Irak'ta durum vahim

A -
A +

Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Gül, Türkiye'nin birinci önceliğinin "IRAK " olduğunu açıkladılar. Bu, çok yerinde bir durum tesbiti! Zira Irak'ta, çok vahim gelişmeler yaşanıyor. Başkan Bush'un yeni Irak planı, ABD KONGRESİ'nde destek görmedi. İlave asker göndermeye şiddetle karşı çıkan KONGRE'deki çoğunluktaki Demokratlar'a, Bush'un partisi Cumhuriyetçiler'den de katılmalar oldu. Bu konuda hazırlanan yasa tasarısına, ABD'nin önde gelen Cumhuriyetçi Parti'den senatörler de destek veriyorlar. Demokratların önderliğinde hazırlanan, ancak 2 önemli Cumhuriyetçi senatör tarafından da desteklenen tasarı, "Irak'a ek asker gönderilmesinin ulusal çıkarlara uymadığını ve Irak sorununun siyasi yönden çözülmesi gerektiğini" savunuyor. Doğrudur! Tasarı, bağlayıcılık niteliği taşımıyor. Ayrıca Beyaz Saray sözcüsü, tasarının kanunlaşsa bile, Bush'un yeni Irak planını engellemeyeceğini açıkladı. Ancak tasarının Senato'da Kabul edilmesi durumunda, Başkan Bush çok ağır yara alacak. Kamuoyunu karşısına alan bir başkan durumuna düşecek. Ayrıca bu durum, Irak'taki politika değişikliklerinin uygulanmasını çok zayıflatacak. Öte yandan Başkan Bush, Irak Başbakanı Nuri El Maliki'nin desteğini de kaybediyor. Maliki, yeni planda hedeflenen Sadr yönetimindeki Şii milislerin slilahsızlandırılmasına karşı çıkıyor. Halbuki Bush'un planının başarıya ulaşması için, Maliki'nin desteği (ve Şiilerden aldığı desteğin sürmesi) çok çok önemli. Zaten New York Times gazetesi, de buna işaret ediyor. "Başkan Bush'un açıkladığı yeni Irak stratejisinin başarısının, Irak başbakanı Nuri el Maliki'nin bu stratejiye vereceği desteğe bağlı olduğunu" belirtiyor. Gazete ayrıca, Maliki'nin Bush yönetiminden bağımsız ve tehlikeli bir politika izlediğini öne sürüyor. Nitekim el Maliki, İtalyan Corriere gazetesine verdiği demeçte, "Başkan Bush hiç bugünkü kadar zayıf duruma düşmemişti. Bana gore Bağdat'ta biz değil de, Washington'da onlar tükeniyor!" diyor. Türkiye seyirci kalamaz Öte yandan Irak başbakanı Nuri El Maliki, İngiliz Times gazetesine verdiği demeçte de, "Amerikan ordusunun 6 aya kadar Irak'taki askerlerinin sayısını önemli ölçüde azaltabileceğini" söylüyor. Bu, çok önemli bir gelişme! Gerçekten yıl içinde Irak'taki Amerikan askerlerinin sayısı artmaz ve hatta geri çekilmelerle azalırsa, Irak'ın bütünlüğü korunabilecek mi? Giderek tırmanan şiddetin bir etnik ve mezhep kökenli iç savaşa dönüşmesi nasıl önlenecek? Irak'ta düzen ve istikrar nasıl sağlanacak? Irak'ın parçalanması nasıl durdurulacak? Bütün bu vahim gelişmeler, Türkiye'nin daha dikkatli ve teyakkuz halinde olmasını gerekli kılıyor. Şimdi, aktif dış politika uygulama zamanı. Türkiye, ABD ile çatışarak değil, stratejik müttefik olarak Irak konusuna daha fazla müdahil olmalı. Ancak, Türk-Amerikan işbirliğinin önünde çok ciddi engeller var. Kuzey Irak'taki PKK yapılanmasının etkisizleştirilmesi, hâlâ sağlanamadı. Kerkük'teki provokasyonlar ve Kürt nüfus yerleştirme çalışmaları, hızla sürüyor. Bu durumda referandumun tehir edilmemesi, daha da vahim gelişmelere sebep olacak. Bütün bu hususlar, sadece Irak'ın bütünlüğünün korunmasını değil, Türkiye ve ABD arasında daha etkili bir iş birliğini de engelliyor. ABD, PKK konusunda Türkiye'yi tatmin edecek adımları atmadan, Irak'taki Türkmen varlığı ve Kerkük üzerinde oynanan oyunları durdurmadan, -bölgede istikrari sağlayacak tek ülke- Türkiye ile işbirliğini nasıl artırabilir? Türk-Amerikan stratejik ortaklığı yara almaktan nasıl korunabilir? Bundan dolayı Şubat'ın ilk yarısında önce Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün ve ardından da Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın Washington ziyaretleri, çok büyük önem kazanıyor. ABD tarafı bu ziyaretler sırasında, ya Türkiye'yi tatmin edecek somut adımların atılacağını gösterecek; ya da atamadığı adımların Türkiye'yi oyalamaktan başka bir sonuç vermediği iddialarının doğruluğunu teyid edecek. Türkiye'yi tatmin edecek Irak adımlarının atılmaması, Türk-Amerikan ilişkilerine, muhtemel bir sözde soykırım tasarısının ABD KONGRESİ'nde kabul edilmesinden çok daha fazla "zarar" verecektir! Umarız; şu sıralar başı dertte olan Bush yönetimi bu açık tehlikenin farkındadır. Dileriz; Türkiye'nin, ABD ile beraber daha aktif olmasının bölgeye getireceği barış ve huzurun idrakinde olarak, Türk-Amerikan ilişkilerini yara almaktan koruyacak adımlar artık atılmaya başlanır!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.