Türkiye çok garip bir ülke. Milletçe komplo teorilerine bayılıyor; her hadisenin altında bit yeniği arıyoruz. İnanılmaz şekilde her olayı magazinleştiriyoruz. Her an değişen gündemimiz var. En önemli ve hatta bizi çok yakından ilgilendiren dış olaylar bile gündemimize giremiyor. Türkiye son yıllarda, büyük gelişmelere şahit oldu. Krizlerin yerini, ekonomik ve siyasi istikrar aldı. Cumhuriyet tarihinde benzeri görülmeyen bir yabancı yatırımcı ilgisine muhatabız. Özelleştirmeler bütün hızı ile sürüyor. Borsa 50 binlere erişmek hedefinde. Kalkınma hızımızın yüksekliği ve enflasyonun tek rakamlara inmesinin yanında, artık denk bütçeler yapabiliyoruz. Milli gelirde kişi başına 10 bin dolarlık hedefin, yakın zamanda yakalanabileceği bir refah seviyesine doğru hızla ilerliyoruz. Ama nedense bütün bu olumlu gelişmelerin tadına varamıyoruz. Sanki milletçe ağlanmaya şartlanmışız. Hayatı kendimize dert edinmeye ve karamsarlığa alışmışız. Dışarıdan görüntü Halbuki dışarıdan bambaşka bir Türkiye görülüyor. Büyüyen ekonomisi, dünyanın en çalkantılı bölgesindeki denge konumu, demokrasisi ve çağdaş duruşu ile Türkiye "model" gösterilen bir ülke. Son karikatür krizindeki yapıcı rolü ile Türkiye'nin vazgeçilmezliği bir kere daha tescillendi. Suriye, Filistin ve İran konularında Türkiye, önemli arabuluculuk ve mesaj taşıyıcılığı yapıyor. Türkiye'nin Avrupa Birliği ile ilişkileri, Kıbrıs Rum kesiminin her türlü engellemelerine rağmen, çok olumlu bir çizgide seyrediyor. Türk-Amerikan ilişkileri, tarihin hiçbir döneminde görülmediği şekilde stratejik ortaklık temelinde çok kapsamlı olarak sürüyor. ABD'nin Ankara Büyükelçisi Ross Wilson, 'Türkiye'nin sürdürdüğü reformların bütün dünyada etkisini gösterdiğini' söylüyor. Wilson, 'ABD, Türkiye'deki bu değişim sürecini destekliyor ve başarısını istiyor!' şeklinde konuşuyor. Adana'daki 'Anadolu-ABD Köprüsü' toplantısına katılan ABD Büyükelçisi'nin Türk-Amerikan ilişkilerindeki büyük potansiyel ile ilgili şu değerlendirmesi, sevindirici gerçekleri yansıtıyor: -"Erdoğan Hükümeti tarafından sürdürülen reformlar Türk ekonomisine büyük ivne kazandırdı. Türkiye'nin AB yolunda ilerlemesini de hızlandırdı. Türkiye ile ABD'nin ticaretinde önemli gelişmeler yaşanıyor. İki ülke ticaret hacmi 5 yıl önce 4.5 milyar dolar iken, 2005'te bu rakam 10 milyar dolara yükseldi. Türk ürünleri ve hizmetleri ABD pazarında çok başarılı. ABD gençliği Mavi Jean's marka ürünleri kapışarak alıyor. ABD Savunma Bakanlığı ve Ulusal Uzay Ajansı, bir Türk firmasının ürettiği boyaları kullanıyor. ABD'de çeşitli turizm ve emlak şirketleri Türk ürün ve hizmetlerini tercih ediyorlar. 'Made in Turkey'- Türkiye'de üretilmiştir etiketi, kalitenin simgesi haline geldi. Türkiye ekonımik fırsatlardan faydalanmaya devam ederse, bu potansiyel daha da artar. Bu politikalar, Türkiye'nin AB'ye katılmasına yardım edecek, başarı daha büyük başarılar getirecektir. Bütün bunlara rağmen bugünkü Türk-Amerikan ticaret hacmi yetersizdir. Mevcut ticari ilişkiler ve yatırımlar gerçek potansiyeli yansıtmıyor. Biz Türkiye'deki büyük gelişmeyi görüyoruz. Enflasyon dizginlendi. Döviz kararlı hale geldi. Harcamalar, kontrol altına alındı. Türkiye hızla ilerliyor. Yabancı yatırımlar arttı. ABD'nin en büyük şirketleinden General Elektrik, Garanti Bankası'nın hisselerinden büyük bölümünü aldı ve 1.8 milyar dolarlık yatırım yaptı. Güvenmese bunlar olmazdı. Önümüzdeki 5 yıl içinde ABD şirketlerinin Türkiye'deki yatırımları daha da artacaktır!" ..... ABD Büyükelçisi Ross Wilson'ın Türkiye'deki gelişmelerle ilgili sözleri, ülkemizin dışarıdan ne kadar cazip göründüğünün en açık işaretleri. Karamsarlığımızdan ve her taşın altında bit yeniği arama komploculuğumuzdan biraz vazgeçip gelişmelerden haz almaya başlasak daha iyi olmaz mı?