Kıbrıs'ta çözüme doğru

A -
A +

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan'ın, Kıbrıs'ta çözüm için Türk ve Rum liderleri arasında uyum sağlamak amacıyla başlattığı görüşme maratonu bu satırlar yazıldığında, henüz tamamlanmamıştı. İlk gün bitmesi öngörülen müzakerelerin, birkaç raunda sarkması, olumlu bir gelişme midir, yoksa kitlenmeye işaret mi sayılmalı? Öncelikle belirtmeliyiz ki, New York müzakere süreci ile, Kıbrıs'ta çözüme çok yaklaşılmış bulunuyor. Görüşmelerin Annan'ın belirlediği takvimde yapılacak bazı küçük değişikliklerle planlandığı gibi devam edeceği anlaşılıyor. Çok muhtemeldir ki, 1 Mayıs'a, yani Kıbrıslı Rumlar'ın Avrupa Birliği'ne anlaşma olmazsa tek taraflı katılacağı tarihe kadar, Kıbrıs'ta bir çözüm gerçekleşebilecektir. İyimser hava olumlu şartlar Bu iyimserliğimizin birkaç sebebi var. Bir kere Kıbrıs'ta şartlar, hiç bugünkü kadar çözüm için "zorlayıcı" olmamıştı. Ocak ayı sonunda, Beyaz Saray'daki Başbakan Erdoğan-Başkan Bush görüşmesinde sağlanan mutabakat çerçevesinde ABD'nin bütün gücüyle devreye girmesi, çözüm ihtimalini artıran çok önemli bir gelişmedir. Başkan Bush'un Erdoğan ile görüşmesi sırasında ve görüşme sonrasında sarfettiği sözler ile, hem Beyaz Saray, hem de Dışişleri Bakanlığı sözcülerinin Kıbrıs açıklamaları, Rum ve Yunan kesiminde şok tesiri yapmıştı. Zira ABD, "Rumlar'a müzakere masasına gelmeleri ve çözüm için baskı yapacağının" sinyalini vermişti. Bu, ilk defa olmaktaydı. Buna ilaveten Başkan Bush'un, Dışişleri Bakanı Powell'a, müzakere sürecinin başlaması ve devamında "kolaylaştırıcı aktif rol üstlenmesi" talimatı vermesi, çok önemli bir tavır koyuştu. Nitekim Powell, o günden beri çok aktif rol oynuyor. Hem BM Genel Sekreteri ile sürekli görüşmeler yapıyor. Hem de, Türkiye ve Yunanistan Dışişleri Bakanları'yla, etkili bir telefon diplomasisini sürdürüyor. Kıbrıs'ta çözüm Kofi Annan için tek başarı Öte yandan BM Genel Sekreteri Kofi Annan, çözüm için var gücü ile devreye girmiş bulunuyor. Annan bundan önceki müzakere sürecinde, Cumhurbaşkanı Denktaş'ın erken ve hatalı davranışları sebebiyle, Rumlar'a meyleden ve Kıbrıs Türk tarafını suçlayan taraflı bir tutum sergiliyordu. Şimdi aynı Annan, ABD'nin yerinde baskısıyla, daha ortadan ve kolaylaştırıcı bir rolle devrede. Ayrıca, değerli yazarımız İsmail Kapan beyin dünkü yazısında vurguladığı gibi, Kıbrıs'ta çözüm Annan için "başarılı bir referans" olacak. Zira son 10 yılda Birleşmiş Milletler'in Bosna, Kosova, Çeçenistan ve Afrika'daki soykırımlar başta olmak üzere birçok meselede etkisiz kalmasında, Güvenlik Konseyi üyesi 5 büyük ülkenin oyuncağı haline gelmesinde, kendisinin de payı var. Birleşmiş Milletler'in bu kadar itibar kaybetmesinde ve mazlum milletlerin ahlarının yükselmesinde Genel Sekreter'in acizliği de büyük rol oynadı. Dolayısı ile Annan şimdi, 30 yıldır çözüme kavuşturulamamış bir Kıbrıs'ta tarafları hem de kendi adıyla anılan planında anlaştırarak, tarihe geçmek istiyor. Dünya kamuoyu Rumlar'ı tanımaya başladı Çözüm ihtimalini kuvvetlendiren bir başka gelişme de, bugüne kadar hep Türk tarafını suçlayan, anlaşmazlık sebebi gören ABD ve AB ülkeleri başta olmak üzere dünya kamuoyunda, ilk defa Rumlar'a yönelen eleştiri ve baskıların ortaya çıkmasıdır. Zaten bugüne kadar haksız olarak tüm Kıbrıs'a sahiplenmiş ve temsil etmiş Rum Kesimi'nin, artık anlaşma istemeyen taraf olduğu da giderek yaygınlaşıyor. Rumlar'ın telaşı bu yüzden. Dünya kamuoyunun gerçekleri görmeye başlaması, Kıbrıs'ta çözüm ihtimalini artıran ve kuvvetlendiren bir başka önemli gelişmedir. Türk tarafının bu sefer müzakere masasında sözünün daha çok dinlenir olmasında ve meramını daha kolay anlatmaya başmasında, dünya kamuoyundaki Rumlar aleyhine dönen bu havanın da etkisi vardır. Bakalım bu iyimser hava ve ABD'nin etkili baskıları ile kolaylaştırıcı arabuluculuğu, Kıbrıs'ta anlaşma sağlanmasında yeterli olacak mı? Dileriz, olur. Bekleyelim; görelim..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.