Başbakan Erdoğan geçen hafta sonu ABD'ye geldi. Cumartesi ve Pazar günleri New York ve Washington'da çeşitli temaslarda bulundu. Türk toplumu temsilcilerine konuştu. New York'ta onuruna verilen -Amerikalı ve Türk- seçkin konukların katıldığı iftara iştirak etti. Pazar günü Washington'da Amerikan medyasına mülakatlar verdi. Ayrıca ABD'nin en önde gelen üniversitelerinden biri olan Gerogetown'da çok kalabalık bir dinleyici topluluğuna, "Global Barış İçin Türkiye'nin Mesajı" başlıklı bir konferans verdi ve iftara katıldı. Geçtiğimiz Pazartesi günü öğleden önce Beyaz Saray'da Başkan Bush ile biraraya geldi. Hafta sonu dahil bu 3 günlük kısa ziyaret, "ABD ile yeni bir dönemi başlatan gezi" olarak tarihe geçecek. Oval Ofis'te 1 saat olarak planlandığı halde, Başkan Bush tarafında 45 dakika uzatılan bu 2 saate yakın görüşme, "Türk-Amerikan ilişkilerinin ne kadar stratejik ve önemli" olduğunun en açık göstergesidir. Başkan Bush'un, görüşmeyi değerlendirmeyle ilgili kullandığı sözler, ve "mükemmel görüşme" ifadesinin, nezaketin çok ötesinde derin anlamı bulunduğunu, Türk-Amerikan ilişkilerinin seyrini "doğru" takip edenler gayet iyi bilirler. Felaket tellallarına ve daha yapılmamış ziyareti baştan "boş" olarak sunan-görenlere (!) ve değerlendirenlere söylenecek şudur: Türk-Amerikan ilişkileri, Ortak Vizyon Belgesi'nde belirlenmiş çerçeve içinde, verimli bir işbirliği ile, ortak menfaatler temelinde gelişmesini, hem de artan bir ivme ile sürdürüyor. PKK ile mücadelede somut adımlar Bu ziyaretin en baş gündem maddesinin, "PKK ile mücadele olduğunu" daha önce yazmıştık. Görüşmeye katılan ABD Büyükelçisi Ross Wilson, PKK ile mücadele ve terör konusunun, görüşmenin temelini teşkil ettiğini açıkça belirtti. Geçtiğimiz Salı sabahı Türkiye'ye hareketinden önce Türk gazetecilerle yaptığı değerlendirme toplantısında kendisine, "PKK ile mücadelede hangi ileri adımların atılmasında mutabık kalındığını" sordum. Wilson, "Konunun detaylı olarak görüşüldüğünü; iki liderin, özel temsilciler Ralston ile Edip Başer'in ve Iraklı bakanın çabalarını desteklemede ve atılması gereken adımları uygulamaya sokmada 'tam mutabık' kaldıklarını" söyledi. Ayrıca "atılacak bu adımların, etkili ve görünür tedbirler olacağını" vurgulamakla yetindi. Bush-Erdoğan görüşmesinde, PKK ile etkili ortak mücadelenin en önemli somut adımları olarak ortaya çıkan mutabakat şöyle özetlenebilir: a) Irak'ta ofis açmasının ve faaliyetinin engellenmesi; b) PKK'nın ABD kaynaklı silahları temininin önlenmesi, c) Irak'tan Türkiye'ye yönelik terör tehditinin ortadan kaldırılması konularında "kararlılık"! Güvenli ortamda tam iş birliği Beyaz Saray'daki bu önemli zirvede "PKK ve terörle mücadele kararlılığı" yanında, "küresel barışın temini için ortaklaşa hareket etme kararı" da çıktı. İki lider, örtüşen menfaatler doğrultusunda tam bir işbirliği anlayışını ilişkilerin seyrine hakim kıldılar. Görüşmeye katılanlardan Washington Büyükelçimiz Nabi Şensoy, Türk-Amerikan ilişkileri konusunda çok tecrübeli bir isim. Rahmetli Özal'ın en yakınında yıllarca çalıştı, Özal'ın ABD temaslarında bulunmuş bir büyükelçi. Kendisiyle yaptığımız sohbette, "Türk-Amerikan ilişkilerinde muhteva kadar, atmosferin de çok önemli olduğunu" vurguladı. Erdoğan-Bush zirvesinde, "bu atmosfer faktörünün tam anlamıyla oluştuğunu" söyleyen Şensoy, "Türk-Amerikan ilişkileri bu güvenli ortamda, bu candan ve samimi atmosferde gelişmesini sürdürmek için yeni bir ivme kazanmıştır. Türkiye, ABD nezdinde sözüne ve hareketlerine çok daha değer verilir bir konuma yükselmiştir." dedi. Büyükelçi Şensoy'un bu değerlendirmesine aynen katılıyoruz. Türkiye, Başbakan Erdoğan'ın devreye soktuğu "aktif dış politika" uygulamaları ile, bölgesinde ve globalleşmede, hem ağırlığını, hem de itibarını artırmıştır. Uluslarası ilişkilerde ve barış için, stratejik konumuna uygun aktif bir oyuncu haline gelmiştir. ABD nezdinde "dinlenme katsayısı" yükselmiştir. Başkan Bush'un görüşme sırasında Erdoğan'a, İran ve Suriye'yi ikna çabaları ve temasları için teşekkür etmesi, Erdoğan'ın Sudan'daki trajediye yönelik aktif katkı ve gayretlerinden övgüyle bahsetmesi, Türkiye'nin yeni konumunun en net göstergesidir. Felaket tellallarının ve Türk-Amerikan ilişkilerini üçüncü ülke ipoteğine sokma gayretlilerinin, Türkiye'nin İran ve Suriye diyaloglarını istismar ve maksatlı propagandalarına da en anlamlı cevaptır. Zaten ABD Dışişleri sözcüsü Tom Casey'in de önceki gün belirttiği "Türkiye ile ilişkilerimiz mükemmel!" nitelemesi, Türk-Amerikan ilişkilerinin gelişmesinin nasıl bir işbirliği içinde ve nasıl bir güvenli atmosferde gelişeceğinin sinyallerini vermektedir. Türkiye, Erdoğan-Bush görüşmesinin "somut" sonuçlarını almaya başlayacaktır. Bu görüşme, vaad yerine icraatın Türk-Amerikan işbirliğine daha büyük ivme kazandırdığı çok faydalı bir ziyaret olarak tarihe geçecektir. Bekleyelim, görelim...