Krize Clinton usulü çözüm

A -
A +

Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş, krizlerin olağanüstü çözüm ve toparlanma fırsatlarını da beraberinde getirdiğini vurguluyor. Doğrudur; musibetten, hayırlı neticeler de doğabilir. Bu açıdan yaklaşıldığında, Cumhuriyet tarihinin en ağır krizi ve zor şartlarında bulunduğumuz şu günlerde, bunu bir toparlanma ve adeta yeniden doğmanın başlangıcı yapabilmenin yollarını aramalıyız. Bunalmış vaziyette, 'birbirimize nasıl battığımızı anlatmanın' bir anlamı ve faydası yok! Yangın yerine dönmüş ülkede, felaketin ne kadar ciddi ve büyük olduğunu her geçen gün yüksek sesle tekrarlamaktan, ne kazanabiliriz ki?.. Bunların yerine, bu durumda bile nice çıkış yolları bulunduğunu düşünerek ve bu arayışa girerek işe başlamak, hem kurtulmanın başlangıcıdır; hem de etrafımıza, pozitif enerji yaymaktır. Türkiye'nin en önemli iki kaynağı müteşebbislik ruhu ve genç nüfusudur. Bu iki kaynağı kurutmaya çalışanlara aldırmadan, potansiyelimizi harekete geçirmeye yönelmenin şimdi tam zamanıdır. Başkan Clinton'ın başarısının sırrı Başkan Clinton 1993 yılının 20 Ocak'ında Oval Ofis'te görevi teslim aldığında, durgun olan ekonomiyi şaha kaldırmak için, 'Amerikan ruhunu' uyandırdı. Amerikan sermayesini, Amerika'nın müteşebbislerini, 'Amerika dışında en uygun ortamlarda üretim yapmaya ve ürettiklerini en ucuz fiyatlarla Amerikan halkına getirmeye' teşvik etti. Global ekonomide Amerikan sermayesini ve müteşebbis gücünü, lokomotif unsur yaptı. Bu yolla hem Amerikan iş çevrelerine global kazanmanın ve ABD dışında vergi kolaylıkları sağlamanın yolunu açtı; hem de Amerikan halkına istediği her malı en ucuza ve bol seçenekli olarak satınalabilme imkanını sundu. Amerikalı müteşebbislerin bütün dünyada ürettikleri en kaliteli mallar, en ucuz fiyatlarla Amerika'ya girdi. Amerika, bütün dünyada üretilen mallar için can atılarak girilmek istenen 'dev bir pazar' oldu. No pain no gain (Nimet külfete bağlı) Türk müteşebbisi de aynı örneği, kendi çapında tekrarlayabilir. İster esnaf, ister KOBİ, isterse büyük işadamı olsun; Balkanlar'dan Orta Asya'ya, Afrika'dan Avrupa'ya ve Okyanus ötelerine gidilebilen her ülkede 'birşeyler yapmaya' çalışmanın şimdi tam zamanı. Amerikalılar, 'No pain, no gain' derler. Yani acı, külfet yoksa; rahmet ve kazanç da yoktur anlayışı ile, risk alırlar. Cesaretle işe asılırlar. Sabırlı ve kararlıdırlar. Türk müteşebbisleri, aynen Amerikalılar gibi, Türkiye dışında da potansiyellerini değerlendirmeye öncelik verebilirler.. Elbette dışarıya açılmanın, binbir zorluğu olacak. Acı ve sıkıntı çekilecek. Ama dışarıda daha standart, daha belirli ve daha belden aşağı vurulmayan şartlar ve ortam var. Böyle bir ortamda emek ve çekilenler hiç de zayi olmayacak demektir. Atılan her adım, kazanç ve birikim olarak hanenize yazılacak, tekrar müteşebbise dönecektir. Kriz ortamında, Türk müteşebbisi de bu Clinton metodundan faydalanmayı denemeli; Türkiye dışında iş yapabilmenin yollarını keşfedebilmelidir. Unutulmasın: No pain, no gain! Nimet, külfete tabidir!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.