Medyanın şerrinden çocukları korumak

A -
A +

İlginç bir rastlantı. Irak'ta ABD ve koalisyon güçlerinin bir istihabaratı değerlendirerek Zarkavi ve yandaşlarına operasyon düzenlediği saatlerede Washington'da, çok önemli bir toplantı yapılmaktaydı. New America Foundation isimli düşünce kuruluşunun düzenlediği toplantının konusu, "Amerikalı aileler çocuklarını medyanın kötü etkilerinden nasıl korumalılar" idi. Zarkavi, ABD'nin kafasına 25 milyon dolar ödül koyduğu arananlar listesinin en başındaydı.. Önceki akşam yapılan operasyonda 7 yandaşı ile birlikte öldürüldüğü resmen açıklandı. Öyle ki Irak'ta direnişin kırlacağı yorumlarından, petrol fiyatlarının gerilemesine kadar bir büyük sevinç dalgası ABD'deki bütün gazete ve televizyonları anında kapladı. Terörle mücadelede önemli bir kavşağın dönüldüğü başhaber oldu. Öte yandan, terörle mücadele gibi bir başka önemdeki, "çocukları medyanın kötü etkilerinden koruma konusu" ABD'de yıllardır tartışılıyor. Bu konu hem bu Kasım ayında, hem de 2008 yılında yapılacak başkanlık seçimlerinde yine en baş gündem maddesi olmayı sürdürecek görünüyor. Amerikalı aileler ve gençler kuşatma altında Washington'daki "Çocukları medyanın etkisinden nasıl koruruz" toplantısının açış konuşmalarını, Demokrat senatörler Hillary Clinton ile Mary Landrieu yaptılar. Ayrıca ABD'nin RTÜK benzeri kuruluşu FCC'nin üyeleri Michael Copps ile Deborah Taylor Tate de görüşlerini açıkladılar. "Çocukların ve ebeveynlerinin media alışkanlıkları, Medya niye önemli-gençler üzerinde etkileri ve Ebeveyn kontrolunun yolları ve seçenekleri" başlıklı tebliğlerden sonra da tartışmalara geçildi. 3 ayrı panelde, "kanuni düzenlemeler, pazarlama ve teknolojik yaklaşımlar, kablosuz ve elektronik medya dünyasının geleceği" açısından tartışmalar oldu. Amerikalı aileler, çocuklarının özellikle televizyon ve internet tarafından kuşatma altına alındığından, kontrolsuzluktan şikayetçiler. Şiddeti, müstehcenliği (çıplaklık) ve abur cubur yeme alışkanlıklarını teşvik eden reklamları, çocuklar ve gençler için, en baş tehdit unsuru olarak görüyorlar. İlginçtir; çocuklarını, başta televizyon ve internet olmak üzere medyanın kötü etkilerinden korumak için sansür ve kanuni düzenlemelerden ziyade, ebeveynlere kontrol ve seçim hakkı tanıyan metotlara daha sıcak bakıyorlar. Programlara ve neyin seyredileceğine, "biz karar vermeliyiz!" diyorlar. Tabii problem de, bu noktada başlıyor. Zira neredeyse her çocuğun odasında ayrı televizyonu, bilgisayarı, hızlı internet bağlantısı var. Ayrıca cep telefonlarına kablosuz internet bağlantısı ve mesajlaşma da hızla yaygınlaşıyor. Böyle bir ortamda haklı soru şu: Ana-babalar nasıl ve ne kadar kontrol edebilirler? Kontrol ve denetim zorluğu Şu andaki düzenlemeye göre, her film ve program için bir ölçülendirme sistemi var. Harflerden oluşan bu uyarı sistemi, hangi programların çocuklar için uygun olup olmadığını başlangıçta belirtiyor. Hiç yoktan iyidir denilen bu derecelendirme sistemi aslında pek de etkili olamıyor. Zira Amerikan aile yapısında hem ana hem baba çalışıyor. Çocuklar yalnız. Okul sonrasında tek başınalar. Televizyonları ve internetleri, en yakın arkadaşları! V-Chip ve başka teknik düzenlemelerle, program kontrolu sağlansa bile sürprizler her zaman mümkün. Ayrıca, aile programı diye işaretlenmiş yaygın "Roseanne" ve yine ailece seyredilir "Big Love" isimli diziler bile çocuklar ve gençler için kötü örnek tiplemeleriyle dolu. Roseanne dizisinde, ailenin en yakın görüştüğü kişiler homoseksüel ve lezbiyen yetişkinler. Aile içi normal bir dizide sürekli çarpık ilişkili yetişkinler ön planda ve model durumdalar. Big Love dizisi ise, 3 eşli bir erkeğin yan yana çocukları ile "büyük aile" havası içinde normal yaşayışlarını konu ediniyor. Öte yandan internet ve cep telefonlarını kontrol da neredeyse imkansız..Zira hem internet bağlantısını evine sokmayacaksın (!) keseceksin; hem de çocuğuna hiç cep telefonu falan vermeyeceksin. Hadi 10 yaşın altına bu kısıtlamaları getirdin. Ama 10-18 yaş grubuna, çılgınlığın ve isyanın giderek zirveleştiği "deli" kanlılara bu kısıtlamalar, -eğri oturup doğru konuşalım- her babayiğidin harcı değil! ABD ve Amerika'yı Amerika yapan aile ortamı, gerçekten büyük tehdit altında. Terörü, yerden havadan komple saldırıyla, yakarak yıkarak, her yeri dümdüz edip bombalayarak yoketmek belki mümkün. Ama aile içine ve çocuklara-gençlere yönelik bu teknolojik tehlikeleri ve medyanın (özellikle TV ve internetin) zararlı etkilerini ortadan kaldırmak hiç de kolay ve mümkün görünmüyor. İşin ilginç tarafı, ABD'de gündemden hiç düşmeyen bu önemli konu için, ne yapılırsa yapılsın, bir arpa boyu mesafe alınmıyor! Hepimizin çocuğu var. Bu konu sadece ABD'nin değil, gelişen dünyanın en baş problemi. Çocuklarımızı ve gençlerimizi medyanın yıkıcı ve zaralı etkilerinden nasıl koruruzu bilen varsa söylesin... NOT: Bu konuyla ilgili daha fazla bilgi için lütfen ( www.newamerica.net ), ( www.pff.org ), ( www.fcc.gov/vchip ), ( www.controlyourtv.org ), ( www.getnetwise.org ), ( www.netfamilynews.org ), ( www.protectkids.com ), ( www.wiredsafety.org ), ( www.televisionwatch.org ) sitelerine bakılabilir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.