Irak'taki tabiî müttefiklerimiz

A -
A +

Irak'a asker gönderme konusunda hazırlıklar sürüyor. Risk analizleri yapılıyor. Direnişlerin arttığı, işgalci ABD'nin istikrar ve güvenliği sağlamakta zorlandığı bir Irak'ta halkın öfkesi de giderek yükseliyor. Halkın bu öfke ve tepkilerinin yanında, Kuzey Irak'ın hâlâ PKK-KADEK militanlarından arındırılmamış olması da, muhtemelen Irak'ta görev yapacak Türk Askeri'ne karşı büyük bir tehdit oluşturuyor. Ancak bütün bu risklerine rağmen, Türkiye'ye büyük avantaj sağlayan hususlar da bulunuyor. Yüzlerce yıl Osmanlı idaresinde huzur ve adalet altında yaşamış Irak halkı ile Türkler arasında, coğrafi komşuluğun ötesinde derin tarihi ve kültürel bağlar var. Aynı dinin mensupları olarak, benzer kültür ve değerlerle yaşıyoruz. Öte yandan Irak'taki sünni Araplar ile Kürt varlığı, Türkiye'nin adeta tabii müttefikleri konumunda. Zaten bu kargaşa ve savaş sonrası işgal ortamında bile sayıları her geçen gün hızla artan Türk müteşebbislerinin, esnafının ticari faaliyetleri var. Bunlardan dolayı Irak halkının, orada görev yapacak istikrar gücü içindeki askerlerimize daha bir sempati ile bakması ve yakınlık duyması pek mümkün. Ancak Türkiye'nin daha şimdiden çok geniş bir tanıtım kampanyasına girişmesi ve birçok jestler yapması lazım. ğ İngiliz fitnesini söndürmek Birinci Dünya Savaşı sırasında İngilizler'in fitnesi ve Lawrence'in dağıttığı altınlarla, Arap halkı ve Türkler arasındaki dostluk büyük yara aldı. Başta Cemal Paşa olmak üzere o zamanlar oralarda görev yapan İttihadçı yöneticilerin ahlaksızlıkları, halka zulümleri de İngiliz casuslarının işlerini kolaylaştırdı. Yüzyıllardır Osmanlı'ya sadık kalmış ve kardeşce yaşamış yöre halkları ile Türkler arasında büyük soğukluk ve güvensizlikler oluştu. Ayrıca yıllardır Türkiye'nin Arap ülkelerine yönelik dış politikaları da hep "mesafeli" ve çok "resmi" kaldı. Bütün bunlar Türk halkı ile Arap kardeşlerinin arasındaki uçurumları daha bir derinleştirdi. Öte yandan yöredeki Kürt varlığı ile de Türkiye arasında son 70 senede soğukluk yaşanmaya başladı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün de yerinde tesbitiyle, "Çanakkale'de ve İstiklal Savaşı sırasında düşmanla omuz omuza birlikte savaştığımız Kürt kardeşlerimizle aramızda uçurumlar" oluştu. PKK terörünün acımasız katliamları, terörle mücadelede onbinlerce şehid verilmesi de nefret ve düşmanlıkları körükledi. Şimdilerde artık yeni bir anlayışa ve hoşgörülü yeni açılımlara büyük ihtiyaç var. Eve dönüş yasası, bu anlamda atılan önemli bir adım oldu. Bu tip uygulamaların sürmesi lazım. Ayrıca resmi politika ve temasların yanında, sivil diyalogların artırılması gerekli. Hem Kürt hem Arap kardeşlerimizi kazanacak, aramızdaki dostluk ve kardeşlik bağlarını güçlendirecek çalışmalar yapmalıyız. ğ İyi niyet elçileri atamak Mesela bölgeye özel konumda temsilciler atayarak sivil yaklaşım ve diyalogları başlatmalıyız. ABD'nin dış politikalarının uygulanmasında böyle özel temsilciler ve gönüllü kuruluşların yaptıkları faaliyetler büyük önem taşıyor. Bu sebeple Türkiye de Irak'a, resmi büyükelçisinin dışında, böyle özel bir arabulucu-temsilciyi hemen atamalıdır. Mesela Korkut Özal ve Kamran İnan gibi, hem Irak'ta hem de Türkiye'de büyük saygı duyulan insanlara özel görevler vermeliyiz. Bu özel görevli koordinatörlerimiz ve iyi niyet elçilerimiz, Irak'taki Kürt ve Arap halkları ileri gelenleriyle, dini temsilcilerle, sivil toplum yetkilileri ile temaslar yapmalılar. Gerektiğinde ortak heyet ve komisyonlar oluşturmalılar. İhtilafları giderici, kaynaşmayı sağlayıcı politika ve uygulamalar konusunda yön gösterici çalışmalar yapmalılar. Buna ilaveten ayrıca Süleyman Demirel gibi birikimli bir devlet büyüğünü de, İsrail-Filistin meselesine özel temsilci yapmak, Türkiye'nin Arap kardeşleriyle ilişkilerinde büyük katkıları da beraberinde getirecektir. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bu iyi niyet temsilciliği özel misyonuna derhal sahip çıkmalı, böylesine hayırlı bir çalışmanın verimli sonuçlar getirmesi için her imkanı seferber etmelidir. Fitne ve düşmanlıkları izale etmeden, birbirini anlayıp dinlemeye çalışmadan, halktan halka diyalog kanallarını çalıştırmadan atılacak her adım, uygulanacak her politika, eksik kalacaktır. Huzur ve istikrara, barış ve güvenliğe ulaşılması zor olacaktır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.