Başkan Obama önceki gün iktidardaki 100. gününü doldurdu. ABD gibi bütün dünyayı etkileyen süper bir gücün yönetiminde bu ilk 100 gün önemli. Çünkü bizzat Obama seçim kampanyası boyunca sürekli değişimden söz etti. Bundan dolayı ABD içinde ve dışında Obama umut kaynağı haline geldi. Bush döneminin ağır faturalarının yol açtığı bıkkınlık ve krizlerin dünyada "yalnız bir ülke" haline getirdiği ABD'nin değişeceği beklentisini oluşturdu. Obama önceki gün akşamı yaptığı basın toplantısında ilk 100 gününü değerlendirirken, "iyi bir başlangıç yaptık, ancak tatmin değilim!" dedi. Washington'daki değişimin yavaş işlemesine çok şaşırdığını söyleyen Obama, daha görevinin ilk günlerinde birçok konunun hızla kritik bir soruna ve krize dönüşmesine hayret ettiğini de belirtti. Elbette 100 günlük bir iktidarla hemen büyük değişiklikler olacak değil. Ayrıca ABD gibi büyük bir ülke yönetiminde değişimin fark edilmesi çok daha uzun zaman alır. Ancak bu ilk 100 gün, değişimin istikameti hakkında bazı ipuçları verebilir. Son yapılan kamuoyu yoklamaları, küresel krizin etkileriyle işsizliğin felaket derecede sarstığı ABD'de halkın hâlâ Obama'ya, kredisini ve umutlu bekleyişini sürdürdüğünü ortaya koydu. Amerikan halkının yüzde 60 gibi büyük bir çoğunluğu Başkan Obama'nın icraatını desteklerken, Bush'un partisi Cumhuriyetçiler'e duyulan ilgi ve destek yüzde 21'lere geriledi. Obama'nın elinde sihirli bir değnek yok. ABD başkanının ekonomiyi rayına sokmak için yaptığı destek paketleri henüz hissedilir bir iyileşme sağlamadı. Ekonomik kriz hâlâ en öncelikli mesele olarak duruyor. İşsizlik ve sıkıntılar, giderek daha da büyüyor. Bütün bunlara rağmen Obama yönetimi, dış politika konusunda hâlâ daha umut vaat edici görünüyor. Amerikan dış politikasında belirli bir "üslup değişikliği" olduğu konusunda uzmanlar hemfikir. Obama'nın verdiği "herkesi dinleyeceğiz, görüşlerinize saygı duyacağız" mesajı etkisini koruyor. Dünya Obama'nın, "Bush döneminde ABD hakkında oluşan ön yargıları ve güvensizliği yıkma hedefi" doğrultusundaki uygulamalarını umutla bekliyor. Obama'nın dış politikadaki üslup değişikliği, Türk-Amerikan ilişkileri açısından daha fazla hissedilir durumda. Nisan başında Türkiye'ye yapılan tarihî ziyaret ve stratejik Türk-Amerikan iş birliğinin "model ortaklık" olarak lanse edilmesi çok önemli bir adım. Din, kültür ve ırk bakımından zengin bir mozaik oluşturan 2 demokratik ülke Türkiye ve ABD arasındaki bu model iş birliği, medeniyetler buluşmasını gerçekleştirebilecek ve nefret ile düşmanlıkları azaltacak fevkalade önemli bir gelişme. Türk-Amerikan ilişkilerine Transatlantik ittifaklar ve dolaylı müdahil olma yerine, Türkiye'yi birinci dereceden etkili bir oyuncu yapmaya yönelik dev bir adım bu! Türkiye'yi, "Avrasya'nın Amerikası" olarak algılatacak ve kabul gördürecek çok önemli yeni bir durum! Obama'nın 24 Nisan mesajında soykırım sözcüğünü kullanmayarak Türkiye'nin hassasiyetine, -hem de Ermenilere olan yazılı ve sözlü angajesine rağmen- itina göstermesi, bundan böyle Türkiye'nin bölgesinde ve Avrasya'da oynayacağı önemli rollere çok açık bir işaret sayılmalı. Türkiye'nin gücünün, etkisinin ve ağırlığının çok daha fazla hissedileceği yeni bir dönemdeyiz. Umarız bu yeni ve önemli gelişme, İslam âlemine ve dünyaya, gerçekten iyi işleyen nümune bir "model ortaklık" olur!