Yaşayan dünyalılar olarak 2000'lere çok kötü girdik. Çağımızın sanki en yükselen değeri, insanlığı ve gezegenimizi yoketmek! World Watch Institute adlı düşünce kuruluşunun, "2001 yılının en hayati alametleri" başlıklı araştırmasının sonuçları, çok iç karartıcı. Zira hem kendimizi hem de gezegenimizi yiyip bitiriyoruz. Hafta içinde bir basın toplantısı ile, 10 yıldır periyodik olarak sürdürülen araştırmanın, 2001 sonuçları açıklandı. Buna göre maalesef, geleceğimizi belirleyecek gelişmeler, her geçen gün daha da kötüleşiyor! Enstitü bu duruma, 'yiyerek ve içerek kendimizi ve dünyamızı mahvetme sendormu' adını takmış. Çok yerinde bir tesbit ve tanımlama. Zira; daha fazla et yiyerek, daha fazla sigara ve kahve içerek, bol bol hap yutarak yaşıyoruz. Üstelik hızla, şiş-man-lı-yo-ruz! Geçmişe nisbetle bugün, rekorlar kırarcasına tü-ke-ti-yo-ruz! Yani resmen, hapı yutmuşuz! Mahveden hayat stili Araştırmanın yöneticisi ve proje sorumlusu Michael Renner bu duruma, dengesiz beslenme ve yanlış hayat tarzımızın yolaçtığını belirterek, şu acı gerçeği ortaya koyuyor: "Araştırma bulgularına göre, özellikle gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki yanlış tüketim tercihleri, hem insan sağlığını, hem de çevremizi ve gezegenimizi adeta yokediyor." Renner'in vurguladığı bir başka gerçek de şu: "Üstelik bu olumsuz gelişme, milyarlarca insanın açlık sınırında yaşadığı ve giderek daha fakirleştiği bir süreçte ortaya çıkıyor!. Et ve kahve tüketimi yükselirken insanlar şişmanlıyor. İşin garibi, dünyadaki sigara içenlerin yarısından fazlası, gelişmekte olan ülkelerde bulunuyor." Araştırma, 2001 yılındaki yükselen 50 ana değeri, daha doğrusu geleceğimizi karartan bulguları geniş biçimde ortaya koymuş. Bunaltan unsurlar Bu kendi kendimizi mahvettiren ve dünyamızı giderek yaşanmaz hale getiren bulgulardan bazıları şöyle: ¥ Dünya nüfusunun altıda biri olan 1 milyar insan fazla kilolu! Bu nisbet tarihin kaydettiği en yüksek oran. ABD'de ise yetişkin nüfusun yüzde 61'i fazla kilolu. Bunların da yüzde 27'si aşırı şişman ve hasta! ¥ Dünya Sağlık Teşkilatı (WTO) bu durumu, 'günümüzün en ihmal edilen konusu, halk sağlığı' sloganı ile özetliyor. WTO şişmanlığın doğurduğu çarpıntı, kalb rahatsızlıkları, kanser ve şeker hastalıklarının, özellikle gelişmiş ülkelerde insan sağlığını, enfeksiyon hastalıklarından daha fazla tehdit ettiğini belirtiyor. ¥ Dünyadaki 1 milyardan fazla insana, temiz ve güvenli içme suyundan mahrum yaşarken, her yıl susuzluk ve pis suyun sebep olduğu hastalıklardan 3 milyon 400 bin insan ölüyor! ¥ Gelişmekte olan ülkelerde sigara içen kişi sayısı yüzde 80 artmış durumda. Dünya kahve üretimi yüzde 10 artarak 7.1 milyon tona ulaşmış. Her 4 fincan kahveden 3'ü, sanayileşmiş ülkelerde (kişi başına yılda 300 fincan) tüketiliyor. Kahve bitkilerinin daha iyi güneş alması için ormanlar tahrip ediliyor. ¥ Keyif veren kahve, kakao, şarap ve tütün gibi lüks tüketim malllarına harcanan milyarlarca dolarlar, bir dilim ekmeğin vereceği besin değerinde bile değil! ¥ İşin en ilginç ve vahim tarafı, dünyada en çok kalb hastalıkları, yüksek tansiyon ve hazımsızlık için ilaç üretilmesi. İlaç firmaları, gelişmiş ülkelerde bu yönde üretim yapmakta ve pazarlamaya, araştırma-geliştirmeden bir misli fazla kaynak harcamaktalar. Fenerbahçe'den, spordan ve şampiyonluk kutlamalarından vakit bulup da içini karartmak isteyenlere, sevinçlerine turp suyu sıkılmasından korkmayanlara, teessüf ve endişeyle duyurulur. Sonsöz: Binmişiz bir çok kötü alametlere, gidiyoruz kıyamete! Haydi hayırlısı...