Türkiye'nin en pahalı bütçeli filmi olan Kurtlar Vadisi Irak, gösterime girdiği sinemalarda gişe rekorları kırıyor. Film, sadece ülkemizde değil, Avrupa'daki sinemalarda da ilgiyle seyrediliyor. Ben filmi henüz görmedim. Ama hem Türk, hem de Amerikan basınında çıkan kritiklere bakılırsa, öncelikle ülkemiz insanlarının "ayranını kabartan " bir etkisi olduğu anlaşılıyor. Yani, tam "RAMBOYA" duyulan bir ihtiyacı karşılamış gibi görünüyor. Gerçi, Avrupa'daki galasında adeta kahraman gibi karşılanan filmin başrol oyuncusu Necati Şaşmaz, "Türklerin Rambosu" yakıştırmalarını kabul etmemiş. "Rambo, Amerikalılar'ın kahramanı! Ben ise, Türklerin Polatı'yım!" şeklinde duygularını belirtmiş. Ama, "Türkiye'nin de kahramanlara ihtiyacı bulunduğunu ve o kahramanı da bulma yolunda olduğunu" eklemeden de edememiş. Dolayısı ile ister Türklerin Rambosu, isterse Polatı olarak kabul edin, farketmez. Sonuçta filmin yoğun duygusal tepkileri karşıladığı ve büyük bir tatmin verdiği belli oluyor. Duygusal gerginlikle gelişen ilişkiler Öte yandan, Türk-Amerikan ilişkileri son zamanlarda her iki ülkenin medyasında daha ziyade "duygusal" tepki ve değerlendirmelerle yer buluyor. Haber ve yorumlarda hep aşırı duygusallık çok ön planda. İlişkilerin gerçek durumunu gösteren ve duygulardan arındırılmış serinkanlı (sağduyulu) değerlendirmeler yok denecek kadar azalmış durumda. İlginçtir; Türk-Amerikan ilişkileri son dönemde, çok hareketli ve çok kapsamlı bir işbirliği çerçevesinde seyrediyor. Son 50 yılın en verimli işbirliği ortamında, ilişkilerle ilgili olarak sadece duygusal atmosferin hep ön plana çıkması, çok acaip bir durum. Garip bir çelişki. Bir tarafta her iki ülke (asker-sivil) yetkililerinin her kanaldan yürüttükleri artan ivmeli stratejik ilişkiler, diğer yanda her iki ülke medyasında vitrinlere çıkan duygusallıklar.. Türkiye'de Kurtlar Vadisi Irak gibi filmler, ABD'de de 24 ve West Wing gibi halka başka türlü mesajlar veren TV dizileri.. Peki acaba böyle bir ortamda, ilişkiler yara alır mı? Ya da Türk-Amerikan ilişkileri, filmlerden olumsuz etkilenir mi? Biz bu sorulara rahatlıkla "Hayır!" diyoruz. Çünkü bakmayın, yazılan ve çizilenlere. Gösterimdeki film ve TV dizilerine. Bu ortam bile aslında, filmin-dizilerin, ilişkileri "olumsuz" etkilemediğinin bir göstergesi. Stratejik ortaklık değişmez Öte yandan, Türk-Amerikan ilişkilerinde son 2 sene içinde, büyük duygusal gerginliklerin yaşandığı doğrudur. 1 Mart Tezkeresi'nin ABD'de, çuval hadisesinin de Türk tarafında büyük hayal kırıklıklarına ve infiallere yollaçtığı bir gerçektir. Ama bunlar, ilişkilerin sağlam yapısını da, stratejik ortaklığın verimli çerçevesini de değiştirmemiştir. Duygulardan arınıldığında, iki ülkenin ortak menfaatleri doğrultusundaki verimli iş birliğinin çok geniş alanlara yayıldığı rahat farkedilir. Zaten ilişkileri yürüten yetkililerin, duygusal gerginliklerini ya da düşünce farklılıklarını, çalışma ortamına yansıtma lüksleri yoktur. Ne diplomasi, ne de devlet adamlığı sorumluluğu, bu tip subjektif etkenlerin uygulamalara yansımasına izin vermez; vermemelidir de! Ama film diyerek geciştirmek ve kamuoylarının tepkilerini görmezden gelmek de doğru bir davranış biçimi değil. NATO Avrupa Müttefik Kuvvetler Başkomutanı Amerikalı Orgeneral James Jones da bu gerçeği ifade ediyor. Jones Kurtlar Vadisi Irak filmi ile ilgili olarak kendisine sorulan suali şöyle cevaplıyor: "Kamuoyunun ilgisini çeken filmler ve benzeri şeyler, tabii ki genelde düşünceleri şekillendirir. Ama gerçeklerin, kurgulardan ayrılması da gerekir. Önemli olan, kamuoyunun düşüncelerinin gerçek ve doğru olanlara göre oluşmasıdır. Türk-Amerikan ilişkileri gayet mükemmeldir. Her yıl ve hergün daha da iyiye gidiyor. Türk Genelkurmay Başkanı meslekdaşım Orgeneral Hilmi Özkök ile 3 yıldır birlikte çalışıyoruz. Özkök'ün dostluğuna, fikirleri ve akıllı düşüncelerine değer veriyorum. İlişkilerimizin bugünkü durumu da beni mutlu ediyor!" Orgeneral Jones'un bu sözleri, Türk-Amerikan ilişkilerinin sağduyu çizgisinde gelişerek sürdüğünün açık ifadesi. Aynı zamanda da zihinleri ve gönülleri kazanmadan, politikaları sürdürmenin imkansız olduğunun göstergesi. Formül basit: İcraatın başarısı, uygulamaların geniş kabul görmesi, iç ve dış kamuoylarının geniş desteğine bağlı. Dileriz kamuoylarının kabarmış duyguları artık tatmine erer. İlişkilerdeki duygusal gerginlikler de yok olur.