Kıbrıs'ta son tango

A -
A +

Kıbrıs'ta referandum için son haftaya girilirken, hem evetçilerin hem de hayırcıların kıran kırana mücadelesi giderek kızışıyor. Bunlara ABD, Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler'in olağanüstü baskısıyla devrede olmasını da eklemek lazım. Aslında Kıbrıs'daki gelişmeleri ve referandum sürecini, en gerçekçi tesbitlerle Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök yaptı. Özkök Paşa meselenin en can alıcı noktasını, "duygularla değil, akılcı yaklaşımla bakmak gerekir" diyerek belirledi. Gerçekten, referanduma sunulan son plan iyi değerlendirilmeden, içinde yer alan hususlar iyi bilinmeden, sadece hamaset yaparak karşı çıkmak, ya da lehinde konuşmak, hiç de uygun değil! İşin aslını iyi bilmek ve neye göre iyi, ya da kötü olduğunu belirtmek gerekiyor. Zaten Özkök Paşa'nın yaptığı da bu. Planın olumlu ve olumsuz taraflarını vurguladıktan sonra, son sözün Kıbrıs halkı tarafından söyleneceğini ifade ediyor. ABD: "Planın alternatifi yok!" Öte yandan bir başka akılcı değerlendirmeyi de ABD'nin Ankara Büyükelçisi Eric Edelman yaptı. Edelman Forum İstanbul 2004 konferansının tanıtım toplantısında özetle şöyle konuşmuş: "Türkiye, Kıbrıs için tüm devlet kurumlarıyla çok iyi çalıştı. Taraflar New York'ta ve Bürgenstock'ta karar aldı. Kıbrıs'ta 24 Nisan'da referandum yapılacağı konusunda ümitliyim. Kıbrıs'ta varılan anlaşmalar çerçevesinde süreç devam ediyor. İki taraftan da 'evet' çıkabileceğini düşünüyorum. Elbette Annan Planı'nı herkesin sevmesi beklenemez. Ancak, alternatifi de yok. İki taraf da 'hayır' derse, her ne kadar AB kendine sorun ithal etmek istemese de sorun AB'nin sorunu olur. Sadece Türk tarafından 'evet' çıkarsa, ABD, AB, tüm uluslararası çevreler Türkiye'nin ve Türk tarafının çözüm için elinden geleni yaptığını bilecek. Bu Türkiye için olumlu sonuçlar getirecek. Biz ABD olarak iki taraftan da 'evet' çıkması için çaba harcıyoruz." ABD ve Powell devrede ABD Dışişleri Sözcüsü Richard Boucher da, Dışişleri Bakanı Powell'ın Kıbrıs konusunda tam devrede olduğunu ve etkili görüşmeler yaptığını açıklarken şöyle konuştu: "ABD, Kıbrıs'ta referandumdan olumlu sonuç alınması için çalışıyor. Dışişleri bakanımız Powell, referanduma destek veren çevrelerle sürekli konuşuyor. Kıbrıs'ta çözüm için uğraşanların tüm ihtiyaçlarının karşılandığından emin olmak istiyoruz. Bu anlaşmayı desteklemek için, elimizden geleni yapacağız. Bunun, ilerlemek için en iyi yol olduğunu düşünüyoruz. Anlaşma, hem Kıbrıslı Türkler hem de Rumlar için çeşitli yararlar getiriyor. Zaten Brüksel'deki bağış konferansında ABD olarak önemli miktarda bağış taahhütümüzü tekrarlıyoruz. ABD ve BM, anlaşmanın uygulanmasını garanti etmek için çaba gösteriyorlar. Bu anlaşmanın, Kıbrıs halkının değerlendirmesi gereken bir fırsat olduğu görüşünü adadaki herkese anlatmak için çalışacağız." Denktaş ne yapıyor Öte yandan KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ise, hem Türkiye'de, hem de Kıbrıs'ta yürüttüğü "HAYIR" kampanyasını hızlandırdı. Yılların eskitemediği lider Rauf Denktaş'ın son asırdaki, -sadece Kıbrısımız'ın değil- bütün Türk Dünyası'nın iftihar ettiği değerli bir şahsiyet ve bir kahraman olduğu muhakkaktır. Ancak sayın Denktaş'ın son takındığı tavır ve Kıbrıs Rum Kesimi lideri Papadopulos ile aynı "hayır" çizgisinde buluşması, son derece ibret vericidir. Halbuki Kıbrıs konusunda ilk defa Rumlar'ı köşeye SIKIŞTIRACAK bir çözüm imkanı ortaya çıkmıştır. Ak Parti Hükümeti'nin kararlı tutumu, ABD'nin Türkiye'ye gelecekte duyacağı büyük ihtiyaç, bugün böyle bir ortamı oluşturmuştur. Zaten ne New York, ne de İsviçre müzakere süreci, MGK'nın ve askerlerimizin bilgisi dışında cereyan etmemiştir. Ayrıca Annan Planı'nda yapılan değişiklikler, sayın Denktaş'ın istediği ve ayrıca MGK'nın belirlediği hususları da kısmen kapsamaktadır. Üstelik referanduma sunulan bu plan, 1960 Londra ve Zurih anlaşmalarından daha ileri bir durumu Kıbrıs Türkleri'ne sağlamaktadır. Dolayısı ile KKTC Cumhurbaşkanı'nın kendisini böylesine bir "hayır" kampanyasına angaje etmesini anlamakta güçlük çekiyoruz. Kıbrıs'ta perde inerken halkın bu referandumda kendisi için en doğru seçimi evet diyerek yapacağını umuyor ve bu tarihi fırsatın kaçırılmamasını diliyoruz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.