar önemli insanın yapacak tek şeyi kalıyordu. Onlar da bol bol bunu ifa ettiler. Saatlerce telefon görüşmelerine başladılar. Öyle zamanlar oldu ki, kandillerde ve bayramlardaki gibi, Türkiye'ye hat bulmak ve çevir sesi almak çok zorlaştı. Direkt çevirme yerine operatörle ve sıraya girerek görüşülmek zorunda kalındı. İşadamlarımız bu telefon görüşmelerinden arta kalan zamanlarını ise, Ecevit'in günlük temaslarına 10 üzerinden kaç numara verileceğini tartışarak geçirdiler. Gerçi Ecevit kendisine 10 üzerinden 10 vererek bir başka ilke de imza attı; ama, işadamlarının Ecevit'e verdikleri en baba not 7 oldu. Ecevit'in not ortalaması 4-7 arasında değişti. Milletvekillerinin limuzini Geziye çeşitli partilerden 7 milletvekili de katıldı. Milletvekillerine ayrı ayrı arabalar yerine, "limuzin otobüs" tahsis edildi. Haliyle kendilerine verilen araçtan pek memnun kalmadılar. Bu kamyondan bozma -kendi tabirleriyle- otobüse bindikleri için de homurdanıp durdular. Heyetteki bir başka önemli kişi de Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz'dı. Geziye büyük katkıları olduğu bizzat Ecevit tarafından açıklanan Diyanet İşleri Başkanı'nın ziyaret sırasında neler yaptığı, "esrarını" korudu. Clinton zamanından ABD'yi ziyaret eden vatandaşımız Fener Patriği'ne, Beyaz Saray ve KONGRE'de gösterilen ihtimam ve muazzam ağırlamadan sonra, Diyanet İşleri Başkanı'na da çok zengin bir program yapılabilirdi. Amerikan tarafı böyle bir programa hazırdı. Ancak ne hikmetse bu durum değerlendirilmedi. Basın müşaviri imparatorluğa soyununca Başbakan Ecevit'in ziyaretine kalabalık bir medya ordusu da eşlik etti. Ancak son 10 yılın en kötü basın organizasyonlu gezisiydi, Ecevit'inki.. Bu büyük başarının(!) sahibi ise, Ecevit'in basın danışmanı "imparator" Cem Avcı'ydı. Her işi kendisi yapmaya çalıştı. ABD hakkında engin bilgisine ve üstün yeteneklerine çok güvendiği için, Basın Yayın Genel Müdürlüğü ile Washington Basın Müşavirliği'ni kararlarında hep devre dışı bıraktı. Ben bilirim, ben yaparım havasıyla gerçek bir imparator görüntüsü veren basın müşaviri Cem, Beyaz Saray'a Oval Ofis'e, "seçerek gazeteci sokma" uygulamasıyla da, basın tarihinde bir ilke imza attı ve "ayrı" bir yer edindi. Washington ziyaret edilir de alışverişlerden bahsetmemek olur mu? Gerçi herkesin alışverişi kendine.. Bizi ilgilendirmez. Ama ziyaretin, alışverişlerde en büyük indirimlerin yapıldığı bir döneme rastlaması ve kafilemizin gönüllerine göre alışveriş yapacak bol zamanlarının bulunmasının, Washington ekonomisine önemli katkıları olduğunu vurgulamalıyız!