Rice'ın Ankara ziyareti neyin alameti

A -
A +

ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın 26 Nisan'da Ankara'ya gelmesi bekleniyor. Bayan Rice, 27-28 Nisan tarihlerinde Sofya'daki NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı öncesinde gelecek hafta Ankara'ya gelecek. Bayan Rice'ın Türkiye ziyareti, Ocak ayından beri gündemdeydi. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile beraber, "iki ülke stratejik ilişkilerini yeni yılda gözden geçirme ve ivmesini artırma" amacı vardı. Ancak yüklü uluslararası gündem sebebiyle Rice'ın ziyareti önce Şubat ayının sonuna sarktı. Ama yine programlanamadı. Daha sonra iki bakanın bu görüşmeyi, -Abdullah Gül'ün, Türk-Amerikan İş Konseyi'nin toplantısına katılmak üzere ABD'ye gelecek olmasından dolayı- Mart ayı sonunda Washington'da yapmaları planlandı. Ancak öngörülen bu görüşme de, Abdullah Gül'ün rahatsızlığı sebebiyle iptal edilmek zorunda kaldı. Böyle olmakla birlikte iki ülke arasında karşılıklı olarak çok hızlı bir üst düzey ziyaret trafiği var. Hem askeri hem de sivil üst yetkililerin ziyaretleri dikkat çekiyor. Zaten Türkiye ile ABD arasında geçtiğimiz yıldan bu yana 30'un üzerinde yüksek seviyeli ziyaretin yapılmış olması da bu trafiğin ne kadar hızlı olduğunun bir başka göstergesi. Ankara ve Washington'da yeni büyükelçiler İki ülke başkentinde de yeni büyükelçiler göreve başladılar. ABD'nin Ankara Büyükelçisi Ross Wilson ile, Türkiye'nin Washington'daki çiçeği burnunda Büyükelçisi Nabi Şensoy, görevlerinin ilk günlerinden itibaren kendilerini, ilişkilerdeki bu yoğun "üst ziyaretçi trafiğinin" içinde buldular. Önceki gün Washington Büyükelçimiz Nabi Şensoy ile uzun bir sohbet imkanı bulduk. Nabi bey, rahmetli Turgut Özal'a uzun yıllar çok yakın çalışmış bir isim. Washington'a ayrı bir hava ve dinamizm getirdi. Türk-Amerikan stratejik ilişkilerindeki muazzam canlanma ve çeşitlenmenin olduğu bir dönemde, Washington'da Nabi Şensoy gibi bir temsilcimizin bulunması, Türkiye için iyi bir şanstır. Nabi beye bu sohbette önce, Türk-Amerikan ilişkilerindeki dikkat çekici bir çelişkiyi soruyorum. Zira ilişkilerde ve karşılıklı üst düzey ziyaretlerde böylesine canlanmanın olduğu bir dönemde, iki ülke kamuoylarında ve özellikle de Türkiye'de, sürekli "kriz" havası yayılıyor. Hatta belli çevreler bir süredir medyaya "Türk-Amerikan ilişkilerinde stratejik ortaklığın artık bittiğini, durumun çok gergin vs olduğunu" pompalıyorlar. Ne kapsamı genişleyen ve çeşitlenen ilişkilerin detayından, ne de karşılıklı bu üst ziyaretlerin durumu ile ilgili doğru dürüst bir bilgiden kamuoyunun haberi yok. Bu hem çok dikkat çekici bir vaziyet, hem de acaip bir çelişki. "Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?" diyorum. İyiye alamet Büyükelçi Şensoy gülüyor. "Merak etme, bunlar çok iyiye alamet!" diyor. Değerlendirmesini şöyle sürdürüyor: -"Bir kere Bakan Rice'ın Türkiye ziyareti, Türk-Amerikan ilişkilerinin sağlamlığını dosta düşmana göstermek için iyi bir fırsattır! Türkiye ile ABD arasında geçen yıldan beri 30'un üzerinde üst düzey ziyaret yapıldı. Bunlar hep stratejik ilişkilerin sağlamlığının bir göstergesidir. Zaten 3 ay öncesine kadar herşey çok iyiydi. 1 Mart tezkeresi anlaşmazlığını geride bıraktığımız izlenimini edinmiştim. Dışişleri Bakanı bayan Rice'a güven mektubumu sunduğumda kendisi de, 'ABD'nin Türkiye ile güçlü stratejik ortaklık kurma isteğini' bir kez daha yinelemişti. Türkiye'de de aynı istek olduğunu biliyorum. Ancak birdenbire o tarihten sonra ilişkileri 2 kez 'hıçkırık' tuttu." Büyükelçi Şensoy bu iki hıçkırık pürüzünün, Kurtlar Vadisi-Irak filmi ile Hamas yetkilisinin Ankara ziyareti olduğunu belirtiyor. Ancak bunların bir "problem teşkil etmediğini" ve geride kaldığını özellikle vurguluyor. ABD'nin Hamas konusunda Türkiye'nin iyi niyetini anladığını ve sağduyu ile hareket ettiğini söylüyor. Zaten filmin de hassas bir zamanda gösterime girmesinden dolayı duygusal tepki gördüğünün altını çiziyor. Washington Büyükelçimiz yazılmamak kaydıyla başka bilgiler ve detaylar da veriyor. Önemli açıklama ve değerlendirmelerde bulunuyor. Ama "yazılmamak" kaydıyla olduğu için bunları aktaramıyoruz. Sayın Büyükelçiye bu "tatminkar ve değerli" sohbeti için teşekkür ediyoruz. Keşke ortalık bu kadar hassas olmasaydı da, bu güzel gelişme ve bilgileri yazıp sizlerle de paylaşabilseydik.. İnşallah bu duygusal gerginlik ve çarpıtmaya elverişli ortam bir gün geçer. Türk-Amerikan stratejik ilişkilerindeki gelişmelere duygusal değil, aklıselim ve gerçeklerin ışığında bakılabilme hassasiyeti kamuoyu ve medyamıza da iyice yerleşir. O zaman bu güzel gelişmeler ve perde arkası detayları daha çok ortaya çıkar. Yazımızı Büyükelçi Şensoy'un "Bu üst ziyaretler ve sıklığı, iyiye alamet! Rice'ın gelişi bir fırsat!" değerlendirmesiyle noktalıyor; bayan Rice'a da şimdiden "Türkiye'ye hoşgeldiniz" diyoruz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.