Başbakan Erdoğan'ın ABD ziyareti sürüyor. Geçtiğimiz hafta sonunda Washington'a gelen Erdoğan, hafta başından beri New York'ta yoğun temaslarına devam ediyor. Başbakan ABD'ye, Birleşmiş Milletler'in 62.Genel Kurul çalışmalarına katılmak için geldi. Yaklaşık yarım yüzyıldır Güvenlik Konseyi'nde temsil edilmemiş olan Türkiye'nin, 2009-10 yıllarında BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine adaylığı için yoğun bir kulis yürütüyor Başbakan Erdoğan... 2008 yılında yapılacak seçim için Türkiye en kuvvetli adaylardan birisi. Erdoğan bu vesile ile 25'den fazla ülkenin devlet başkanı ve başbakanları ile görüşmelerde bulunuyor. Erdoğan'ın New York'taki temaslarının ikinci önemli amacı, Amerikalı yatırımcı ve finans çevrelerine, Türkiye'de iş yapmaları konusunda birinci elden bilgi vermek. Ünlü Wall Street Borsası'nın Çarşamba günkü seans açılışını da yapan Başbakan, şerefine verilen iftar ve yemeklerde, çok sayıda yatırımcı ve işadamı ile biraraya geldi. Ayrıca önemli düşünce kuruluşlarında konuşmalar yaptı. Toplantı ve görüşmelerini sürdürern Erdoğan yarın akşam saatlerinde Türkiye'ye dönmek üzere New York'tan ayrılıcak. Türkiye'nin önemi artıyor Başbakan'nın gerek BM'lerdeki 25 ülke lideri ile yaptığı temaslar, gerekse Amerikalı yetkililerle görüşmeleri, Türkiye'nin küreselleşmede artan önemi ve üstlendiği rollerin de bir göstergesi. Türkiye'ye ilginin her geçen gün daha arttığı bir dönemdeyiz. Erdoğan'ın ABD'deki 2008 Kasım seçimlerine çok iddialı hazırlanan muhalefetteki Demokrat Parti'nin etkili isimleri eski başkan Clinton, başkan aday adayı karısı Hillary ve başka ünlü kişilerle de biraraya gelmesi önemli bir gelişme. Zira ABD'deki seçim öncesi tartışmaların en ağırlıklı konusunu Irak ve buradan Amerikan askerlerinin çekilmesi oluşturuyor. Gerek medyadaki haber ve Yorumlarda, gerekse partilerin başkan adaylarının TV tartışmalarında Türkiye'nin adı sık sık geçiyor. Hem Bush yönetimi, hem de KONGRE'de çoğunluğa sahip ve 2008 başkanlık seçimini de almaya çok istekli Demokrat Partililer, Türkiye'nin ABD için ne derece önemli ve stratejik bir müttefik olduğunun farkındalar. Bu açıdan Erdoğan karşısında kendisini çok dikkatle dinleyen muhataplar buluyor. Zaten Başbakan da temasları ile ilgili ilk değerlendirmesinde, Türkiye'nin bu önemli konumunu vurguluyor. Temaslarında, bölgesel sorunlar başta olmak üzere dünya gündemindeki meseleler hakkında muhataplarıyla birinci elden çok yararlı görüş alışverişi fırsatı bulduğunu ifade ediyor. İlker Paşa'nın yerinde çıkışı Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ'un hafta başında yaptığı, ABD'nin Irak politikalarına yönelik eleştirileri ve PKK ile mücadelede yetersiz kaldığı açıklamaları, zamanlaması açısından da çok etkili ve yerinde bir çıkıştı.. ABD'de Irak'ın üç bölgeye ayrılarak federal bir yapıya dönüştürülmesi çabalarının arttığı bir dönemde yaptı İlker Paşa bu açıklamayı.. Ayrıca geçenlerde ABD Dışişleri Bakanlığı'ndaki 3 numaralı postun sahibi müsteşar Burns Türkiye'yi ziyaret etti. Burns'ün önemli mesajlarından bazıları şöyleydi: "Türkiye ile stratejik ortaklığımızı daha da canlandırmaya ve hem Irak, hem de Ortadoğu konusunda Türkiye'nin tarihten gelen tecrübesinden faydalanmaya hazırız. Türkiye'yi daha çok dinlemek ve işbirliği yapmak istiyoruz." İlker Paşa'nın açıklamaları bu açıdan da önem taşıyor. Türkiye'yi daha çok dinlemeye hazır ABD'ye, açık ve net mesajlar veriyor. Bu mesajların ne kadar alındığını ve gereklerinin nasıl yapılacağını yakında göreceğiz. Geçtiğimiz Salı günkü olağan basın toplantısı sırasında, dışişleri sözcü vekili Tom Casey'e şöyle sordum: "Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Başbuğ ABD'nin Irak politikalarını eleştirdi ve PKK konusunda sözverdiği ileri adımları atmadığını belirtti. Siz bu açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz:" ABD dışişileri sözcü vekili Casey açıklamaları henüz görmediğini belirterek şu ön değerlendirmeyi yaptı: "PKK sorununun Türkiye için ne kadar önemli olduğunu anlıyoruz. Ayrıca elbette ki bu konu bizim için de önemlidir. Bu çok ciddi sorunu çözmek için Iraklılar ve Türkler ile çok yakın ve işbirliği içerisinde çalışıyoruz. PKK, ABD tarafından 'terör örgütü' olarak ilan edilmiştir. Kuzey Irak'da veya başka bir yerde faaliyet göstermemesini sağlamak hedefindeyiz. Bunun için Türk hükümeti ve Irak hükümeti ile yakın işbirliği içindeyiz. Sizi temin ederim ki bu çok ciddi sorunu çözmek için hem Iraklılar ile, hem Türkler ile çok yakın bir işbirliği yapıyoruz.. Ayrıca bu konunun Türk halkı için çok duygusal olduğunun ve insanların bu konuda hayal kırıklığına uğradıklarının da farkındayız." Sözcünün vekilinin bu açıklamalarının ve ABD'li yetkililerin her vesile ile dile getirdikleri "yakında ileri adımları göreceksiniz" ketum vurgularının ne anlama geldiğini yakında daha iyi anlayacağız. Ama şunu tekrarlamakta fayda var: Hem Ortadoğu'daki barış ve istikrarın yeniden tesisinde, hem de ABD'nin Irak'taki çıkmazlarının aşılmasında, Türk-Amerikan stratejik işbirliğine her zamandan daha çok ihtiyaç var. Bu hayati müttefikliğin önündeki en önemli engel, Kuzey Irak'taki PKK varlığının hâlâ bitirilmemiş olmasıdır. Bakalım Bush yönetimi ve 2008'de başkanlık seçimlerine çok asılan Demokratlar bu önemli engelin aşılması için acilen ne yapacaklar? Bekleyelim, görelim.