Kıbrıs ve Powell ile Sabancı'nın penceresi

A -
A +

ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell, Pazartesi akşamı Türkiye'ye geliyor. 24 saat sürecek ziyaret sırasında, Salı günü kapsamlı görüşmelerle geçecek. Powell henüz Türkiye'ye ulaşmadı, ama, Kıbrıs için bastırmaya gelmesinden tutun, Irak'ta ortak harekata kadar her konuda ahkamlar kesildi. Spekülasyonların bini, bipara. Ortalık toz duman. Ayrıca her zaman olduğu gibi, Kıbrıs konusunda da sanki birbirimizi 'hainlikle' itham edecek hale geldik. Acayip bir durum. Her şeye karşıyız Zaten görüş bildirmek yerine, birilerini suçlamayı iş edinmiş bir toplumuz. Meseleleri enine boyuna düşünmek ve tartışmak yerine, her şeyi baştan reddetmeye ve hayır demeye alışmışız. Ayrıca açıklamaların muhtevasına bakmak ve anlamak yerine, lafları eğmekte, bükmekte ve olmayacak taraflara çekmekte ustalaşmışız. Bütün enerjimizi birbirimizi karalamakta harcıyor; havanda su dövmekten zevk alıyoruz. Böyle olunca, bu durum belki bir noktada 'normal' sayılabilir. Ama bu avare kasnak yaklaşımı ile, meseleleri çözmeyi bizzat kendimiz, giderek imkansız hale getiriyoruz. Zira bilgi sahibi olunmadan, fikir sahibi olunur mu? Doğru bilgiye ulaşmadan, doğru karar vermek mümkün mü? İşte son günlerdeki Kıbrıs tartışmaları ve Powell'ın ziyareti ile ilgili spekülasyonlar, hep bu boşa kürek çekmeye alışmışlığın tabii sonuçları.. Halbuki konuları böylesine kısır döngülerden kurtarıp, yapıcı ve üretken çizgiye çekebilsek fena mı olur? Powell'ın tarzı ve Beyaz Saray'daki tartışmalar ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell hafta başında CNN televizyonunda, Larry King'in sorularını cevapladı. Powell, Larry King'in, "Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı ile Dışişleri Bakanı'nın, sürekli çatıştığı söylenir. Siz de kabine toplantılarında, Ulusal Güvenlik Başdanışmanı Rice ile hep kavga mı ediyorsunuz?" şeklindeki sorusuna şu karşılığı verdi: -"Hayır, Dr. Rice ile bir çatışmam yok! Ama Dışişleri, Savunma Bakanlıkları, CIA ve Ulusal Güvenlik Danışmanlığı arasında sürekli bir gerginlik ve hassasiyet vardır. Her birimiz toplantılarda konunun farklı taraflarını ve değişik yanlarını ortaya koyarız. Ulusal Güvenlik Başdanışmanının görevi bu farklılıkları ve değişik perspektifleri bir potada en iyi biçimde toplayıp uzlaştırmak ve en iyi seçeneği oluşturmaktır. Yani yapıcı bir hassasiyet sözkonusu. Yıkıcılık asla değil. Sonunda Başkan'a en uygun seçeneği götümek onun görevidir." İşadamı Sakıp Sabancı da, TÜSİAD başkanının açıklamaları ve Kıbrıs tartışmaları ile ilgili olarak gazetecilerin sorularını cevaplarken şöyle konuşmuş: -"Konuya biz işadamları başka pencereden bakarız. Bunu askeri yetkililere ve komutanlara sorarsanız, onlar apayrı bir pencereden değerlendirirler. Bürokrat ve siyasetteki insanlara bakarsak, onların da ayrı hesapları vardır. Kıbrıs işini konuşurken, politikacıların bazı hesaplarının olması da normaldir. Ama bütün kesimlerin akıllı düşündüklerini masaya koyalım. Yalnız bizim pencereden reçete yazmayalım. Askerlerim, politikacılarım ne diyor, beraberce yapalım. Bir konferans yapmalıyız. Kesimler oturmalı, konuşmalı, bir şey bulmalı!" Powell'ın ve Sabancı'nın yaklaşımları, yapıcı ve sinerjik bir tarz. Bu bakış açısı, olaylara doğru pencerelerden bakabilmektir! Sistemli düşünmektir. Doğru bilgilerle, doğru sentezler yapmak; esaslı politikalar üretmektir. Yani, 'vizyon'dur! Düşünerek konuşan üretken insanlara, yapıcı ve uzlaştırıcı karar vericilere, vizyon sahibi liderlere öylesine muhtacız ve ihtiyaç var ki... İnşallah bir gün kavuşuruz!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.