Gazeteci Güler Kömürcü, konuşmasına başlarken çok heyecanlıydı. Kolay değil tabii... 70 milyar dolarlık, yani 98 katrilyon liralık batık paraları geri almak için kampanyasını başlatıyordu. Gerçi kampanyanın ilk startı Washington'da veriliyordu, ama eminim sizler bile, heyecan duymaya başlamışsınızdır. Kişi başına düşecek 1000 dolar, yani yaklaşık bir buçuk milyar TL az mı? Hele milletçe meteliğe kurşun attığımız, doğalgaz, kredi kartları geri ödemeleri falan derken, gırtlağımıza kadar borca battığımız şu günlerde, hepimize nefes aldıracak bir meblağ idi söz konusu olan... Yolsuzluk kitabının tanıtımı Neyse kafaları fazla karıştırmadan ve hepimize biner dolar düşecek(!) kampanyaya geçmeden önce, kısa bir giriş yapalım. HaberTürk TV ve Medya portalının Washington temsilcisi olan gazeteci yazar Güler Kömürcü, BUZA YAZILANLAR-YOLSUZLUKLARIN ÇETELESİ isimli kitabının tanıtımı için düzenlenmiş toplantıda konuşuyordu. Geçtiğimiz Çarşamba günü, Türk-Amerikan Öğrenci Derneği DC şubesi ile ARI Hareketi Vakfı ortaklaşa bu toplantıyı düzenlemişlerdi. George Washington Üniversitesi'ndeki bu kitap tanıtım paneline, buradaki Türk öğrencilerden ve Washington'daki ünlü simalardan oluşan geniş ve ilginç bir katılım vardı. En ön sıranın bir ucunda eski MİT daire başkanlarından Mehmet Eymür, öteki ucunda ise CIA'ya yakınlığı ile bilinen Özbek asıllı Ruzi Nazar, aradaki uzun mesafeye rağmen ilginç bir ikili oluşturuyorlardı. Washington Büyükelçiliği Basın Müşaviri Bülent Erdemgil, Washington'da Irak Türkmen Cephesi Temsilciliği'ni faaliyete geçirmeye çalışan Orhan Ketene, Arı Hareketi Vakfı Washington Başkanı Ali Günertem, CSIS isimli düşünce kuruluşundan Bülent Alirıza ile yardımcısı Seda Çiftçi, Güler Kömürcü'yü yalnız bırakmayanlardandılar. Güler hanım konuşmasını kısa tuttu. - 'Şimdi sizlere çok önem verdiğim ve birlikte yürütmek istediğim "Gelin paralarımızı geri alalım" kampanyasını duyuruyor ve bu konuda fikirlerinizi benimle paylaşmaya çağırıyorum' dedi. Salonda nefesler tutulmuştu. Kimseden çıt çıkmıyordu. Kömürcü buna oldukça şaşırdı. Sorusunu tekrarladı: "Yani siz, sizden çalınan bu 70 milyar doları geri istemiyor musunuz?" Sessizlik sürüyordu. Güler hanım tanıdığı bir kız öğrenci arkadaşına, "bari sen bir şeyler söyle. Hepiniz susuyorsunuz. Doğrusu çok şaşırdım." dedi. Öğrenci arkadaş lafına başlamadan, her zamanki aceleciliğimle hemen atıldım. -Güler hanım, peki bu paralar nerede? Batık paraların, yani 70 milyar doların yerini mi biliyorsunuz? Salonda kahkahalar patladı. Şaka değil, Türkiye'de hortumlanan 70 milyar doların geri alınmasından sözediliyor ve bu maksatla başlatılacak kampanyanın ilk duyurusu yapılıyordu. Aman bu sefer ışıkları söndürmeyin Gerçi Güler Kömürcü, 'batık paraların izi belli' falan diyordu. Fakat Türk devleti- mahkemeleri, yaş kuru demeden şüphelenilenlerin üzerine buldozer gibi gidip, tüm mal varlıklarına el koymasına rağmen bu 70 milyar doları henüz bulamamıştı. Ayrıca zaten yolsuzluk yazılarının bile buza yazıldığı bir ükede, buhar olup giden milyarlarca doları değil geri almak, 1 centine bile ulaşmak neredeyse imkansızdı. Ama olsun, kampanyaya başlamakta ve paraları geri istemekte ne mahzur vardı ki? Tanışma ve karşılıklı görüşlerin bildirimi sırasında, buhar olup giden paraların iziyle alakalı tatminkar cevap alamadım. Ancak bu sefer başka bir öneride bulundum: -Güler hanım! Aman kampanyayı bu sefer Susurluk tepkisine, yani 'aydınlık Türkiye için ışıklarınızı söndürün'e falan ne olur döndürmeyin, dedim. Zira vatandaş ışıkları söndürüp ortalık karardıkça, hortumcular daha iyi iş yapıyor. Yenilerini uçuruyorlar. Şimdi Dünya Bankası ve IMF'den gelecek zor durumdaki bankaları ıslah etmeye yönelik 4 milyar dolar da bu arada bu kampanyanın karartısında buhar olup uçmasın! Gerçi sevgili Güler bu katkımın kampanyasını sulandırabileceği endişesini izhar etti ama, olsun ben söylemiş bulundum. Ayrıca salondaki herkes bu fikrimi pek beğendi. Bilmem, haksız mıyım?.. Ne dersiniz?