Yazının başlığında kriz ve kefen kelimeleri var diye, sakın felaket tellallığı yapacağımı zannetmeyin. Yanılırsınız. Bu yazıda olumsuzluk yok. Tersine, krizden nasıl faydalanılacağının ve de krizle nasıl başedileceğinin, ipuçları bile var. Yani anlayacağınız, iyimser ve pozitif enerji veren bir yazı olacak. Zaten karamsarlık hem benim stilim değil; hem de mübarek bayram arefesinde, iç karartmanın ve yangına körükle gitmenin hiçbir anlamı yok. Neyse sadede gelelim. Bayramla başlayalım.. Mübarek Kurban Bayramı'nızı tebrik eder; bütün okuyucularıma, Türk ve İslam dünyasına, insanlığa hayırlar getirmesini dilerim. Cenabı Allah bugünlerimizi aratmasın.. Ekonomik krizden şikayet ediyorduk. Ama krizin çok önemli bir faydası da oldu. Bu bayram hepimiz, herkes evimizdeyiz. Hiç değilse bu bayramı, 'tatil' olarak değil; eş dost ziyaret ederek 'bayram gibi' geçirmek şansına sahip olduk. Ne mutlu bize.. Ne mutlu bayramı, el öperek ve akraba ziyaret ederek idrak edenlere.. Kefen ve ölümü hatırlamak Gelelim kefene ve verdiği pozitif enerjiye.. Washington Büromuzun yakında uygulamaya sokacağı, dünya televizyonlarına haber satma projesiyle alakalı temaslar yapmak üzere, geçenlerde Almanya'ya da uğramıştım. Bir dost meclisinde sevgili Ahmet K. bey, pattadak, "Kefenin var mı?" diye sormaz mı? Şaşırdım ve dondum kaldım. Ahmet bey benim bu halime aldırmadan, gülerek devam etti: -"Biliyorsun, Türkiye'de kriz var. Bundan hepimiz etkilendik. Böylesine zor zamanlarda, insanın başına başka krizler de gelebilir. Kalbi sıkışır, tekler. Allahü teala gecinden versin ama, insanlık hali. Ölüm hak! Ben kendime tedarik ettim. Yoksa, senin de bir kefenin bulunsun. Sana da alalım. Ayrıca ölümü düşünmek, insanı rahatlatıyor. Dayanma gücünü artırıyor. Ölümü hatırlamak ve hazırlanmak bir bakıma insana, muazzam motivasyon bile kazandırıyor." İzahattan oldukça etkilendim. Hiç böyle düşünmemiştim. Sonunda Ahmet beyin tavsiyesi ile, Samsun Sümerbank malı, 9 metrelik beyaz patiskadan kefeni Almanya'da 'helalinden' edindim ve Washington'a büyük bir 'rahatlıkla' döndüm. Rahmetli anneanneciğimin hemen hergün, Kur'an-ı Kerim okurken bohçasından çıkarıp karşısına koyduğu kefenini hatırlayarak, ben de kefenimi getirip yatak odamda komodinin üzerine koydum. Bayağı ferahlamıştım. Yatarken, uyandığımda ayak ucumda bembeyaz kefenimin verdiği rahatlık ve huzurla güne başlıyor; kriz ve krizlere karşı gardımı almanın 'mutluluğunu' yaşıyordum. Bu halim ancak birkaç gün sürdü. Zira bir gün kefenimin ayak ucumdan yok olduğunu farkettim. Hanıma sorunca da, bir güzel azar işittim. -"Efendi, effenndi! 2 çocuğunu kaybetmiş bir insanın, ölümü hatırlaması için kefene sarılması, onu ortalarda süründürmesine lüzum yok. Ben öyle açıkta kefen falan istemem. Kaldırdım, senin için saklıyorum. Hiç endişe etme. Dolapta duruyor; gerektiğinde, kullanılır." dedi. Aspirin ve yataktan kakma adabı Anlayacağınız, krize karşı tedbirli olmak ve motivasyonlu olarak güne başlamak avantajını kaybettim. Ama olsun. 'Amaç ve niyyetler düzgün olursa, çare tükenmez' diye boşuna söylenmemiş. Bu sefer, Aspirin imdadıma yetişti. Büromda günlük haberlerle haşır neşir olurken, Amerika'da yapılmış bir araştırma gözüme ilişti. Araştırmada, 18-70 yaş arasındaki kalb krizleri riskinden ve buna karşı alınabilecek basit tedbirlerden bahsedilmekteydi. Merakla okudum. Aspirin'in faziletini ve yataktan öyle paldır küldür kalkılmaması gerektiğini, bu araştırmadan öğrendim. Efendim, sabahleyin uyandığımızda, önce yattığımız yerde, tatlı tatlı bir gerinmeliymişiz. Sonra yavaşca sağımıza dönüp kalkacak; ama ayaklarımız yere değer vaziyette bir müddet yatakta oturacakmışız. Bu arada ellerimizle daireler çizmek, başımızı sağa sola oynatmak da iyi olurmuş. Bu 1-2 dakikalık yataktan kalkma adabını alışkanlık edinir ve de -eğer doktorumuzun midemize bir sakıncası olmadığını belirtmesi halinde- hergün 1 adet de 'Aspirin' alırsak, kalb krizleriyle karşılaşma riskini yüzde 50 azaltıyormuşuz. Hele ev içinde bile olsa günde yarım saat yürümek alışkanlığını kazanmışsak, gel keyfim, gel.. Artık, 'krizler', sizden korksun! Krizden bunalanlara, ya da kriz korkusu ile yaşayanlara saygıyla duyurulur..